1964 yılı “Erenköy Direnişi” üzerine ilk yazılan ve yayınlanan şiir kitaplarından biri bu…
Yayın tarihi, 51 yıl önceye ait…
Ağustos 1973…
32 sayfalık şiirlerden oluşan “İleriş YEMENİCİOĞLU – Erenköy Destanı”, Ergenekon Yayınları’nın 5’incisi olarak, Cumhurbaşkan Muavinliği ve Yürütme Kurulu Başkanlığı, Gençlik, Spor ve Kültür İşleri Dairesi tarafından yayınlandı.
1964 yılında, kendisi de Türkiye Genelkurmay Başkanlığı’nın denetim ve kontrolünde Erenköy’e çıkan Üniversite Öğrencisi – Mücahit’lerden biri olan Sn. İleriş YEMENİCİOĞLU, o günlerde yaşanan tarihsel olayların göz tanığı olarak duygu ve düşüncelerini, şiirlerine taşır.
Bugün, 75 yaşında olan şairimize; kan, barut ve kayıplarla anılan sancılı bir dönemin en yakın göz tanıklarından biri olarak yazınsal arşivlerimize kazandırdığı bu tarihsel şiir kitabı için teşekkür ederken, kendisine ve sevgili eşine de sağlık, HU’zur ve mutluluklarla daha nice güzel yıllar, yarınlar temenni ederim.
Ergenekon Yayınları’nın
Önsözü…
“Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının, anavatanları Türkiye ve Yunanistan’ın da katıldığı uluslararası garanti ve antlaşmalarıyla, ortaklaşa kurdukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum kanadı; Türk Toplumu’nu, çok kısa bir zamanda dize getirip Kıbrıs Cumhuriyeti’ne son vererek Enosis’i gerçekleştirme amacıyle 1963 yılı Kanlı Yılbaşı Olayları’nı, önceden hazırladıkları AKRİTAS PLÂNI uyarınca başlatmışlardı.
Erenköy, yükseköğrenimlerine devam eden Kıbrıslı Türk öğrencilerin “Her şey bu vatan için” diyerek köylü kardeşleri ile silâh başı yaptıkları er meydanıdır.
Değişik zamanlarda yapılan savaşları canlandıran Erenköy Destanı’nı siz okurlarımıza sunan Ergenekon Yayınları, Türk kültürüne yeni ve kıymetli bir halka daha eklemektedir.
Ulusal Direniş şehitlerimiz ile diğer tüm şehit ve ölmüş Türk büyüklerine Ulu Tanrı’dan rahmet, şanlı gazilerimize de uzun, mutlu ve şeref dolu ömürler diler, uğrunda savaştıkları amaçların belki yarından da yakın bir gelecekte gerçekleşeceğine olan ortak inancımızı bir kere daha bu vesileyle de tazeleriz.”
Şiirlerdeki Sert
Söylem…
Hiç kuşku yok ki kitapta yer alan şiirlerdeki sert söylem ve öfke, kimilerince aşırı bir milliyetçilik ya da çağ dışı militarist ses olarak, değerlendirilebilir.
Ancak…
Yaşanan tarihsel olayları kendi koşulları içerisinde anlamak, yorumlamak ve empati yapmak, kanımca, en adil olanıdır…
Hani, kimi hallerde “yaşamayan bilmez” derler ya…
Aynen öyle…
Şiirleri; bu ada coğrafyasında, 1964 yılının kan, barut ve ölüm fırtınalarının içerisinden geçenlerin o günkü sosyal ve siyasal hayat koşulları ile ruh halleri içerisinde, okumak gerek…
“Erenköy Destanı”nın
İlk Şiiri:
– Bize bozkurtlar derler
Biz ateş ve kanla yoğrulmuşuz
Yalınkılıç Anadolu’dan gelerek
Bu adayı yüz bin şehit pahasına almışız
– Bize Kıbrıs Türkü derler
Bize mücahit derler
Bu adayı vatan yapan
Bozkurtlardır soyumuz
O’na yavru vatan demek hakkını
İşte, bundan almışız.
Ey bu aziz vatana göz dikenler
‘Megaliidea”yı bir daha hortlatarak
Onu Türk kanı ile yaşatmak isteyenler
Bu kahpe emel için
Zavallı bir papazı maşa yapan elenler
Trakya’da, Oniki Adalarda
Rodos ile Girit katliamında
En nihayet yavruvatan Kıbrıs’ta
Akıtmış olduğunuz Türk kanları üstüne
Bu adayı vatan yaparken düşen
100,000 şehit üstüne
Silâhımız, namusumuz üstüne yemin ettik!
Yavruvatanda düşen
Her şehit kellesine
Has be has elen kanı
100,000! kelle adadık.
Bu adanmış intikamın hesabı
Henüz açık dururken
Bayraktarlar, Canbolatlar
Mezarları içinde öç! öç! diye inlerken
Yavruvatanda yine
Kalleşçe akıtılan kanların öcünü almak için!
“Megali idea” hortlağını son defa boğmak için!
Giyerek haki elbiseyi
Kavrayıp bomba ile mavzeri
Gözümüzde kan
Kafamızda intikam
Tozlu postallarımızla denizler dağlar aştık!
Anamur’dan dalga dalga taşarak
Erenköy’ün dağlarının üstüne
Kazma ve küreklerle
Güneşten bir hat kazdık
“Brehey tarihlerden ders almaz papas
“Brehey insanlıktan utanmaz papas
“Brehey! Kara cübbeli, kanlı kaatil:
“Kalleşçe öldürmeyi yiğitlik sayan
Çakalların ve de sırtlanlarınla
“Masum ölülerimiz üzerine basarak
“Zafer türküsü söyliyen palikaryalarınla
“Tüfeklerin, bombaların, topların ve de tanklarınla
“Yiğitlik göstermenin zamanı geldi gayrı!
“Hodri meydan! çıksana karşımıza!
Diye haykırdık
Bu erkekçe daveti
Gece gündüz durmadan tekrarladık
Sesimizin dağlarda yankısını
Kulak verip dinledik:
Önümüzde ufuklarca uzanan
Vahşi ormanlardan
Kayalarda yankılanan
Öfkeli sedamızdan
Başka bir şey
Görmedik, işitmedik…
Yorumlar kapalı.