Gökhan Güler

BM Güvenlik Konseyi; modası geçmiş, adil olmayan ve etkisiz bir sistem – 1






Uluslararası hukuk düzeninin dünya genelinde sağlanabilmesi amacıyla önce 10 Ocak 1920’de ‘Milletler Cemiyeti’ kurulmuştur. Milletler Cemiyeti 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyememesi neticesinde dağılmış ve ardından 20. yüzyılın ilk bölümünde meydana gelen savaşların ve barışa yönelik tehditlerin tekrardan yaşanmasını engelleyebilmek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 51 ülke tarafından 26 Haziran 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler’in kurucu antlaşması niteliğindeki BM Şartı, San Francisco’da imzalanmıştır.
24 Ekim 1945 tarihinde ‘Birleşmiş Milletler’ organizasyonu, 26 Haziran 1945 tarihli BM Şartı’nda öngörüldüğü üzere, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesi olarak belirlenen ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin dahil olmak üzere BM’nin üye devletlerinin çoğunluğunun BM Şart’ının onay işlemlerini tamamlamalarıyla, resmen kurularak faaliyete geçmiştir.
Dolayısıyla 24 Ekim 1945 tarihinde dünya güvenliği ve barışını sağlamaktan sorumlu ülkeler olarak ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni oluşturmuşlardır.
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 1. maddesinin 1. fıkrasında; “Uluslararası barış ve güvenliği korumak ve bu amaçla; barışın uğrayacağı tehditleri önlemek ve bunları boşa çıkarmak, saldırı ya da barışın başka yollarla bozulması eylemlerini bastırmak üzere etkin ortak önlemler almak ve barışın bozulmasına yol açabilecek nitelikteki uluslararası uyuşmazlık veya durumların düzeltilmesini/ çözümlenmesini barışçı yollarla, adalet ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmek” ifadesi yer almaktadır.
Ayrıca Birleşmiş Milletler Antlaşması çerçevesinde 24. maddenin 1. fıkrasında; örgütün temel amaçlarından en önemlisinin uluslararası barış ve güvenliği korumak olduğu ve bu konuda başlıca sorumluluğun, üye devletler adına hareket edeceği kabul edilen Güvenlik Konseyine verildiği, ifade edilmektedir.
Buna göre BM üyesi tüm devletlerin BM Güvenlik Konseyi’nden beklentisi uluslararası barış ve güvenliği koruyarak; barışı ve huzur ortamını tehdit eden yasa dışı saldırıları, terörist faaliyetlerini ve vb. eylemleri engelleyebilmesidir.
Soğuk Savaş sonrası dönemle birlikte uluslararası alanda bazı küresel aktörlerin asimetrik güç kullanmaya başladıkları ve bu doğrultuda bölgesel ve küresel çıkarlarına ulaşabilmek adına bir takım dolaylı yol ve yöntemlere başvurmak suretiyle terör gruplarını destekledikleri ve bu kapsamda vekâlet savaşlarının yaşanmaya başlandığı görülmeye başlamıştır.
Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında sorumluluk üstlenen Güvenlik Konseyi’nin, aslında örgütün ilk yıllarından başlayarak kendinden bekleneni vermemeye başladığı görülmeye başlanmıştır. Bunun ana gerekçesinin ne olduğuna bakıldığında karşımıza konseyin beş daimi üyesine karar alınma noktasında verilen veto hakkı olduğu görülmektedir. Çünkü BM antlaşmasında Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği korumadaki rolü, söz konusu beş devletin işbirliğine bağlanmıştır.
BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in mutlak veto yetkisine sahip olması, karar tasarılarının kabulünü güçleştirmekte ve konseyin fonksiyonlarını yerine getirmesini güçleştirmektedir.
Uluslararası ilişkilerde diplomasinin(uluslararası hukukun) bittiği yerde güç kullanımı gündeme gelmektedir. Bazı küresel aktörler dünyayı daha rahat yönetebilmek için devletleri daha küçük parçalara bölerek yönetmek istemektedirler. Bunu sağlayabilmek için de etnik ayrışmayı körükleyerek diğer ülkelerin daha küçük parçalara bölünebilmesi için alt kimlik-üst kimlik vb. tartışmalara el altından destek vermektedirler.
BM Güvenlik Konseyi yıllar içerisinde mevcut yapısının yetersiz kalması, uluslararası hukuku adil şekilde sağlayamaması, meydana gelen krizlere ve yaşanan trajedilere anında etkin biçimde müdahalede bulunamaması nedeniyle dünya genelinde büyük bir kaos ortamının oluşmasına neden olmaktadır.
24 Eylül 2014 tarihinde New York’ta BM 69. Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgesel çatışmaların arttığı ve binlerce masum insanın hayatını kaybettiği bir dönemde Birleşmiş Milletler’in işlevlerini yerine getiremediğini vurgulamış. Bundan dolayı Birleşmiş Milletler’e olan güvenin ciddi şekilde zedelendiğini belirtmek suretiyle, “BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin, dünya gerçekleri ile bağdaşmayacak şekilde Birleşmiş Milletler’i etkisiz hale getirmesi, küresel vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir” ifadelerini kullanmıştır.

BM Güvenlik Konseyi; modası geçmiş, adil olmayan ve etkisiz bir sistem – 1
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.