Bence yanlış, yaygın bir söylem vardır.
Derler ki:
– “Benim, her fikre saygım vardır”
Ya da:
– “Senle aynı fikirde değilim, fakat fikrini paylaşman için, seni desteklerim!”
Her iki söylem de bana, yıllar yılıdır çok yanlış geliyor…
Bana göre, “Fikre saygı” duyulmaz.
Fikirler, kendine saygı duyulmayacak kadar özneldir ve bu yönüyle de tartışmaya açık ve hatta kimi hallerde uluslararası yargıya taşınacak, İNSANLIK ADINA “Adalet” aranacak kadar da criminal bir suç, olabilmektedir.
Örneğin şimdi, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da bir “fikri” vardır ve bu “fikri” sonucundadır ki tablo, 7 Ekim’den bu yana, şimdilik – şöyle:
* * *
– İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 15 bin 328’i çocuk, 10 bin 171’i kadın olmak üzere 36 bin 379 Filistinli öldürüldü, 82 bin 407 kişi yaralandı.”
* * *
Ve şimdi, hastalıklı bir fikrin sonucu olan bu vahşi, kirli ve insanlık adına utanç verici felâketler tablosuna bakarak, Netanyahu’ya;
– “Senle aynı fikirde değilim, fakat fikrini paylaşman için, seni desteklerim” denilebilinir mi meselâ?
Ne diyor, Prof. Dr. Sn. İoanna Kuçuradi:
– “Fikirlere saygı duyulmaz, insanlara saygı duyulur. Fikir, değerlendirme konusudur.”
* * *
Geçtiğimiz hafta, bir‘fikrin’ yoğun tartışması yapıldı, sosyal paylaşımlarda…
Kimi gazeteci kimi milletvekili kimi sivil toplum örgütü temsilcisi olmak hasebiyle “fikri”ni beyan eyledi ya sözlü ya yazılı…
Fikirler beyan edilmeli mi, evet edilmeli.
Beyan edilen her hangi bir fikre saygı duyulmalı mı, hayır, duyulmamalı.
Şimdi, şu anda benim yazdıklarım ve savunduklarım da bir “fikirdir” ve yalnızca bir “değerlendirmeden” ibarettir.
* * *
Konu şu:
Geçtiğimiz hafta içerisinde, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sn. Zorlu Töre, milletvekillerimizin görev yaptığı “Meclis Oturum Salonu”nu, yaklaşık, 150 kişilik bir gruba açtı.
Kimlerdi bu grubu oluşturanlar?
– “TMT – Mücahitler Derneği” Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri.
Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK), konuya ilişkin haberinde, şu bilgiyi paylaşır:
* * *
– “Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği, Güvenlik Kuvvetler Komutanlığı’nın (GKK) 48’inci, Türk Mukavemet Teşkilâtı’nın (TMT) 66’ncı ve Kıbrıs’ın fethinin 453’üncü yıl dönümü nedeniyle Cumhuriyet Meclis Başkanı Zorlu Töre’yi ziyaret etti.
Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği’nin yanı sıra muharip derneklerden temsilcilerin de yer aldığı yaklaşık 150 kişilik heyet, Cumhuriyet Meclisi’nde ağırlandı.
Meclis’teki program saygı duruşuyla başladı, ardından İstiklâl Marşı ve Mücahitler Marşı okundu.”
* * *
Sonra ne oldu?
İşte bu TMT’cilerden, Mücahitlerden ve Muhariplerden oluşan 150 kişi Cumhuriyet Meclisi – Milletvekili Oturum Salonu’na alındıkları, o koltuklarda çok kısa bir süre oturdukları, hep birlikte İstiklâl Marşı ile Mücahitler Marşı’nı ayakta – saygı duruşuyla okudukları ve daha sonra Meclis Kürsüsü’nü kullanarak milli mücadele tarihimiz adına konuşma yaptıkları için…
Meclis Başkanı Sn. Töre, eleştirildi!
Neden?
Çünkü o salon yalnızca “Milletvekillerine” aitmiş ve “Milletvekillerinden” başkaları, kullanamazmış!
Hani, “fikri” tartışıyoruz ya…
Soralım:
– “Bu “Meclis”, kimin Meclisi?”
– “Cumhur”un’…
– “Cumhur” kim?
– HALK!
Nedir bu Meclis’in tam adı, sanı ve de tanımı?
– “Cumhuriyet Meclisi”
Yani, HALKIN MECLİSİ…
Milletvekillerinin kendileri bile, bu HALKIN “VEKİLLERİ” değiller midir?
Bu meclis salonu, yalnızca HALKIN “vekillerine” AİTSE, o zaman bu meclis salonuna neden, “VEKİLLER MECLİSİ” denmedi?
* * *
Sn. Töre’yi eleştirenler, Meclis İç Tüzüğü içerisinde yer alan şu maddeyi kullanıyorlar:
– “Genel Kurul Salonu’na milletvekillerinden, Bakanlar Kurulu Üyelerinden ve Cumhuriyet Meclisi Genel Sekreterliği Örgütü çalışanlarından başkasının girmesi yasaktır. Yasaya uymayanlar, Bakanlıkça dışarıya çıkarılırlar”
Yıllardır bu meclis içerisinde milletvekili olarak görev yapan ve şimdilerde de bu Meclisin Başkanı olan Sn. Töre, bu kuralı bilmiyor mu?
Elbette biliyor.
Peki, bu “Yasağa” rağmen, neden TMT’cileri, Mücahitleri ve Muharipleri bu salona aldı?
Çünkü yukarıdaki YASAK maddesine sığınanların, her nedense, bu YASAK kuralının hemen altında yer alan AYRICALIKLI İZNİ -YETKİYİ – ONAYI da birlikte okumadıkları için!
İkinci bir cümle olarak, TÜZÜK, ne diyor hemen aşağısında?
– “ANCAK, törensel faaliyetler ile Meclis Başkanı tarafından davet edilenler bu kuralın dışındadır”
* * *
Meclis salonuna girenler, izinsiz mi girdiler?
Hayır!
İlgili tüzüğün, Meclis Başkanı’na vermiş olduğu yetki ile davetli olduklarından “Törensel faaliyet” için girdiler.
Daha da önemlisi…
Bu 150 HALK üyesi, salona girdiler de…
Son aylarda ve mide bulandıracak kadar arsızlık, hırsızlık, rüşvet, dolandırıcılık, sahtekârlık yapanlara, devletin mali kasalarını boşaltanlara, kamu görevlerini kötüye kullanarak toplumsal huzuru ve güveni bozanlara bir tepki olarak salonu mu dağıttılar, kürsüyü – koltukları mı yaktılar, kapıları – pencereleri mi kırdılar?
Ne yaptılar?
Büyük bir olgunluk, inanç ve yürekle önce İstiklâl sonra Mücahitler marşlarını okudular, kürsüye geçip, milli mücadele tarihimiz üzerine konuştular…
Kimdi onlar?
Milli mücadele tarihimize daha 15 – 18 yaşlarından, henüz terlemeyen bıyıkları, yaşayamadıkları gençlikleri ve toy bir sevgilinin adından önce gezi, gözü, arpacığı ezberleyenler; ana evlerindeki sıcak yatak kokularından önce tozun, toprağın, demir varillerin, kum torbalı barikatların ve kırık dökük silâhları üzerindeki mazot ve gres yağının terli, kirli ve ağır kokularını tanıyanlardı…
– “Meclis salonuna girmeleri YASSAAKK!” denilen ve eleştirilen insanlarımız, bu insanlarımız işte…
* * *
Kıssadan hissesi:
Başa dönelim:
Her fikre saygı, duyulmalı mı?
Ne diyordu Prof. Dr. Sn. İoanna Kuçuradi:
-“Fikirlere saygı duyulmaz, insanlara saygı duyulur. Fikir, değerlendirme konusudur.”
Benim de bu köşe yazım, bir fikirden ibarettir…
Başkaca fikirlerin, benim bu fikrime karşı ne düşündüklerini, bilemem…
Bildiğim, şudur yalnızca:
O Meclis Salonu’na davet edilen İnsanlara, büyük saygımla…
Çünkü onlar CUMHUR’un MECLİSİ’ne girdiler…
VEKİLLERİN MECLİSİ’ne değil!
Ve CUMHUR’un MECLİSİ, en çok onların hakkıdır; bugün, sahip olduğumuz Öğrenci –Mücahit’siz günler, barikatsız yollar ve DEVLET adına…
Yorumlar kapalı.