
(Pazartesi günkü köşe yazımızdan, devamla)
* * *
Reuters, bu hadiseyi daha da başka bir şekilde vermekte ve geminin batışı ile alâkadar kısma atfen şöyle demektedir:
* * *
Mayın tarama gemisi, gemiye yetişmeden evvel, gemi batmıştır.
Royter’e göre, Kaleburnu ve civarına polis kuvvetleri gönderilmiştir.
Kayığın ne taşıdığı bilinmemektedir.
Polis makamları kayığın mürettebatı tarafından kasten batırılıp batırılmadığı tezi üzerinde çalışmaktadırlar.
Üç Türk denizci bugün mahkeme huzuruna çıkarılıp mevkuf tutulmaları için emir talep edecekleri öğrenilmiştir.
Mevkuflarla Türk konsoloshanesinin Hukuk Müşaviri Rauf Denktaş meşgul olmuş ve kendisine yukarıda raporları teyit edip etmediği sorulduğunda,
* * *
– Hayal peşinde koşmayalım, batan bir gemi ve onun kazazede denizcileri vardır. Mesul makamlar en erken zamanda kararlarını verinceye kadar asılsız iddialar üzerinde yorumlarda bulunmak doğru değildir’ demiştir.
* * *
Öğrendiğimize göre, Rauf R.Denktaş’ın gaybubetinde mevkufların durumu ile Mağusa’da Avukat Osman Mehmet Bey alâkadar olacaktır.”
* * *
Deniz Kayığı Meselesi:
“Balıkçılık yapmak maksadıyla Kıbrıs açıklarına kadar gelen ve batan ‘Deniz’ motorlu kayığı mürettebatı aleyhine ‘siyasi’ davalar ikâme edildiği bilinmektedir.
Türk denizcilerin davasına daha da siyasi bir renk vermek ve kendilerini daha da müşkül bir duruma sokmak için bazı açıkgözler sağa – sola tehdit mektubu göndermeğe başladılar. Bu tehdit mektupları da İngilizce ve Rumca gazetelere aksetmekte ve vaziyeti bulandırmaktadır.
Yapmış olduğumuz geniş ve esaslı bir tahkikat neticesinde bu tehdit mektuplarının Türkler tarafından yazılmadığını tespit etmiş bulunuyoruz. ‘Deniz’ motorlu kayığı hadisesini Kıbrıs Türkleri hiçbir zaman siyasi bir hadise olarak kabul etmemişlerdir. Bu müessif deniz kazasına siyasi renk vermeğe çalışanlar Rumlarla İngilizlerdir.
Maznunların mevkuf tutulmaları için sebep aranırken ‘halkın tezahürat’ yapmak tehlikesi olduğu da ileri sürülmüştür. Bu ‘tezahüratı’ Türkler mi yapacaktı? Hayır…
Türkler şimdiye kadar adalet divanına çıkarılanların ne lehine ne de aleyhine tezahürat yapmıştır.
Adaleti aksatmak için tezahürat yapanların kimler olduğunu pekiyi biliyoruz. Fakat ayak patırtısına kulak asıp mahkeme huzurunda tezahürattan bahsetmek hiç de yerinde bir hadise olmamıştır.
İngilizce gazeteler “maznunlar mahkemeye götürülürken toplanan halktan bazıları maznunları alkışladı’ şeklinde bir haber vermişlerdir. Birkaç kazazede vatandaşlarını alkışlaması acaba tezahürat mıdır?’
* * *
1959 tarihli Halkın Sesi gazetesinin manşetten verdiği haberi, şöyle:
* * *
Türkiye Hariciye Vekâleti’nin Açıklaması:
“Türk Balıkçı Motoru
Akdeniz’de Yunus Balığı Avlıyordu”
Denizciler Dün Kelepçeli Olarak
Mağusa Mahkeme Huzuruna Çıkarıldılar
“Geçen gün Kıbrıs sahillerinden 8-10 mil açıklarda, İngilizler tarafından tevkif edilen Türk tabası üç denizci hakkında, dün akşam Türkiye Hariciye Vekâleti (20) tarafından aşağıdaki açıklama yapılmıştır:
* * *
“17-18 Ekim gecesi Kıbrıs’ın Kuzey sahilleri açıklarında İngiliz donanmasına mensup bir gemi tarafından tevkif edildiği öğrenilen Türk balıkçı motörü mürettebatının mutat olarak Akdeniz’de Yunus balığı avı ile meşgul bulunduğunu, binaenaleyh kendilerine silâh kaçakçılığı gibi bir suç izafesine imkân olmayacağını salâhiyetli makamlarımızdan alınan malumata atfen beyanata Anadolu Ajansı mezun kılınmıştır
* * *
Denizciler Mahkemede:
Sabahın erken saatlerinde Kıbrıs sahillerinden sekiz ile on mil açıkta batan ‘Deniz’ isimli Türk motörünün mürettebatı dün Mağusa Kaza Mahkemesi huzuruna çıkarılmış ve sekiz gün mevkuf tutulmaları kararı alınmıştır.
Kayıkta bulunan ve Perşembe Köyü’nden olduğu bildirilen Reşat Yavuz’un kayığın kaptanı olduğu polis tarafından iddia edilmektedir. Diğer iki şahsın isimleri ise Murat Gündüz ve Oğuz Kotoğlu olarak verilmektedir.
Mahkemede üç denizciyi müdafaa etmekte olan Mağusa Avukatlarından Osman Mehmet, iki İngiliz çavuşunun Murat Gündüz’ü tabanca ile tehdit ederek kendilerine yarayacak malûmat istediklerini bildirmesi üzerine, Rum Yüzbaşı Mihayili hadiseyi tahkik etmekten kendisinin mesul olduğunu bu ana kadar böyle bir şeyin vuku bulduğunu bilmediğini ve durumu hemen soruşturacağını bildirmiştir.
Avukat Osman Mehmet’in bu sözlerini Murat Gündüz teyit etmiş ve İngiliz Çavuşların kendisini silâhla tehdit ettiklerini bildirmiştir.
Sözlerine mahkemede devam eden Avukat Osman Mehmet, polisin, denizcilerin sekiz gün mevkuf tutulmaları teklifine itiraz etmiş ve bu şahısların kefaletle serbest bırakılarak Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğunda alıkonulabileceklerini bildirmiştir.
Fakat avukatın bu teklifi kabul edilmemiş ve mahkeme Türk denizcilerin sekiz gün mevkuf tutulmalarına karar vermiştir. Öğrendiğimize göre, denizcilerin üçü de mahkemeye elleri kelepçeli olarak çıkarılmışlardır.
Diğer taraftan kazazede denizcilere dün Mağusa Türkleri tarafından sigara ve yiyecek gönderilmiştir.
* * *
Geminin Durumu:
Geminin durumu hakkında dün şu resmi bülten neşredilmiştir:
“Deniz isimli kayığın 350 kulaç (2100 ayak) derinlikte bulunduğu tahmin edilmektedir. Mamafih fazla derinlik dolayısıyla denizin hakiki derinliğini aksi sada cihazlarıyla tespit etmek imkânsızdır.
Aynı zamanda adada mevcut dalgıç cihazlarıyla enkazı denizin dibinden çıkarmak imkânsızdır. Bir uzmanın takdiri elde edilmedikçe, enkazı çıkarmak imkânının olup olmadığı tespit edilemez.”
* * *
‘Deniz’ isimli geminin Kaleburnu Köyü açıklarında tevkif edilmiş olduğu hakkında radyo ve basında çıkan haberler doğru değildir. Hükümet bültenine göre, tevkif etme hadisesi Yalusa yakınındaki Plakuti Burnu civarında vuku bulmuştur.
“Deniz” Kayığı Hakkında
Türkiye Hariciye Vekâleti
Efkârıumumiyeye Dün Bir Açıklama Daha Yaptı
Kazazede Üç Türk Vatandaşı
Senelerden beri Balıkçılıkla Meşgul Bulunuyordu
Bunların Silâh Kaçakçılığı Yapmaları
Kabili Tasavvur Bulunmamaktadır
“Anadolu Ajansı Aşağıdaki Haberi Neşretmiştir:
Ankara, 23 (Basın-Yayın) Hariciye Vekâleti’nden Bildirilmiştir:
* * *
“17-18 Ekim gecesi Kıbrıs açıklarında batan bir Türk yelkenlisi hakkında Hükümetimizce bir açıklama yapılmıştı. Bu açıklamaya rağmen bahis konusu yelkenlinin silâh kaçakçılığı yaptığı yolunda ve bu kaçakçılıkta Türk makamlarının malûmatı olabileceğini de ima eder şekilde, Kıbrıs ve Yunanistan’da yapılan bazı neşriyat üzerine şu hususların tavzihi (21) faydalı görülmüştür.
* * *
Cumartesi günkü köşe yazımızda, devam etmek üzere…
NOTLAR:
20) Hariciye Vekâleti: Dışişleri Bakanlığı.
21) Tavzih: Açıklama, aydınlatma.
Yorumlar kapalı.