
Batı dillerinin Türkçeye etkisi
(geçtiğimiz haftadan devam)
Arapça ve Farsça dışında, Türkçenin sözvarlığında yer alan yabancı öğeler arasında, özellikle denizcilik ve ticaret alanlarıyla ilgili İtalyanca sözcükleri de anmak gerekir. 15 ve 16.yüzyıllardan önce başlayan, bu yüzyıllarda artan ilişkiler sonucunda Venediklilerden ve Cenevizlilerden alınan ve Türkçemizde kullanılan pek çok öğe içinden filika (feluca), alabora (albora), pusula (bussola), acente (agente), kambiyo (cambio), ciro (giro), gazino (casino) gibi birkaçını saymakla yetineceğiz. Değişik kanallardan Türkçeye girmiş Yunanca kökenli sözcüklerin, örneğin tiyatro, orkestra, matematik, ansiklopedi yanı sıra, bir bölümü Anadolu Rumcasından kalma kilit, anahtar, temel, kerevet, fesleğen, prasa, marul gibi öğeleri ve Kıbrıs Ağzına yerleşmiş mavrobulo,şiro, paner, gusbo, palikarya gibi sözcükleri de belirtmeliyiz.
Türklerin batıya açılmaları sonucunda en çok ilişkide bulunulan ülke Fransa olduğu gibi, batı dillerinden alınma öğelerin başında da Fransızca kökenli sözcükler gelir. Özellikle Tanzimat’tan sonra kendini belli etmeye başlayan Fransızca etkisi yazın, bilim ve kültür konularındaki çeviriler, çeşitli öğretim kurumlarındaki ders kitapları ve basın aracıyla dilde birçok Fransızca öğenin yerleşmesine neden olmuş; özellikle aydınların Fransızcaya olan eğilimi, etkinin güçlenmesini hızlandırmıştır. Örneğin, bu güçlü etki, şimendifer, tren, vapur, kamyon, otomobil gibi tekniğe ilişkin öğelerden başlayarak gardrop, vestiyer, panjur gibi eşyaya, mersi, konferans, direktör, sekreter gibi kavramlara kadar, Fransızca kökenli sözcüklerin dilimize yerleşip kullanılmasına neden olmuştur.
Almancayla ilişkiler daha çok 1. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında kurulmuş, 2. Dünya Savaşı sırasında da sürdürmüştür. Ancak Türkçe’nin sözvarlığında Almancadan alınma öğeler büyük bir toplam tutmaz. Burada dekan ve doçent gibi birkaçını saymakla yetineceğiz.
Türkçede İngilizce sözcüklerin yerleşmesi daha çok 2. Dünya Savaşı sırasında olmuştur. Daha önceleri dile giren istim, fayrap, bot gibi denizcilik terimleri sayılmazsa, bugün kullanılan öğelerin en büyük bölümü Savaş sırasında bütün dünyada görülen İngilizce akımının Türkçeye yansımasıdır diyebiliriz. Lider, miting, brifing gibi toplum etkinliklerine ilişkin kavramlardan insan yaşamıyla ilgili tost, self servis, sprey, tişört, teyp, set gibi pek çok öğeye değin, sözvarlığına yerleşmiş ya da yerleşmekte olan sözcükler bunun tanığıdır.
Türkçeden yabancı dillere giren öğeler
Sözvarlığı içinde, Türkçeye başka dillerden girme, önemli sayıdaki öğelere karşılık, acaba Türkçenin başka dillere etkisi ne ölçüde olmuş, hangi sözcükler hangi dillere girerek yerleşmiştir?
Balkan dillerine geçen Türkçe öğeler
Bu konuya eğilirken en başta sayılması gereken sanırız, Balkan dillerine geçen Türkçe öğelerdir. Bugün Balkan ülkelerinin hepsinin dilinde, Osmanlı egemenliği döneminde Türkçeden giren öğelere ya da onların kalıntılarına rastlanmaktadır. Üstkatman etkisi, Bulgarca, Rumca, Sırpça, Hırvatça, Macarca, Rumence’de yerleşmiş büyük ölçüdeki Türkçe sözcüklerle kendini göstermekte, daha çok maddi kültür alanının kavramları olan bu sözcüklerin yanı sıra, İslâmlık, hukuk ve askerlikle ilgili olanlar da bulunmaktadır. Ayrıca bu dillerde, Arapça ve Farsça kökenli olup da Türkçe aracıyla geçen pek çok sözcük göze çarpar.
Balkan dillerindeki Türkçe kökenli sözcüklere birkaç örnekle değinirken önce Bulgarcadan başlamak yerinde olur: bardak , basma, duman , bayır , bahçe, malak , atmaca, sap, kazma, tasma ,üzengi, arabacıya (arabacı), bekçiya (bekçi), kofa (kova), çekiç, kazan gibi…
Türkçeden Macarcaya aynı dönemde geçen öğeleri inceleyen bilim insanı Kakuk, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak Macarcaya yerleşen Türkçe sözcükleri, anlam alanları içinde sergileyerek ilginç örnekler göstermektedir. Örneğin yiyecek maddeleri içinden pite (pide), pasztormany (pastırmadan ‘sığır eti’ anlamında), joghurt (yoğurt); diğer farklı kavramlar için pamut (pamuk), jemeni (yemeni ‘yatak ‘ anlamında), kaftan, cep, hindi…gibi.
Sırpça ve Hırvatçada da 4000’den fazla Türkçeden gelme, yerleşmiş yabancı sözcüğün yaşadığı görülmektedir ki, bunalar arasında inat, ortaklık, zanaat, makase (makas), asker, düşman, saksiya (saksı), yastık gibi, bir bölümü Türkçe kökenli, bir bölümü de Arapça, Farsça kökenli olanlar vardır.
Diğer Avrupa dillerine geçen Türkçe öğeler
Türkçeden İtalyancaya dafirmano (ferman), beglierbei (beylerbeyi), giannizzere (yeniçeri), ordo (ordu), pascia (paşa), yatağan (yatağan) gibi sözcükler geçmiştir.
Türkçeden Fransızcaya ve Öteki Avrupa dillerine geçen sözcükler ise daha küçük oranda ve daha çok, Osmanlı devlet ve saray örgütüyle ilgili bulunmaktadır. Yeniçeri, vezir, paşa, bayram, beylerbeyi, odalık gibi kavramlar karşımıza çıkar.
Yorumlar kapalı.