Gökhan Güler

1 Ağustos 1571’den 15 Kasım 1983’e -1







Kıbrıs 1571’de Venediklilerden alınmasının ardından fiili olarak 307, hukuki bakımdan ise 352 yıl boyunca Osmanlı egemenliğinde bulunmuş bir Türk Ada’sıdır. Kıbrıs Türklerinin Ada üzerindeki varlığı, egemenliği ve Türklük mücadelesi buraya dayanmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin 1 Ağustos 1571’de Kıbrıs’ı Venediklerden alması ile birlikte Ada’da başlayan Türklük mücadelesi aralıksız 453 yıldır sürmektedir.
Ada’daki ilk Rum ayaklanması, Haziran 1821’de Kıbrıs Başpiskoposu Kipriaynos önderliğinde, Osmanlı Devleti’ne karşı gerçekleşmiştir. Söz konusu ayaklanma Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne karşı Mayıs 1820’de başlattığı ayaklanmadan yaklaşık bir ay sonra gerçekleşmiştir…
Osmanlı Devleti,1878’deKıbrıs Ada’sının idaresini Rus tehlikesine karşı askeri yardım sağlaması çerçevesinde İngiltere’ye geçici ve şartlı olarak bırakmıştır.
Buna göre Rusya Doğuda işgal ettiği Kars, Ardahan ve Batum topraklarından geri çekilirse İngiltere, Kıbrıs Ada’sını Osmanlı Devleti’ne iade edecekti. Ancak, İngiltere Rusya’nın Kars, Ardahan ve Batum’dan çekilmesinden(3 Mart 1918) daha önce 5 Kasım 1914 tarihinde Kıbrıs’ı ilhak etmiştir.
Rumlar, 1931’de İngiliz döneminde Papaz Nikodimus’un başkanlığında ve Yunan Konsolosu Kiru’nun çeşitli kışkırtma ve destekleriyle Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması (Enosis) için ayaklanmışlardır.
Rumlar, Yunanlılarla en başından beri etkileşim içerisinde Ada’nın Yunanistan’a bağlanması için çok çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır…
1950’de ise Ada’nın Yunanistan’a bağlanabilmesi amacı ile Kıbrıs Rum Komünist Partisi(AKEL) ile Rum Ortodoks Kilisesi iş birliği içerisinde Rum kiliselerine konulan “ENOSİS istiyorum” başlıklı defterlere imzalar atılmıştır.
İngiltere’nin Kıbrıs’a ayak bastığı 1878 ile 1960 yılları arasındaki 82 yıllık süre zarfında meydana gelen birçok olumsuz durumdan Kıbrıs Türkleri son derece olumsuz şekilde etkilenmiştir. Bunun bir neticesi olarak da birçok Kıbrıs Türkü, önce Anadolu’ya, sonrasındaki süreçte ise İngiltere ve Avustralya başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesine göç etmek durumunda kalmıştır…
Osmanlı Devleti’nin adadan ayrılmasının ardından Kıbrıs Türkleri için, acı, kan ve gözyaşı dolu mücadele yılları başlamış ve bu süreç 1974’e kadar devam etmiştir…
İngiltere, 2. Dünya Savaşı sonrasında Ada’yı yönetmede zorlanmaya başlamış ve bu dönemde Rumlar, Enosis isteklerini şiddete dönüştürmeye başlamıştır. Rumlar bu doğrultuda 1955 yılında Türkleri ve İngilizleri düşman ilan ederek Ada’nın Yunanistan’a bağlanması (Enosis) hedefiyle “EOKA’yı kurmuşlardır.
Rum terör saldırıları neticesinde İngiltere, “Doğu Akdeniz’in Güvenliği ve Kıbrıs” konulu toplantılar organize etmiştir. Düzenlenen toplantılarda, Rumların katı ve uzlaşmaz tavırları neticesinde herhangi bir yapıcı sonuç elde edilememiştir.
İkinci Dünya Savaşından sonra İngiltere, Kıbrıs’ta sıkıyönetim politikasından vazgeçerek, arka arkaya, 1947 Lord Winster planı; 1948 Jackson planı; 1955 I. Mac Millan planı; 1955 I. ve II. Harding planları; 1956 Radcliff planı; 1958 II. Mac Millan planı ve 1958 Spaak (NATO genel sekreteri) planını hazırlamıştır. Söz konusu planların hepsi, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasına müsaade etmediği gerekçesiyle, Rumlar tarafından reddedilmiştir.
Devam eden süreçte ise; 11 Şubat 1959’da Zürih Antlaşması ve 19 Şubat 1959’da da Londra Antlaşması(Garanti ve İttifak Antlaşmaları) imzalanmıştır. Bu anlaşmalar suretiyle, Türk ve Rum toplumlarının bağımsızlık, ortaklık ve egemenlik temelindeki mutabakatlar çerçevesinde ve Türkiye, İngiltere, Yunanistan devletlerince garanti ve güvence altına alınması prensipleri de göz önüne alınarak, 1960’da Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni oluşturan Türk ve Rum toplumları, devletin eşit kurucu unsurları olarak belirlenmiştir.
Aradan geçen 3 yılın ardından Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın 13 maddesini Rumlar lehine değiştirmelerini talep etmiş, söz konusu değişikliklerin Kıbrıs Türk tarafınca kabul görmemesi üzerine de tek taraflı olarak 1960 Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nı feshettiğini açıklamıştır. Rumlar, bunun üzerine Akritas Planı’nı uygulamaya başlamış ve 21 Aralık 1963 akşamı Kıbrıs Türklerine karşı soykırım hareketi uygulanmaya başlamıştır.
BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963 sonrasında Rumlar tarafından gerçekleştirilen silahlı terör saldırıları ve anayasayı tek taraflı olarak feshettiklerini açıklamalarının ardından 4 Mart 1964’te toplandı ve aldığı 186 sayılı siyasi bir kararla adaya uluslararası barış gücünü (UNFICYP) konuşlandırdı. Kıbrıs Türk halkının4 Mart 1964’de siyasi eşit ortağı olduğu 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden, Rumlar tarafından silah zoru ile kovulması ile beraber zorlu diplomatik bu şekilde mücadelesi başlamıştır…
Kıbrıs Türk halkı, bu süreçte birçok haksızlığa uğramış; varlığı ve iradesi yok sayılmış, ağır izolasyon ve ambargolar altında mücadele vermek durumunda kalmıştır. Uluslararası camia, elleri kanlı Rumları muhatap almış, buna karşın Kıbrıs Türklerini ise siyasi bir tavır sergileyerek görmezlikten gelmiştir.
Rumlar, BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı siyasi kararına dayanarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Rum üniter devletine dönüştürmüştür. Kıbrıs sorununun özü budur…
Buna karşın Kıbrıs Türk halkı, uğramış olduğu her türlü haksızlığa karşı anavatanı ile birlikte göğüs gererek devletinin temellerini 1964’te Genel Komite Yönetimi ile atılmış, devamında Geçici Türk Yönetimi, Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, KTFD ve KKTC kurulmuştur…

1 Ağustos 1571’den 15 Kasım 1983’e -1
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.