Engin Yıldırım

İmaj ve algı yönetimi







Kişisel imaj kısaca başkalarının zihnindeki biziz. Herhangi bir ortamda birisiyle tanıştığımız zaman bilinç altımızdaki kalıplaşmış örneklere dayanarak veya o kişi hakkındaki başkalarının söylediklerine inanarak karşımızdaki kişi hakkında bir takım yargılara varırız. O kişinin kıyafetleri, tavırları, konuşma tarzı, duruşu ve gördüğümüz duyduğumuz herhangi bir şey bilinçaltına attığımız bilgilerden birini tetikleyerek otomatik tepki mekanizmamızı çalıştırır. 30 saniye gibi kısa bir zaman aralığı içinde o kişi ile ilgili izlenimlerimizi oluşturur yargıya varırız. Kısaca imajınız, girdiğiniz bir ortamdan ayrıldığınızda insanların aklında olumlu veya olumsuz iz bırakmanızı sağlar. Buna dayanarak karşımızdaki kişi bize güvenip güvenmediğine, iş yapıp yapmayacağına karar verir.

İmaj yönetiminin amacının kendimizi nasıl gördüğümüz ve diğer insanların bizi nasıl algıladıkları arasındaki farkı belirlemek, tanımlamak ve böylece kendimizle ilgili bazı değişiklikler yaparak başkalarının bizi doğru ve gerçekçi olarak algılamalarını sağlamaktır. Bu noktadan hareketle ilk adımın kendimizi tanımamız ve vermek istediğimiz mesajı belirlemeniz olduğunu unutmamak gerekiyor.

Çevremizdekilerin bizimle ilgili düşünceleri bütünselliğe dayanır. Sadece nasıl göründüğünüz değil, nasıl davrandığımız, nasıl konuştuğumuz, beden dilimizi nasıl kullandığımızda verdiğimiz mesajın bir parçasıdır. Bu sebeple öncelik her zaman tutarlı, çelişkisiz olmaya dayanır ki o da ancak gerçek sizi yansıtmanızla mümkündür.

İmaj: Algı yönetimi

İmajın sözlük anlamı fotoğraftır. Bizim kullandığımız anlamı ise ‘algılanma’ halidir.

Öz imajımız kendimizi nasıl algıladığımız; algılanan imajımız ise bizi tanıyan insanların bizi nasıl algıladığıdır. Bu iki tanımlama birbirine ne kadar yakın olursa kendimizi o kadar iyi ifade ediyoruz demektir.

 

İkinci ‘ilk intiba’ yoktur

 

– Başkaları bizi nasıl algılıyor?

– İlk izlenimler 30 saniye ila 4 dakika arasında oluşur!

Kişisel İmajı oluşturan unsurlar:

– Dış görünüş – İletişim (söz, giysi, beden dili, yazı…)

– Karakter – Yetkinlikler

– Tutum ve davranışlar

 

Algı yönetimi

 

Algı yönetimi kimilerine göre hedef kitleleri kendi çıkarları doğrultusunda kandırmak ve onları kendi hedefleri doğrultusunda kullanacakları birer unsur haline getirmek amaçlı bir iletişim disiplini; kimilerine göre bir ürün, hizmet veya fikri satın alma konusunda birinci aşama olan ikna etme yolunda kullanılması gereken olmazsa olmaz tekniklerin bütünüdür.

Algıyı yönetmek iletişimi yönetmektir. İletişim, algıyı yönetmek, davranış biçimleri oluşturmak ve iş hedeflerine ulaşmak için bir araçtır. Algı yönetimi siyaset, reklam, iş dünyası başta olmak üzere hayatın birçok alanında kullanılan önemli bir yöntemdir. Algı yönetimi ile kişiyi başarılı veya başarısız, kötü veya iyi gösterebilir; İnsanları, -daha tanımadan- rakibinizi kötü veya başarısız algılamasını sağlayabilirsiniz.

Siyaset ile ilgili güncel bir algı yönetimi örneği vermek isterim: ABD’de adaylar arasında müthiş bir algı yönetimi yapıldı. Yaratılan algıda Trump’ın kazanması mümkün değil gibiydi. Çünkü Trump hakkında yürütülen olumsuz kampanyalar diğer aday Clinton’un açık ara farkla kazanacağı düşüncesini hakim kılıyordu. Yapılan anketler ABD Başkan Adayı Hillary Clinton’ın, Donald Trump’a karşı kazanacağını söylerken gerçek hiç de öyle olmadı.

Amerika’da yapılan bu seçim, dünyada ‘yapılan algı yönetmelerinin’ ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Öte yandan yapılan algı yönetimlerinin panzehiri ise uzmanların da sürekli olarak dile getirdiği ve ülkemiz okullarında 2006’da seçmeli dersler arasında yerini alan ‘Medya Okur yazarlığı’ dersi.

İşin özü ister siyasette isterse iş dünyasında ‘’birileri birilerini, bir kurumu veya ürünü karalıyorsa veya direkt karalamasa bile dolaylı yoldan yıpratıyorsa (kimi algı yönetimleri zamana yayılarak yapılır, çünkü insanlardan tepki almaktan çekinilir) olayın aslı çıkar çatışması, kıskançlık ve rekabettir.’’

Birde bu açıdan bakmak lazım!..

İmaj ve algı yönetimi
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.