
2024 Yılını geride bırakıp 2025 yılına girmemize saatler kaldı. Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, hüznü ve mutluluğuyla bir yılı daha geride bırakıyoruz…
Yaşamımızda yeni olan her gelişmenin bizleri umutlandırdığı gibi 2025 senesi de şimdiden bizlerin yepyeni beklentiler içerisine girmemize sebep olmaktadır. Öncelikle tüm okurlarımızın yeni yılını kutluyor, 2025’de sağlıklı, huzurlu, mutlu ve müreffeh günler diliyorum…
***
2025’e girmemize sayılı saatler kala Kıbrıs konusuna baktığımızda, Rum yönetiminin zihniyetinde pek bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Kıbrıs konusunda Crans Montana’da 7 Temmuz 2017 tarihinde Rum tarafının değişmeyen katı ve uzlaşmaz tavırları ile görüşme masasını terk ederek gizlice oradan kaçmaları neticesinde federasyon temelinde sürdürülen Kıbrıs müzakere süreci çökerek sonlanmıştır.
Yaşanan bu gelişme Kıbrıs müzakere tarihi açısından son derece önemli bir milat olmuş ve Kıbrıs konusunda kritik bir paradigma değişikliği yaşanarak İki Devletli Çözüm Vizyonu gündeme gelmiştir…
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından gündeme getirilen‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletin iş birliğine dayalı iki devletli çözüm vizyonu’ Nisan 2021’de BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in gözetiminde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının yanı sıra, Garantör ülkeler, Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla Cenevre’de gerçekleşen 5 + BM toplantısında tüm taraflara sunularak kayda geçirmiştir.
KKTC tarafından süreç içerisinde GKRY’ne yönelik olarak yapılan çeşitli iş birliği önerilerine karşılık olarak da Rum tarafının herhangi olumlu bir karşılık vermediği bilakis katı ve uzlaşmaz tavırlarını inatla sürdürmeye devam ettikleri görülmektedir.
KKTC, iki devletli çözüm vizyonu ile artık yoluna devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 77. 78. ve 79. Genel Kurul toplantılarında yaptığı tarihi konuşmalarda Federasyon konusunun tamamen bittiğini defaatla altını çizmesi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmen tanınması gerektiğini uluslararası kamuoyuna ifade etmesi de ülkemiz açısından milat olmuştur.
Bu tarihi gelişmenin ardından 11 Kasım 2022 günü KKTC, anayasal adı ile Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye olarak kabul edilmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, liderliğinde Kıbrıs konusunda yaşanan paradigma değişikliğinin ardından KKTC’nin temsiliyet ve uluslararası görünürlüğü artmaya başlamıştır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, süreç içerisinde Türkiye, İngiltere, Avustralya, Almanya, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Gambiya, Belçika, Polonya ve ABD başta olmak üzere birçok dış ziyaret gerçekleştirmiştir.
İki Devletli Çözüm Vizyonunun gündeme gelmesinin ardından KKTC, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi’nde(TÜRKPA) gözlemci üye statüsü kazanmış. Azerbaycan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanları, Bakü ile Bişkek’te KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ile görüşmüş. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Zirve’lerinde defalarca TDT üye ve gözlemci üye Devlet Başkanları ile gerek resmi ortamda gerekse yemek ve sosyal içerikli ortamlarda uzun uzadıya görüşmeler gerçekleştirmiştir…
KKTC hali hazırda Türk Devletleri Teşkilatı yanında Türk Devletleri Teşkilatı’nda(TÜRKPA), İslam İşbirliği Teşkilatı’nda(İİT), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nda (EİT) ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nda (TÜRKSOY) gözlemci üye olarak yer almaktadır.
Sayın Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde çok ciddi jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik değişim/dönüşümler yaşanmaya başlamıştır.
KKTC’de yaşanan bu süreç aslında küresel sistemde yaşanmakta olan batı merkezli tek kutuplu dünya sisteminden doğu merkezli çok kutuplu dünya sistemine geçiş süreciyle de ilintilidir.
Doğu Akdeniz/Ortadoğu bölgesinde son dönemde yaşananlar dikkatte alındığı zaman önümüzdeki süreçte KKTC’nin Libya, Suriye ve Lübnan gibi bölge ülkeleriyle ikili ilişkilerinin geliştirilmesinin gündeme gelebilecektir. Peki biz bu ve benzeri gelişmelere ne kadar hazırız?
Son 4 yıl içerisinde KKTC’nin uluslararası alandaki statüsü yükselmeye başlamıştır. Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere KKTC’nin geleceğe yönelik refahının artırılmasına yönelik gelişmeler söz konusudur. Bu noktada KKTC olarak geleceğe yönelik yapmamız gerekenler vardır. Bu noktada kalkıp silkinip kendimize gelmemiz gerektiğini düşünüyorum…
Bu doğrultuda daha önce de yazdığım üzere dinamik bir gelecek vizyonu geliştirilmeli, KKTC ile ilgili olumlu olan imajlar pekiştirilirken olumsuz algı/imajın ise iyileştirilmesi için proaktif bir çaba sarf edilmelidir.
Örneğin, mevcut değiştirilmesi/güncelleştirilmesi gereken yasalar ivedilikle tespit edilerek güncellenmeli, çağdaş standartlar benimsenerek uygulanmalıdır. Devlet dışı kurumlar, özel sektör girişimleri, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, ticaret odası, sanayi odası ve düşünce kuruluşları ile proaktif lobicilik yapmaya yönelik çalışmalar başlatılmalıdır. Vergi reformu hazırlanarak hayata geçirilmeli, işletmelerin etkin bir şekilde denetlenmesiyle ekonomiye ciddi katkı sağlaması hedeflenmelidir.
Yeni finansman kaynakları yaratılmasına yönelik çalışmalara önem verilmelidir. Dış dünyayla etkileşimi geliştirilmeye çalışılmalı, stratejik “kazan-kazan” ortaklıkları oluşturması çerçevesinde yeni müttefikler bulmaya çalışılmalıdır.
Yirminin üzerindeki üniversitede eğitim gören öğrenci sayısının iki katına çıkartılması hedefi konularak bu doğrultuda çalışmalıdır. Mevcut öğrenci sayısının iki katına çıkması ile hem devletimiz daha yüksek seviyede gelir sağlayacak hem de ekonomimiz daha canlı bir hale gelecektir.
Turizm ve tarım alanlarındaki gelirleri artırmaya yönelik yüksek gelir sağlayacak niş projelere ağırlık verilmelidir. Organik tarım teşvik edilmelidir. Turizm alanında yüksek gelirli turistlerin ülkemize çekilmesine yönelik hedefler konmalı, Cruise gemilerinin ülke limanlarına gelmesine yönelik girişim ve alt yapı hazırlıkları yapılmalıdır.
Liman, marina, antrepo, serbest ticaret bölgeleri, hızlı internet, teknoloji parkları, yeşil enerji vadiler inşa edilmeli. Yüksek teknoloji yazılım ve bilgisayar programcılığı konularına özel önem verilmeli. Bu çerçevede güvenilir bir yatırım ortamı ve alt yapı yaratılmalıdır.
Enerji arz güvenliği çerçevesinde Türkiye ile KKTC arasında çift yönlü kabloyla kurulacak elektrik iletim projesine destek verilmelidir. Yeşil enerji, güneş enerjisi, rüzgâr türbini ve dalga enerjisi projelerine öncelik verilmelidir.
KKTC’nin geleceğe yönelik refahının artırılmasına yönelik bir vizyonun belirlenmesi, uluslararası, bölgesel ve ulusal düzlemde stratejik bakış açısı kapsamında günümüzde bir ihtiyaçtan öte zorunluluktur. Önümüzdeki beş yıl için KKTC Vizyonu bu kapsamda geliştirmelidir.
Ayrıca, Rum yönetiminin tüm saldırgan tüm gasp girişimlerine karşın KKTC, Türkiye ile birlikte denizlerdeki hak ve menfaatlerini en başından itibaren bugüne karar azim ve kararlılıkla korumuş ve korumaya da devam etmektedir…
***
2025 senesinin KKTC açısından son derece önemli açılımların yaşanacağı bir yıl olmasını temenni ediyorum. Sadece temenni etmek yetmez diyerek yediden yetmişe hepimizin bu doğrultuda çok ciddi anlamda emek harcayarak çalışmamız gerektiğini de yeri gelmişken ifade etmek isterim…
KKTC’nin iki devletli çözüm vizyonu çerçevesinde ilerlemesi için yediden yetmişe hepimize düşen görev ve sorumluluklar olduğunu unutmamamız gerekiyor. KKTC, emin adımlarla yoluna devam etmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm herkese 2025’de sağlık, huzur, mutluluk, başarılar ve müreffeh günler diliyorum. Her şeyin gönlünüzce olmasını dileğiyle…
Yorumlar kapalı.