
(Perşembe günkü köşe yazımızdan, devamla)
* * *
Bu hadise ile Kıbrıs Başkonsolosluğumuzun meşgul olması, normal olarak vatandaşların himayesi hususunda kendisine düşen vazifeden ibaret bulunmaktadır.
Bahis mevzuu (22) yelkenli öteden beri balıkçılıkla meşgul 3 Türk vatandaşına ait bulunuyordu.
Bunların, aynı zamanda silâh kaçakçılığı yapmış olmaları kabili tasavvur (23) bulunmamakla beraber, her halde şu cihet aşikârdır ki, Türkiye Hükümeti hiçbir zaman Kıbrıs’a silâh kaçakçılığını terviç(24)etmemiş ve etmeyecektir.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti Zürih ve Londra Anlaşmalarının ortaya koyduğu ahenk ve işbirliği zihniyetine her zamandan fazla bağlı bulunmakta ve bunun icaplarını yerine getirmek için hiçbir gayretten geri kalmamaktadır. Bu itibarla, bu ahenk ve işbirliği havasını bozacak ve Kıbrıs’ta iki cemaatin huzur içinde yaşamalarını sekteye uğratabilecek her türlü hareketi şiddetle red ve takbih (25) etmektedir.
Diğer taraftan, şunu da belirtmek gerekir ki, Türkiye Hükümeti Kıbrıs mevzuunda hiçbir zaman silâhlı mukavemet hareketlerini teşvik etmemiş, bilâkis bu gibi hareketlerin önlenmesi için daima elinden gelen gayreti sarf etmiştir.
* * *
Dün olduğu gibi, bugün de hükümetimiz ancak iki cemaat arasında sulh, sükûn ve işbirliğinin teessüsü istikametinde çalışmakta ve bu siyasetin aksi istikametinde tecelli edecek her türlü hareketi önlemeyi kendisi için bir vazife bilmektedir. Kaldı ki, Zürih ve Londra Anlaşmaları hükümleri de bunu âmirdir.
Binaenaleyh, Zürih zihniyetinin devamını, Türk basını gibi arzu ettiğine emin olduğumuz Yunan ve Kıbrıs basınının böyle asılsız haber ve rivayetler üzerinde iki cemaat ve onların manen ve maddeten bağlı bulundukları iki devlet arasındaki ahengi bozabilecek yazılar neşretmekten tevakki (26) etmeleri, şayanı temennidir’’
* * *
Kazazede Türk Balıkçıları
Dün İki Defa Mahkeme Huzuruna Çıkarıldı
Mağusa Mahkemesinde Üç Saat, Özel Mahkemede
Sekiz Gün Mevkuf Tutulmaları Emri Alındı
Avukat Osman Mehmet,
Maznunlardan Birine Yapılan Ağır Muameleyi
Mahkeme Huzurunda Şiddetle Protesto Etti.
“Kazazede Türk balıkçıları dün sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki defa mahkeme huzuruna çıkarılmışlardır.
Geçen Pazartesi günü sabahleyin saat dokuzda, sekiz gün mevkuf (27) tutulmaları için mahkemeden emir alınan balıkçılar, saat dokuz yerine on bir otuzda mahkeme huzuruna çıkarılmışlar ve bu suretle avukatlarından öğrendiğimize göre, iki buçuk saat kanunsuz olarak polis makamları tarafından alıkonulmuşlardır.
Mağusa’da, Hâkim Ekrem Bey huzurunda yapılan duruşmada, polis, maznunların (28) Lefkoşa’da mahkeme huzuruna çıkarılmaları için hakimden yirmi dört saatlik tevkif müzekkeresi istemiş, fakat hâkim bunu kabul etmiyerek maznunları öğleden sonra saat 15’te Lefkoşa’da mahkeme huzuruna çıkarılacakları ana kadar mevkuf tutulmalarına karar vermiştir.
* * *
Avukat Osman Mehmet’in
Protestosu…
Kazazede balıkçıların Avukatı Osman Mehmet, yaptığı müdafaasında U.K. zabitlerinden birisinin, maznunlardan birisine yaptığı ağır muameleyi mahkeme huzurunda şiddetle protesto etmiştir.
Sözlerine devam eden avukat Osman Mehmet, balıkçı gemisinin Kıbrıs karasuları haricinde ve üzerinde Türk bayrağı taşıdığı bir sırada görüldüğünü söylemiş ve bu sırada müdahale edildiğini bildirmiştir.
Avukat Osman Mehmet, maznunların kefaletle serbest bırakıldıkları takdirde adadan kaçmaları ihtimalinin mevcut olmadığını bildirmiş ve bu hususta alâkadar makamlara her türlü teminatın verilebileceğini söylemiştir.
Avukatın uzun boylu ve esaslı müdafaasından sonra Hâkim Ekrem Bey karar vermek üzere mahkemeye ara vermiştir.
Bir saat sonra tekrar oturan mahkemede Ekrem Bey kararını açıklamış ve maznunların saat üçte Lefkoşa Özel Mahkemede hazır bulunacakları ana kadar mevkuf tutulmalarının doğru olacağını söylemiştir.
* * *
Maznunlar hemen mahkemeden alınarak elleri kelepçeli olarak polis otomobiline götürülmüşler ve bir an bile istirahat etmeden Lefkoşa yoluna koyulmuşlardır. Saat bir otuz’u geçmişti ve 15’te Lefkoşa Özel Mahkemesi huzuruna çıkarılacaklardı.
Polis arabasında hususi muhabirimiz ve Avukat Osman Mehmet Lefkoşa’ya kadar gelmişlerdir.
Maznunlar saat 14.35’te öğle yemeklerini Lefkoşa polisinde bir zabitin yazıhanesi üzerinde yedikten sonra saat tam 15’te Özel Mahkeme salonuna götürülmüşlerdir.
Saat 15.30’da ise mahkeme, Hâkim Teyler huzurunda oturumuna başlamış ve maznunlara dâva okunmuştur.
* * *
(75 Sandık Patlayıcı…)
Maznunlar, Kıbrıs’a beher sandık içerisinde 1250 adet kurşun bulunan 75 sandık patlayıcı maddeyi adaya ithal etmiye teşebbüs ettiklerine dair ve mezkûr patlayıcı maddeleri ada dâhilinde kanunsuz olarak tasarruflarında bulundurdukları iddiasıyle kendilerine iki dava okunmuştur.
Bunun üzerine hâkim davayı duruşmak için 5 Kasım 1959 tarihine tehir edeceğini bildirmiştir.
Tehir kararından evvel müddeiumumulik (29) bu dâvanın çok ciddi bir dâva olduğunu, maznunlar serbest bırakıldığı takdirde adadan kaçmaları ihtimali olduğunu ve bunların serbest bırakılmalarının kargaşalıklara sebebiyet verebileceğini ileri sürerek, maznunların dâvanın görüleceği tarihe kadar mevkuf tutulmalarını istemiştir.
Bunun üzerine söz alan Avukat Ali Dana, maznunların tevkif bulundurulmaları teklifine şiddetle itiraz ederek, mahkemenin bu maznunlar üzerinde hiçbir hak ve salahiyeti olmadığını ileri sürerek, sözlerine şöyle devam etmiştir:
* * *
(Bir Saat İçin Bile…)
“Mahkemenin, maznunlar aleyhine bir saat için bile tevkif emri verebilmesi için her şeyden evvel bu maznunlar üzerinde salâhiyeti olup olmadığını tespit etmesi icap ediyor. Halbuki mahkemenin maznunlar üzerinde salâhiyeti olup olmadığı ihtilâf halindedir. Biz mahkemenin böyle bir salâhiyeti olmadığını iddia ediyoruz.
Müddeumumilik ise mahkemenin böyle bir salâhiyeti mevcut olduğunu iddia etmektedir. Binaenaleyh mahkemenin her şeyden evvel bu hususu tespit etmesi icap ediyor. Maznunların denizin neresinde yakalandıklarına dair mahkemenin, kanunun icap ettirdiği şekilde şahadet edilmesini ve bu hususta bir karara varması lâzımdır.
Mahkemenin müddeiumumiliğin salâhiyet hususunda yapmış olduğu iddiayı bu hususta hiçbir şahadet dinlemeden kabul etmeye hakkı yoktur.’’
* * *
Pazartesi günkü köşe yazımızda, devam etmek üzere…
NOTLAR:
22) Söz konusu olan, adı geçen.
23) Mümkün olmayan. Asla düşünülmeyen.
24) İtibar etmemek, onaylamamak.
25) Ayıplama, kınama.
26) Sakınmak, korunmak, çekinmek.
27) Tutuklanmış olan kimse.
28) Sanıkların.
29) Savcılık makamı.
Yorumlar kapalı.