1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulmasından sonra oluşan yeni siyasal ortamda Kıbrıs uyuşmazlığına, gerçeklere uygun, âdil ve yaşayabilir bir anlaşmayla son verebilmek amacıyla Türk tarafının girişimleri ve inisiyatif kullanmasıyla “toplumlar arası görüşmeler” sürdürülmüştü. Ancak Rum-Yunan tarafının bıkıp usanmadan uyguladıkları uzun vadeli stratejileri ve takındıkları katı ve uzlaşmaz yaklaşımları çerçevesinde bir sonuca varılamamıştır.
Birleşmiş Milletlerin Mayıs 1983’teki bir BM kararında, Rumların Kıbrıs’ın bütününde egemenlik hakkının bulunduğu ve işgalci güç biçiminde nitelendirilen Türk birliklerinin Ada’dan çekilmesi ve Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin derhal sona sonlandırması gerektiği ifade edilmişti. Türk tarafı gündeme gelen bahse konu kararı ivedi biçimde reddetmişti. Ardından KTFD Meclisi’nin 17 Haziran 1983’te Kıbrıs Türklerinin self-determinasyon hakkının olduğu uluslararası kamuoyuna belirtilmişti. Rumlarla o güne kadar yapılan müzakerelerden herhangi bir sonuç alınmasının mümkün görünmediğine kanaat getiren Kıbrıs Türkleri 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu tüm dünyaya ilân ederek ileriki yıllarda yapılacak müzakerelerde bağımsız bir devlet olarak yer alacağı belirtilmiştir.
***
Kıbrıs Türk Müzakere Tarihi
İkinci Dünya Savaşından sonra İngiltere, Kıbrıs’ta sıkıyönetim politikasından vazgeçerek, arka arkaya, 1947 LordWinster planı; 1948 Jackson planı; 1955 I. Mac Millan planı; 1955 I. ve II. Harding planları; 1956 Radcliff planı; 1958 II. Mac Millan planı ve 1958 Spaak (NATO genel sekreteri) planını hazırlamıştır. Söz konusu planların hepsi, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasına müsaade etmediği gerekçesiyle, Rumlar tarafından reddedilmiştir.
Kıbrıs müzakere tarihi boyunca(1947 LordWinster planından buyana) 1968’den itibaren BM iyi niyet misyonu çerçevesinde Türk ve Rum tarafları Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik her ayrıntıyı müzakere ederek defalarca konuşmuştur.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlerinden U Thant(1961-1971), Kurt Waldheim(1972-1981), Perez de Cuellar (1982-1991), Butros Gali(1992-1996), Kofi Annan(1997-2006), Ban Ki-moon(2007-2016) ve son olarak da 2017’den buyana görevde olan Antonio Guterres, Kıbrıs konusunun çözülmesine yönelik çalışmalarda bulunmuştur.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlerinden Perez de Cuellar, döneminde 29 Mart 1986’da “Taslak Çerçeve Anlaşması”, ButrosGhali döneminde Ghali Fikirler Dizisi (1992) ve Kofi Annan döneminde de Annan Planı(Kapsamlı Çerçeve Anlaşması – 2004 ) Kıbrıs Türk tarafınca kabul edilmiş buna karşın Rum tarafınca reddedilmiştir.
Müzakere tarihinde Kıbrıs Türk tarafı olarak 1984’te öneriler ortaya konulmuş. 1985’te 1. de Cuellar çerçeve belgesi kabul edilmiş. 1986’da 2. de Cuellar Belgesi kabul edilmiş. 1989 ve 1990’da çeşitli öneriler ortaya konulmuş. 1992’de Gali Fikirler Dizisi’nin çok büyük bölümüne onay verilmiş. 1994’te Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) paketi kabul edilmiş. 1995 ve 1996’da gelişen koşullar da dikkate alınarak önerilerimiz yinelenmiş. 2004 referandumunda Kıbrıs Türk Halkı Annan Planı’na onay vermiş, Rumlar ise reddetmiştir.
Sonrasında ise BM Genel Sekreterlerinden Ban Ki-moon ile Antonio Guterres dönemlerinde(2008 – 2017 yılları arası) devam eden müzakere süreçleri neticesinde 2017 yılının Temmuz ayında İsviçre’nin Crans-Montana kentinde gerçekleşen Kıbrıs Konferansı da yine Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları neticesinde çökerek sonlanmıştır.
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak 1977 yılında başlayan ve belirli aralıklarla çok uzun yıllar devam eden federal temele dayalı çözüm şeklini içeren müzakere süreçleri Rum-Yunan ikilisinin olumsuz ve uzlaşmaz tutumuyla çökerken, yeni bir dönem başlamıştır. Özellikle Annan Planı referandumu ve 2017 yılında CransMontana görüşmelerinde yaşananlar federal temele dayalı bir çözümün mümkün olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kıbrıs konusuna bir çözüm bulunabilmesi amacıyla 55 yılı aşkın bir süre BM iyi niyet misyonu çerçevesinde (federasyon temelinde)sürdürülmeye çalışılan müzakereler hatırlanacağı üzere CransMontana’da 2017 yılı Temmuz ayı başında Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları yanında müzakere sürecini sabote etmesi neticesinde çökerek sonlanmıştı!
Ardından Kıbrıs konusuna federal zeminde bir çözüm bulunamayacağının anlaşıldığı bir dönemde (2020) KKTC Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Sayın Ersin Tatar, Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde iki devlet arasında işbirliğini öngören çözüm modelini ortaya koyarak Kıbrıs Türk Halkı’nın yarıdan fazlasının desteğini alarak KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Herkesin de bildiği üzere Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu İki Devletli Çözüm politikası Kıbrıs Türk Halkının onay ve desteğini almıştır…
Devamında İki Devletli Çözüm politikamız, Nisan 2021’de İsviçre’nin Cenevre kentinde Birleşmiş Milletler öncülüğünde, KKTC, GKRY, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla 5+1 formatında gerçekleşen gayri resmi Kıbrıs konulu konferansında masaya konularak dünyaya duyurulmuştur.
İki Devletli Çözüm vizyonu en başından buyana KKTC ile Türkiye arasında yüzde yüz uyum, düşünce ve eylem birliği söz konusudur…
Kıbrıs Türk Halkı, özden gelen egemen eşitlik haklarına dayalı iki devletli çözüm politikasını sonuna kadar desteklemektedir…
11 Kasım 2022 tarihinde devletimiz anayasal adı ile Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye statüsü kazanmıştır. Ardından yaşanan süreçte Cumhurbaşkanımızın dışında, Bakanlarımız, kamu kurum ve kuruluş temsilcilerimiz Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki ilgili statü çerçevesinde devletimizi çeşitli toplantılarda temsil etmektedirler.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bugüne kadar biri olağanüstü(16 Mart 2023 Ankara), biri gayrı resmi(6 Temmuz 2024 Şuşa) ve biri de resmi(6 Kasım 2024 Bişkek) olmak üzere 3 kez Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Zirvesi’ne davet edilerek katılmıştır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, her üç Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Zirvesi’nde de KKTC’yi en iyi şekilde temsil ederek uluslararası alandaki görünürlüğünün artmasını sağlamıştır…
KKTC, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı; TÜRKSOY’a 1994’de, Türk Devletleri Teşkilatı; TDT’ye 11 Kasım 2022’de, Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi; TÜRKPA’ya ise 28 Nisan 2023 tarihinde gözlemci üye olarak kabul edilmiştir.
KKTC ayrıca, Mayıs 2004’de İslam İşbirliği Teşkilatı’na(İİT) ve 16 Ekim 2012’de ise Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nda(EİT-ECO) Kıbrıs Türk Devleti adıyla gözlemci üye olarak yer almaktadır…
Yorumlar kapalı.