Beni; ‘‘Kıbrıs Sorunu’’ denen 60 yıllık bu deli gömleği içerisinde en çok, adalı komşularımızın siyasi liderleri gülümsetip, düşündürüyor…
Çünkü; Türk ve Rum halklarının eşit ortaklığında kurulan ‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’’nin temelden yıkılmasının baş mimarı olan Makarios’tan başlamak üzere, sonrasında gelen Rum başkanlarının hiçbirine, Kıbrıslı Türk liderlerimizi asla sevdiremedik…
Ne Sn. Dr. Küçük’ü sevdiler ne Sn. Denktaş’ı…
Ne Sn. Talât’ı sevdiler ne Sn. Eroğlu’nu…
Sn. Akıncı’yı da sevmedikleri gibi, şimdi, Sn. Tatar’ı da sevmiyorlar hiç…
Cumhuriyeti yıktıkları 21 Aralık 1963’ten başlamak üzere, Kıbrıslı Türkler olarak bizim 5, adalı komşularımızın 8 cumhurbaşkanı oldu…
74 Temmuzunda; tıpkı bir 23 Nisan çocuğu gibi başkanlık koltuğuna şöyle bir oturtulup hemen sonra geri alınan faşist EOKA’cı Nikos Samson’u ise hiç saymıyorum…
Anımsayalım…
* * *
Efsanevi lider Sn. Dr. Fazıl Küçük’ten sonra uzun soluklu bir liderlik görevi üstlenen Kurucu Cumhurbaşkanımız Sn. Denktaş; görevde bulunduğu 2005 yılına değin, başta, başkanı olduğu devleti silâh zoruyla yıkan Makarios ve sonrası, sırasıyla; Glafkos Klerides, Spiros Kiprianu, Yorgo Vasiliu ve Tassos Papadopoulos’a ne kendini ne de fikirlerini, sevdirebildi mi hi?
Hayır…
İkinci Cumhurbaşkanımız olarak Sn. Talât, 2005 yılında göreve geldiği zaman, karşısındaki Rum lider, halâ, Sn. Papadopoulos idi…
Yaklaşık üç yıl boyunca, karşılıklı mevkidaş oldular…
2008’de Papadopoulos gitti, yerine, Sn. Dimitris Hristofyas geldi…
Kuzeyden ve Güneyden on binlerce insan, şöyle düşündü hemen:
– ‘‘Tamam… İşte şimdi Kıbrıs sorunu çözülecek… Çünkü hem Sn. Talât hem Sn. Hristofyas aynı idealin, aynı düşüncenin inancını taşımakta, çözümcü bir yüreği, birlikte taşımaktadırlar…’’
Ancak bu hayaller de erken yıkıldı…
Sn. Talât’ın kendisi de ne Sn. Papadopoulos’a ne de Sn. Hristofyas’a hiç sevdiremedi…
Dahası; bırakınız Cumhurbaşkanlığını, Sn.Talât’ın daha henüz Başbakanken Sunday Mail gazetesine verdiği bir demeci, kaldı yalnız akıllarda…
Ne demişti Sn. Talât?
– ‘‘Avrupa’da işler iyi gitmiyor. Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, AB’yle doğrudan ticareti engellemek için elinden geleni yapıyor…
Top, şu an Rumlarda ve bunun üzerinde oturuyorlar.
Atatürk Meydanı’nda kendimi mi asayım?
Kıbrıs Rumları için yapabileceğim başka bir şey kalmadı.”
* * *
Bizde Sn. Talât gider ve yerine Sn. Eroğlu gelirken, adalı komşularımızda da Sn. Dimitris Hristofyas halâ, görevde idi…
Büyük oranda fikirdaşı Sn. Talât’la anlaşamayan ve özlenen çözüme Türk ve Rum halklarını taşıyamayan Sn. Hristofyas, Sn. Eroğlu’nu mu sevecek, onunla mı anlaşacaktı?
Tabii ki hayır!
Sn. Eroğlu ve Sn. Hristofyas mevkidaşlığı da yaklaşık iki buçuk yıl sürdü…
Yine bir sevgi yine bir anlaşma yine bir çözüm yok…
Güney’de, 28 Şubat 2013 günü, görev değişikliği oldu…
Sn. Hristofyas gitti, yerine, Sn. Nikos Anastasiadis geldi…
Sn. Eroğlu, yaklaşık üç yıl boyunca, Sn. Nikos Anastasiadis’le buluştu, görüştü, konuştu…
Ve şimdi, tam da bu noktada, aklımın oltasına, rahmetle andığım, muhteşem şarkılarıyla büyüdüğümüz Fikret Kızılok ve onun bir şarkısında söylemiş olduğu şu sözleri takıldı:
* * *
Düşündü taşındı oturdu kaşındı
Konuştu karıştı alıştı yatıştı
Evirdi çevirdi götürdü getirdi;
Araladı sıraladı iteledi ufaladı…
Ama olmuyor olamıyor
Olmuyor olamıyor…
Yokladı kolladı dağıttı topladı
Avladı tavladı kıvırdı sıyırdı
Zarladıdarladı iteledi iveledi;
Eveledi geveledi mumladı mimledi…
Ama olmuyor olamıyor
Olmuyor olamıyor…
* * *
Ve geldik, 2015 yılına…
Kıbrıslı Türkler olarak bizim 4’üncü Cumhurbaşkanımız Sn. Akıncı, adalı komşularımızda ise ikinci kez başkanlığa seçilen, yine, Sn. Nikos Anastasiadis idi…
Bir beş yıl da böyle geçti…
Ancak; Sn. Akıncı’nın da görev süresi henüz dolmadan, dördüncü yılının sonlarına doğru, Sn. Akıncı’dan da geriye, şu sözler.kaldı:
– ‘‘Sayın Anastasiades’in Londra konuşması, yine siyasi eşitlik içinde bir ortaklık anlayışından çok uzak. Halâ geçmiş mutabakatları inkâr eden, kararlara etkin katılımı şeytanlaştıran bir söylemi, devam ettiriyor.’’
Ne yazık ki Sn. Akıncı da kendini, bu kez, Sn. Anastasiadis’e sevdiremedi!
Ne diyordu Fikret Kızılok?
* * *
‘‘İşledi fişledi çıkardı ekledi
İzledi gözledi topladı bölmedi
Kem dedi küm dedi okuttu üfledi
Faksladı fiksledi endeksledi
Ama olmuyor, olamıyor
Olmuyor olamıyor…
* * *
Sn. Akıncı da beş yıllık görev süresini tamamladı, yerine, Sn. Tatar geldi…
Sn. Tatar’ın bu dört yıllık görev süresi içerisinde iki Nikos, mevkidaşı oldu…
Sn. Tatar’ın üç yıllık görev süresindeki ilk mevkidaşı, Sn. Akıncı sürecinden devralınan, Sn. Nikos Anastasiadis idi…
İlk Nikos 28 Şubat 2023 günü gitti, yerine, ikinci Nikos (Hristodulidis)geldi…
İki Nikos da bu kez, Sn. Tatar’ı sevmediler!
Ne demişti Sn. Tatar, son görüşmelerinden hemen sonra, basına yaptığı açıklamada?
– ‘‘Hristodulidis, Kıbrıs sorununda ikiyüzlü davranıyor.
Cenevre’de, Guterres‘in huzurunda başka sözler verdi…’’
Lütfen dikkat!
Ne demişti Sn. Akıncı da Sn. Anastasiadis için?
– ‘‘Geçmiş mutabakatları inkâr eden bir söylemi, devam ettiriyor.’’
Bakın şimdi…
Şimdi de aklıma bir başka efsane, Cem Karaca geldi…
Ne demişti o da?
* * *
‘‘Yol dediğin yol gibi
Ulaşmalı bir yere
Biz dön baba dönelim
Geliyo’z aynı yere
Bu döngü kısır döngü
Başı var da sonu yok
Dönüyo’mdönemiyo’m
Sonunda bir cıgış yok
Amanieyynn
Bindik bi’ alamete
Gedeyozgıyamete’’
* * *
Kıssadan hissesi:
Ne Makarios’u, Klerides’i, Kiprianu’su vesairesi…
Ne de soyadları değişse de 2Nikos’u sevmedi ne bizi ne fikrimizi ne de bu yaralı coğrafya üzerinde bastığımız, hiçbir toprak zerremizi…
Eeee hadi o zaman…
Fikret Kızılok’tan, adalı komşu liderlerine gitsin, yine o şarkı:
* * *
‘‘Yatırdı batırdı göçürdü kaçırdı
Suçladı güçledi ütüledi kötüledi
Oyladı boyladı mızıttı saymadı;
Anladı yanladı oturdu kalkmadı…
Parladı şarladı gazladı hızladı
Rakladırokladı durakladı
Ama olmuyor olamıyor;
Olmuyor olamıyor…
Yorumlar kapalı.