Bülent Fevzioğlu

Kıbrıslı Türkler Olarak Kendimiz Kendimize kamburuz Tam 50 Yıldır…(3)






Denebilir ki…

   – “Hadi canım sen de… Türkiye Cumhuriyeti senin 30 – 40 sterlinine mi kaldı?”

Böyle düşünülürse eğer, hem yanlış hem haksızlıktır…

Çünkü mesele 30 – 40 sterlin değil; el ve gönül birlikteliğinde aynı acıyı taşımak, hissetmek ve paylaşmaktır.

 

*     *     *

Hikâye malûm:

Ormanda yangın çıkıyor… Herkes korku, panik ve telaş içerisinde… Bağırıp çağırmalar, elden ele, kovalar dolusu su taşımalar… İşte, tam bu anda, karıncanın biri ağzına bir damlacık su almış, ormana doğru hızlıca koşmakta… Karıncayı bu halde görenler, sormuş?

   – “Nereye gidiyorsun karınca, gitme, yanacaksın!”

Karınca, yaklaşabildiği kadar yaklaşmış ateşe ve ağzındaki su damlacığını bir dalın üzerine bıraktıktan sonra, cevap vermiş:

   – “Ağzımda su vardı, yangına götürdüm!”

Gülmüş oradakiler…

   – “Senin ağzındaki o bir damlacık suyun, yangına ne faydası, olabilir ki…”

   – “Kimden yana olduğum, bilinsin” demiş karınca… “Yangından yana mıyım ormandan yana mı?”

İşte o üç beş kuruşluk bağışları, böyle anlamak gerek…

Acıdan ve gönül birlikteliğinden yana mıyız, yoksa uzaklarda oturup da hiç umursamadan, seyretmekten mi?

 

*     *     *

Ben; yıllar yılıdır bu “Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin sırtında kamburdur!” sözlerine çok kırılıyor, üzülüyorum.

Ve tam da tersini düşünüyorum aslında…

   Kıbrıslı Türkler olarak, kendimiz, kendimize kamburuz tam 50 Yıldır…

Neden böyle düşündüğümü de yazacağım elbette…

Fakat şimdi, yangına koşan karınca misali, yangından mı ormandan mı yana olduğumuzun o çoktan unutulmuş belgelerine, özetle de olsa değinmek istiyorum…

 

*     *     *

Bir önceki köşe yazımda, İngiliz ordusundaki Kıbrıslı Türk “Katırcıların” cephe içerisinde bile “Çam sakızı çoban armağanı” diyerek nasıl aynı gönül birliğinde buluştuklarını ve toplamış oldukları bağışlarına, değinmiştim.

Cephedekiler bağış yaptı da…

Cephelerdekilerin yollarını gözleyen perişan aileleri burada, Kıbrıs’ta, umursamaz mı kaldılar?

Anımsayalım lütfen…

 

*     *     *

Kıbrıs Konsolosluğunun 1 Temmuz 1946 tarihli resmi yazısında Türkiye’de meydana gelen depremler sebebiyle Kıbrıslı Türkler tarafından yapılan bağışlar hakkında, aşağıdaki ayrıntılar verilmiştir:

 

*     *     *

Limasol Terakki Kulübü tarafından 10 sterlin,

Lefkoşa’da Fabrikatör Muharrem Sıtkı Bey tarafından 15 sterlin,

Lefkoşa’da debbağ Mehmet Ürer tarafından 10 sterlin,

Lefkoşa’da Mehmet Ahmet Kambelli tarafından 2 sterlin,

Lefkoşa’nın İkserovuna köyü Türk halkı tarafından 6 sterlin

Mağusa’nın Sinde köyü Türk halkı tarafından 89 sterlin

Lefkoşa’nın Çamlıköy Türk halkı tarafından 16 sterlin 12 şilin

Baf Türk Birliği Kulübü tarafından 62 sterlin 12 şilin

Lefkoşa’da posta memurlarından Sabri Konur tarafından 10 Türk lirası

 

*     *     *

Yukarıdaki yardım listesinden de görüldüğü üzere 210 sterlin 24 şilin ve 10 Türk lirası tutarındaki nakdi yardımlar, Kıbrıs’ın çeşitli Türk köylerinden gönderilmiş olup Türkiye’ye ulaştırılan yardımlar ya bireysel olarak ya da çeşitli birim ve kuruluşlar tarafından yapılmıştır. Bununla birlikte çeşitli meslek gruplarına mensup kimseler, maddi durumlarından bağımsız olarak, gönüllülük esasıyla bağışta bulunmuşlardır.

 

*     *     *

Lefkoşa Merkez Hapishanesinde çalışan Türk gardiyanlar tarafından 5 sterlin,

Lefkoşa Halk Kulübü üyeleri tarafından 9 sterlin,

Mağusa Türk halkı tarafından 11 sterlin 16 şilin,

Lapta Türk halkı tarafından 6 sterlin 3 şilin,

Lefkoşa Türk Esnaf Ocağının vermiş olduğu “Çetinkaya” başlıklı temsil den toplanan 41 sterlin 13 şilin,

Lefkoşa Viktorya Kız Okulu tarafından 12 sterlin 2 şilin,

Komikebir köyü Türk halkı tarafından verilen eşyaların KATAK vasıtasıyla satışından elde edilen 16 sterlin 4 şilin,

Baf kasabasından Talat Taşer tarafından 1 sterlin.

 

*     *     *

Görüldüğü üzere, toplamda 101 sterlin 38 şilin tutarındaki bu yardım da Kıbrıs Türklerinin çeşitli kesimlerinin kimi kurumsal, kimi bireysel mahiyette gönüllü katkılarının bir başka sonucu olarak kayıtlarda yerini almıştır.

 

*     *     *

Lefkoşa’dan Ali oğlu Ürer tarafından 1 sterlin,

Lefkoşa’dan Kemal Rüstem ve kardeşi tarafından 5 sterlin,

Lefkoşa’dan Hüseyin Salih tarafından 15 sterlin,

Lefkoşa’dan Evkaf memurlarından Şevki Işın tarafından 1 sterlin.

 

*     *     *

Yukarıda örnekleri verilen bağışlara ek olarak Hüsnü Derviş, Limasol Türk Spor Kulübü veznedarı ve Limasol Türk halkının ortak olarak bağışladığı 31.14 sterlin toplamda ise 53 sterlin Türkiye’deki felâketzedelere gönderilmiştir.

Çeşitli tutarlarda ve gerek şahsi gerekse ortaklaşa yapılan bağışlar, felâket zamanlarındaki önemli dayanışma örnekleridir.

Nakdi yardımlar kuşkusuz afetzedelerin ihtiyaçlarının acil olarak karşılanmasına katkı sağlamıştır. Kıbrıs Türklerinin yerine getirmiş olduğu bu sosyal sorumluluk karşısında Türkiye, bağışta bulunanların isimlerini ayrı ayrı yazıldığı makbuzları Kıbrıs Konsolosluğu aracılığıyla hayırsever Kıbrıslı Türklere ulaştırarak teşekkür etmiştir.

*     *     *

27 Ağustos 1946 tarihinde Kıbrıslı Türkler tarafından Türkiye’deki depremzedelere Lefkoşa Türk Bankası aracılığıyla gönderilen bir diğer yardım hakkındaki ayrıntılı bilgiler de şöyledir:

 

*     *     *

Kıbrıs Vakıf üyelerinden Münir Bey tarafından 2 sterlin,

   Halkın Sesi gazetesi tarafından toplanan 18 sterlin 6 şilin,

Lefkoşa Kızılay Yardım Komitesi sekreterlerinden Doktor Ziver ve Emine Otan tarafından 249 sterlin 8 şilin,

Lefkoşa Türk Bankası tarafından 2 sterlin,

Lefkoşa Türk Bankası Müdürü Orhan Bey tarafından 1sterlin.

 

*     *     *

Akademisyen Dr. Sn. Duygu Yılmaz, şu değerlendirmede bulunur:

 

*     *     *

– “Kızılay namına Ankara İş Bankası’na gönderilen 272 sterlin 14 şilin tutarındaki yardım, çeşitli kurum ve kuruluşlarca yapılmış olup yukarıda bahsi geçen bağışçıların birçoğu 14 Mart 1942 tarihinde Kıbrıs Türk Toplumu lideri Fazıl Küçük tarafından kurulmuş Halkın Sesi aracılığıyla kampanyadan haberdar olmuşlardır.

   Dolayısıyla gazetenin toplumsal hafızayı dinç tutmak ve Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasındaki güçlü bağı hatırlatmak gibi bir misyon yüklendiği, söylenebilir.”

 

*     *     *

Bitti mi?

Hayır…

Ne diyor şair, Muallim Naci?

   – “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür”

Yani?

   “İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır” veya bir başka söyleyiş ile “Unutkanlık, insanlık halidir” anlamında kullanılan bir, özdeyiştir bu.

Cumartesi günkü köşe yazımızda, anımsamaya ve anımsatmaya devam etmek üzere…

 

Kıbrıslı Türkler Olarak Kendimiz Kendimize kamburuz Tam 50 Yıldır…(3)
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.