Yunanistan’ın HAKSIZ-HUKUKSUZ maksimalist iddialarının temelini anlamak gerekiyor. Yunanistan’ın iddiaları, kendisinin bir “Takımada Devleti” olduğu tezine dayanmaktadır.
“Takımada Devleti” nedir?
Bir adanın, ana karalar deniz yetki alanına giremeyeceği, ana karalar arasındaki karşılıklı kıyıları kesemeyeceği gerçeğine dayanmaktadır.
BMDHS’nin 46. maddesi, “adaların tam yetkiye sahip olması için ülkenin takım adalardan oluşması” yani sadece adalardan oluşan bir ülke olması koşulunu öngörmektedir.
Uluslararası deniz hukukunda, deniz yetki alanı anakara devletine farklı içerik ve nitelikte haklar ve yetkiler vermektedir.
Yunanistan’ın adanın bir kısmını “anakara” olarak varsayan mesafe ilkesine dayalı açıklamalarının uluslararası hukukta karşılığı yoktur.
Genişliği 400 milden az olan denizlerde, adalar da anakaranın kıta sahanlığı içinde olduğundan, anakaranın kıta sahanlığı esastır. Yunanistan, karasuları sınırını Girit ve Rodos adaları arasına düz bir çizgi çekerek oluşturmaktadır ve adalar arasında deniz yokmuş gibi kendi kafasına göre MEB alanını belirlemiştir.
Uluslararası hukukta, anakarasından uzak ve karşı/yanlış/ters taraftaki devlete yakın adalardaki deniz sınırları üzerinde hiç etkisi yoktur.
Anakaradan 200 milden daha az uzaklıktaki adalar tam MEB oluşturmaz, yani anakaranın MEB alanına dahildir, ayrı bir kıyı ve üzerinde bir MEB oluşturamazlar. Uluslararası deniz hukukunda deniz sınırı ve deniz sınırlandırması iki farklı kavramdır.
Sonuç olarak, Yunanistan’ın Girit ve Rodos adaları arasında deniz yokmuş gibi karasuları sınırı oluşturması ve MEB alanını bu hattan belirlemesi uluslararası deniz hukukuna aykırıdır ve hukukun ihlalidir. Bu nedenle Yunanistan ile Mısır arasında yapılan Deniz Yetki Alanları Sınırlaması (MEB) anlaşması geçersizdir.
Yani bir ülkenin “Adalar Devleti” olabilmesi için tamamen yada büyük ölçüde adalardan müteşekkil olması gerekiyor; Endonezya, Sri Lanka, Küba, Filipinler gibi çeşitli örnekleri Birleşmiş Milletler tarafından kayda geçirilmiş durumda.
Yunanistan, görünenin aksine bir “Adalar Devleti” değil, Yunanistan bir yarımada devletidir. Ülkenin yüzölçümünün sadece %17’si ada, adacık ve kayalıklardan oluşuyor. BMDHS’nde, UAD ve Hakem Mahkemesi kararlarında Yunanistan’ı “Adalar Devleti” yapacak herhangi bir ilke, prensip yada karar bulunmuyor.
Takımada, çevresi sularla kaplı iki ya da daha fazla toprak parçasının oluşturduğu adalar topluluğudur.
Takımadalar genellikle açık denizlerde buluşur ve en az bir büyük ada kümesi komşusu olur. Örneğin İskoçya civarında 700’den fazla ada vardır. Temel olarak takımadalardan oluşan en büyük dört devlet Japonya, Filipinler, Birleşik Krallık ve Endonezya’dır. CIA World Factbook kayıtlarındaki dünyanın en büyük takımada devletleri 10 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Hacim bakımından dünyanın en büyük takımadası Arktik Okyanusunda bulunan Kuzey Kanada’dır.
Takımada Devleti: 1982 tarihli birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi’nin 46/a hükmüne göre takımada devleti, tamamıyla bir veya daha fazla takımadadan oluşan ve başka adaları da içine alabilen devlet demektir.
MADDE 46
İşbu Sözleşme amaçları uyarınca:
“Takımada Devleti”nden, bütünüyle bir veya bir çok takımadadan oluşan ve başka adaları da ihtiva edebilen bir devlet;
“Takımada”dan, birbirleri ile olan bağları coğrafi, ekonomik ve politik yönden bir bütün oluşturacak derecede sıkı olan veya tarihi açıdan bu şekilde kabul edilen ada kısımları, bunlara bitişik sular ve diğer doğal unsurlar da dahil olmak üzere, bir adalar grubu anlaşılır.
MADDE 47
TAKIMADA ESAS HATLARI
1. Çizilen esas hatlar belli başlı adaları içermesi ve hatlar içerisinde kalan suların yüzölçümünün, su üzerinde kalan kayalıklar da dahil olmak üzere, karaların yüzölçümüne oranı bire bir ila dokuza bir olan bir alana eşit olması şartıyla, takımada devleti en uzak adaların en uç noktalarını ve takımadanın su üzerinde kalan kayalıklarını birleştiren takımada düz esas hatları çizilebilir.
2. Bu esas hatların uzunluğu 100 deniz milini geçmeyecektir; bununla beraber, belirli bir takımadayı çevreleyin esas hatların toplam sayısının en çok %3 ‘ü, 125 deniz milini aşmamak şartı ile 100 milden daha fazla bir uzunluğa sahip olabilir.
3. Esas hatlar, takımadanın genel çerçevesinden hissedilir biçimde ayıracak şekilde çizilmeyecektir.
4. Bu esas hatlar cezir zamanı ortaya çıkan yüksekliklere doğru veya bunlardan başlamak üzere çizilmeyecektir; meğer ki bunlar üzerinde devamlı olarak suyun üstünde kalan deniz fenerleri veya benzer tesisler inşa edilmiş olsun veya cezir zamanı açıkta kalan yükseklik, tamamiyle veya kısmen, en yakın adaya, karasuları genişliğini aşmayan bir mesafede bulunsun.
5. Bu çeşit esas hatlar yöntemi, bir takımada devleti tarafından, diğer bir devletin karasularını açık denizden veya bir münhasır ekonomik bölgeden kesecek şekilde uygulanmayacaktır.
6. Eğer bir takımada devletinin takımada suları sınırdaş bir devletin ülkesinin iki parçası arasında kalırsa, bu son devletin geleneksel olarak bu sularda sahip olduğu hakları ve yasal çıkarları ile iki devlet arasında akdedilen anlaşmalardan doğan haklar varlıklarını devam ettirecek ve bunlara riayet olunacaktır.
7. 1. Paragrafta öngörülen, suların yüzölçümünün karaların yüzölçümüne oranının hesaplanmasında, adaları çevreleyen serpiştirilmiş mercan kayalarının ve atollerin berisindeki sular ile kalker yapılı adalar zinciri ve su üstünde kalan kayalarla tamamıyla veya hemen hemen tamamıyla çevrilmiş olan keskin yamaçlı okyanus yaylaları da kara parçası olarak kabul edilebilir.
8. İşbu maddeye uygun olarak çizilen esas hatlar, yerlerinin belirlenebilmesi için uygun ölçekli deniz haritalarında işaretlenecektir. Kullanılan jeodezik sistemi belirleyen coğrafi koordinat noktalarının listesi bu haritaların yerine ikame edilebilir.
9. Takımada devleti, haritaları veya coğrafi koordinatların listesini gerektiği şekilde ilan edecek ve bunların birer nüshasını Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri nezdine tevdi edecektir.
Cemal Aslan
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.