
Şu son günlerde…
Kıbrıs Rum Yönetimi ile ABD arasında giderek artan muhabbet ve sıcak – çokça samimi ilişkiler, tam da eski insanlarımızın dediği türden…
– ‘‘İçli dışlı sarımsak başlı!’’
Ne demek bu?
Türk Dil Kurumu, yüzyıllardan süzülüp gelen ve Türk dil varsıllığı içerisinde akide tadına dönüşmüş bu atasözünü,şu sözlerle açıklar:
– ‘‘Çokça iyi anlaşan, birbirlerinden gizli saklıları olmayan…’’
Rum basın haberleri ortada…
ABD; kendi topraklarıymış gibi, tüm askeri varlığı, silâh ve teçhizatı, üsleri ve savaş teknolojileri ile yerleştikçe, yerleşiyor Güney Kıbrıs’ta…
Rum haber kaynaklarından Omegalive, daha üç gün önce ve ‘‘Yeni ABD silah sistemleri: Rum Milli Muhafız Ordusu modernize ediliyor – Savunma ekipmanları ya ücretsiz ya da düşük maliyetle sağlanıyor’’ başlığı altında, özetle, şu haberi paylaştı:
* * *
– ‘‘Güney Kıbrıs, ABD askeri programlarına dâhil edilmesinin ardından modern askeri teçhizata kolaylıkla erişebilecek ve bunun sonucunda da Rum Milli Muhafız Ordusu güçlenecektir.
Özellikle de ABD’nin ihtiyaç fazlası askeri teçhizatı söz konusu olduğunda, GKRY Dışişleri Bakanı’na göre bu, ABD ordusunun yeni teknolojilere geçiş sürecinde dost ülkelere vermeyi tercih ettiği malzemelerdir.
GKRY Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos, Omegalive’e “Sonuç olarak, kullanıma sunulacak olan tüm bu materyaller, ihtiyaçlarımızın seçme şansımızın olmadığı ve en son teknolojiye erişim lüksüne sahip olmadığımız bir ortamda bizim için son derece faydalı olacaktır”dedi.
Emekli Korgeneral Konstantinos Yatridis ise şu değerlendirmede bulundu:
– “Askeri açıdan bu karar, Kıbrıs’ın savunmasının güçlendirilmesi ve Milli Muhafız Ordusunun modernizasyonu üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir.
Çünkü savunma ekipmanlarının ücretsiz ya da düşük maliyetle doğrudan ABD hükümetinden tedarik edilmesini ve ihtiyaç fazlası stoklara erişimini sağlamaktadır. Dolayısıyla bu çok önemlidir.”
* * *
Neymiş?
ABD; kendi ihtiyaç fazlası askeri malzemesini ücretsiz ya da düşük maliyetle Rum Milli Muhafız Ordusu’nun güçlenmesi için sevgilisi! Rum yönetiminin, hizmetine sunuyormuş…
Başta; Rum lider Hristodulidis olmak üzere, Dışişleri Bakanı ile emekli Korgenerali bu büyük ‘bağış’’tan, oldukça memnun…
O kadar memnunlar ki, ne diyor Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos;
– ‘‘Kullanımımız için sunulacak olan tüm bu materyaller, ihtiyaçlarımızı seçme şansımızın olmadığı ve en son teknolojiye erişim lüksüne de sahip olmadığımız bir ortamda, bizim için son derece faydalı olacaktır.”
ABD’nin, durup dururken, ‘ihtiyaç fazlası’ askeri malzemesini ya ücretsiz ya da düşük maliyetle Kıbrıs Rum Yönetimi’ne vermesi, benim aklıma, o ünlü Marshall (Plânı) Yardımı’nı getirdi…
Neydi ‘‘Marshall Yardımı’’, anımsayalım:
* * *
Yıl, 1948…
Yazılı kaynaklara göre, ‘‘Marshall (Planı) Yardımı’’, ABD tarihinin en büyük yardım programıdır. Ayrıntıları internette bulunabilir…
Özetle: 1948’de, ABD, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Batı Avrupa ekonomilerine ekonomik kurtarma programları için 16 ülkeye, 13,3 milyar dolar (2024’te 173,8 milyar dolara eşdeğer) aktardı.
Bunlar arasında, İkinci Dünya Savaşı’na katılmasa bile, Türkiye de vardı.
ABD’nin, para yardımı yaptığı ülkelerden tek şartı vardı.
– ‘‘Size verdiğim milyon dolarları, yalnızca ve yalnızca, ABD ürünlerini satın alarak, ABD’den ithalat yaparak kullanabileceksiniz!’’
Ne kadar da çok anlamlı bir yardım, değil mi?
Lütfen dikkat!
O yıllarda Türkiye’nin müthiş bir zeytinyağı üretimi ve yeni kurulan Sümerbank tesislerinde de giysilik kumaş olarak ‘‘Basma’’ üretilmekte idi…
Atatürk’ün hayatta olduğu 1933 yılında ve halk tasarrufuyla oluşturulan bu tesis, kısa süre içerisinde, Türkiye’de ilk modern tekstil kuruluşu olarak da büyük bir üne ve pazara ulaşmıştı.
ABD; zeytinyağı üretimine karşı büyük bir karşı propaganda üretir ve zeytinyağının çok sağlıksız olduğunu, kanser yarattığını, asla tüketilmemesi gerektiğini yaymaya başlar…
Zeytinyağının karşılığında ise kendi ürettikleri donmuş yağları, önermeye başlar…
Bu ağır propaganda, etkisini, hızla gösterir ve Türkiye’deki zeytinyağı üretimi – tüketimi bir anda sıfırlanırken, binlerce zeytin ağacı da sökülüp atılmaya başlanır…
Ve Türkiye; almış olduğu ‘‘Marshall Yardımı’’ paraları ile bu kez ABD’nin ürettiği donmuş yağları ithal etmeye, tüketmeye başlar…
Aynı yok etme saldırısı, Sümerbank tesislerinde üretilen ve halka kolaylıkla ulaşan giysilik bir kumaş olan ‘‘Basma’’ üretiminde de görülür…
O da karalanır, yok edilir ve yerini ABD’den gelen sentetik ürünlere bırakır…
Kısacası, yeni Cumhuriyetle birlikte, hem hızla şahlanan tarım hem ilk tekstil yatırımlarımız ciddi darbe alır, ABD’ye bağımlılık başlar…
Sümerbank’ın basmaları, pazenleri ve divitinleri yerlerini sentetik elyaflı, naylon türevi sağlığa zararlı tekstil malzemelerine, pişirme bakır ve çömlek saklama kaplarımız da yerini alüminyum, naylon, melâmin ve plastik kaplara bırakır.
Böylelikle ABD; İkinci Dünya Savaşı yıllarında stokladığı ve artık ‘‘ihtiyaç fazlası’’ olan ürünlerini bu plânla pazarlamaya, elden çıkarmaya başlar…
‘‘Marshal(Plânı) Yardımı’’, yetindi mi bunlarla, hayır…
Bir de üzerinde tartışılan, türkü konusu var…
Onun da hikâyesi, kimilerine göre, şöyle:
* * *
1954 yılında, durup dururken, ansızın! Bursa yöresinden bir türkü ‘‘derlenir’’…
Türkü’nün adı, ‘‘Zeytinyağlı Yiyemem Aman’’…
Ve bu türkü, çalına söylene, kulaktan kulağa yayılmaya başlar…
Deniliyor ki:
– ‘‘Sözde, bir aşk türküsü olarak görülür fakat öyle değil!’’ bu türkü.
Ve ekleniyor sonra:
– ‘‘Bu türkünün ilk dörtlüğünden sonra gelenler, çok da önemli değil, siz ilk dörtlüğe bakınız!’’
Ne diyor ilk dörtlükte?
‘‘Zeytinyağlı yiyemem aman
Basma da fistan giyemem aman
Senin gibi cahile
Ben efendim diyemem aman…’’
Şimdi dikkat!
Neymiş?
– Zeytinyağlı yiyemezmiş… Çünkü zararlı! ABD donmuş yağını yemeli!
Neymiş?
– Basma da fistan giyemezmiş… Neden? Çünkü ABD’nin sentetik ürünleri giyilmeli, Sümerbank tekstil ürünleri yok edilmeli!
Daha da önemlisi şu:
– Senin gibi cahile, ben ‘Efendim’’ diyemem aman!
Buradaki ‘‘Cahil’’ kim?
Türk köylüsü!
Ne demişti Atatürk, Türk köylüsü için?
– ‘‘Köylü, milletin efendisidir’’
Türkü’de, işte buna gönderme yapılıyor, Türk köylüsü özellikle, aşağılanıyor.
– Senin gibi cahile, ben ‘Efendim’’ diyemem aman!
İddialar böyle…
* * *
Kıssadan hissesi…
ABD’nin, şu son günlerde, Güney Kıbrıs’a ‘‘ihtiyaç fazlası’’ diyerek ücretsiz ya da düşük maliyetle verdiği silâhlar konusu, bana işte bu 77 yıllık ‘‘Marshall (Plânı) Yardımı’’ ile ‘‘Zeytinyağlı Yiyemem Aman’’ türküsünü anımsattı…
Bu arada, Türkü’nün, Rumcası da var…
Eee o zaman; Rum yönetiminin bu çılgın silâhlanma furyası içerisinde ve de Kıbrıs adamızın yüzüne baka baka, en azından, bu türkünün nakaratını olsun hep beraber, söyleyelim hadi:
– ‘‘Kaldım duman içi dağlardaaaa, sevgili yâriiimmmnerelerdeee?’’
Yorumlar kapalı.