“Kıbrıs Sorunu” denilen deli gömleğini en düğüm ve en sıkı hali ile 60 yıldır giyenler, adalı Türkler ile Rumlar değil mi?
Ve yine bu sorunu çözecek olan – anavatanlar bir yana -, en evvel ve en önce oturup görüşmesi gerekenler de yine bu yorgun adanın siyasi liderleri değil mi?
Yazımın başlığını taşıyan sorumu, yineleyeyim:
– “Kıbrıslılar; evsiz, yersiz, kimsesizler mi?”
Fukara aklımla ben, yıllar yılıdır bu ‘soruna çözüm’ görüşmelerinin neden kendi ada topraklarımızda değil de hep başkaca ülkelerin ‘ev sahipliğinde’ yapıldığına, anlam veremiyorum.
Yani kendi evimiz (Adamız) biz sahiplerine hep kapalı ve karanlıktır da deniz aşırı olanlarda mı arıyoruz ışığı?
İşimiz, tam Nasreddin Hoca’lık!
Fıkra malûm:
Komşusu, gecenin bir yerinde Hoca’yı, sokak feneri altında eğilmiş, bir şeyler ararken görür ve sorar:
– “Hayırdır Hoca Efendi, ne arıyorsun?”
– “Eve gelirken, benim para kesesini düşürdüm, onu arıyorum” der Hoca.
Komşusu, sorar yine:
– “Çok mu oldu buradan geçeli?”
Hoca, eğildiği yerden doğrulur, kollarını açar, etrafına bakınır ve cevap verir:
– “Ben buradan geçmedim ki!”
İyicene şaşırır komşusu ve sorar yeniden:
– “A komşu, buradan geçmedinse, neden burada arıyorsun ki?”
Cevap verir Hoca:
“Para kesesini düşürdüğüm yer, arka sokak! Fakat orası çok karanlık, gözlerim de iyi görmüyor artık. Onun için ben de buraya, şavkı olan yere geldim!”
* * *
İlk görüşme nerede olmuştu?
Beyrut’ta…
Sene, tee Haziran, 1968…
Aradan, 56 yıl geçmiş…
Ya 49 sene önce, 2 Ağustos 1975 günü neredeydik?
Viyana’da…
Kasım 2016’da neredeydik?
İsviçre – Mont Pelerin’de
Peki, yedi sene önce (2017), Beyrut gibi yine bir haziran ayında, neredeydik?
Aynı İsviçre’nin bu kez, Crans Montana kentinde!
Geçen ay neredeydik?
New York’ta!
Kıbrıslılar olarak halimiz, tam da yeni doğum yapmış bir kedinin, yavrularını ağzına alarak bir yerden başka yere sürükleyerek, taşıması gibi!
Yani bu Kıbrıslı Türklerle Rumların oturup da konuşacakları bir sakin yer, yok mu ki bu adada?
Beyrut olmadı Viyana’ya gel, Viyana olmadı İsviçre’ye gel, İsviçre de olmadı New York’a çık gel!
* * *
Sorunun tarafları, Kıbrıs’ta hiç mi görüşmedi?
Görüştü elbet.
Tee 56 sene önce, ilk kez, 24 Haziran 1968 günü Denktaş ile Klerides, Ledra Palas Oteli’nde görüştüler.
Bir gün sonranın Bozkurt gazetesi bu görüşmeyi sekiz sütun üzerinde manşetine, şu başlıklarla çeker:
– “Cemaatler Arası Ön Görüşmelerin İkinci Safhasında Dün
Denktaş İle Kliridis Ledra Palace’da Görüştü…”
Sekiz sütuna bu manşetin altındaki alt başlık ise çok daha dikkat çekici:
– “İki Lider, Perşembe Günü Denktaş’ın ve Pazartesi Günü de Kliridis’in Evinde Yeniden Buluşuyor.”
İşte bu!
Ne Nasreddin Hoca gibi ışığı bir başka sokakta aramanın ne de yeni doğum yapmış anaç bir kedinin ağzında yavrular olarak oradan oraya sürüklenerek taşınmanın, hiç gereği yok…
Yani, para kesesini nerede kaybetmişsen, orada arayacaksın!
Bozkurt, şöyle yazar:
– “Beş seneye yakın bir zamandan beri Kıbrıs’ta iki cemaat arasında devam etmekte olan karışıklığa bir son vermek ve barışçı bir çözüm yolu bulmak amaciyle Rauf Denktaş ve Glafkos Kliridis arasında üç hafta evvel yapılan öngörüşmelerin ikinci bölümüne dün Lefkoşa’da Ledra Palas Hotel’inde başlanmıştır. Bilindiği gibi bu konudaki ilk görüşmeler Beyrut’ta yapılmıştı.”
* * *
Haberin devamı, şöyle:
– “Türk Cemaatını temsil etmekte olan Rauf Denktaş ile Rum Cemaatını temsil etmekte olan Glafkos Kliridis bundan sonra haftada iki defa Perşembe günleri Denktaş’ın ve Pazartesi günleri de Kliridis’in evinde bir araya gelerek görüşmelere devam etmeyi kararlaştırdıklarını açıklamışlardır.
İlk görüşme, önümüzdeki Perşembe günü Rauf Denktaş’ın Köşklü Çiftlik semtindeki evinde ve ikinci görüşme de gelecek Pazartesi günü Kliridis’in Rum semtindeki evinde yapılacaktır.
Kliridis, Perşembe günü Denktaş’ın evine eşini de götüreceğini ve öğle yemeğini Denktaş ve eşi ile aldıktan sonra, görüşmelere öğleden sonra da devam edeceklerini açıklamıştır.”
* * *
Ne kadar güzel, değil mi?
Onun bunun şunun ülkesinde ve de ev sahipliliğinde değil, kendi evinde bir araya gelmek, oturup yüz yüze, karşılıklı bir yemek yemek, kendi ülke kahvenden içmek, gürültüsüz patırtısız, sağında solunda, tepende dolanan kalabalıklardan uzak bir sohbet…
Ledra Palas’taki ilk görüşme, 24 Haziran 1968’in Salı günü gerçekleşmişti…
Ve aradan, haberde de yazıldığı gibi dokuz gün geçer, o kararlaştırılan Perşembe günü gelir.
5 Temmuz 1968 tarihli Bozkurt gazetesi, birinci sayfasında Denktaş ile Klerides’in rahat bir şekilde sohbet ederlerken çekilmiş fotoğrafını paylaşırken, şöyle yazar:
– “Kıbrıs Türk ve Rum Temsilcileri arasında Kıbrıs sorunuyla ilgili yapılmakta olan görüşmelere dün de devam edilmiştir.
Türk Temsilcisi Rauf Denktaş’la Rum Temsilcisi Glafkos Kliridis dördüncü görüşmelerini dün sabah Rauf Denktaş’ın evinde yapmışlardır.
Denktaş, dün sabah saat 9’da Ledra Palace Oteline giderek Kliridis’le buluşmuş, iki temsilci daha sonra Türk Cemaat Meclisi Başkanı ve Türk Yönetimi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Rauf Denktaş’ın Lefkoşa’nın Türk kesimindeki evine gelerek çalışmalarına başlamışlardır.”
* * *
Şu bilgi ne kadar da güzel:
“Denktaş, dün sabah saat 9’da Ledra Palace Oteline giderek Kliridis’le buluşmuş…”
Ev sahipliği bu işte…
Sana misafir gelen konuğuna doğru yürüyerek, onu, kendin karşılamak…
Denktaş’ın ev sahipliliğinden sonra, sıra, Sn. Kleridis’e gelir.
* * *
Pazartesi günkü köşe yazımızda, devam etmek üzere…
Yorumlar kapalı.