Kıbrıs Türk edebiyat ağacımızın şiir dalından, muhteşem bir armağan kazandırıldı yazınsal arşivlerimiz ile kitap koleksiyoner, tutkunlarına.
Şiir tarihimiz içerisinde kendisinden söz edilirken “dört öncü kadın şair”imizden biri olarak anılan Sn. Necla Salih SUPHİ’nin tüm şiirleri, geçtiğimiz Eylül ayı içerisinde ve kendisinin de bu hayattan bedensel olarak ayrılmasından 24 yıl sonra, kızı, Sn. Nilden Eminer tarafından “İçimdeki Dünya” ismi altında kitaplaştırıldı.
Şair, Sn. Necla Salih SUPHİ’nin tam altmış yıl boyunca, 1941 – 2000 yılları arasında yazmış olduğu tüm şiirlerinin toplandığı bu kitap, 239 sayfadan oluşmaktadır.
Bana göre, müthiş bir vefa örneği olarak günümüz okurlarına kazandırılan ve şair, Sn. Neclâ Salih SUPHİ”yi ikinci bir doğum olarak günümüze taşıyan bu tarihsel armağan için kızı Sn. Nilden Eminer’e teşekkür eder, Kıbrıslı Türkler olarak şiir evrenimizi tee 80 yıl önceden biraz daha zenginleştiren şairimize, Tanrı’dan rahmet dilerim.
Necla Salih SUPHİ
Kimdir?
“Necla Salih Suphi, 23 Mart 1926’da Lefkoşa’da doğdu.
Kendinden iki yaş küçük erkek kardeşi Sedat’ı çok erken yaşta kaybedince, sekiz kardeşin en küçüğü olarak büyüdü.
Babası, Lefke eşrafından Salih Suphi Efendi, annesi ise Sıdıka Hanım’dır.
Çocukluğu Lefke ve Lefkoşa’da geçen Necla Salih Suphi, 1936 yılında babasını kaybetti.
İlk ve orta eğitimini Shakespeare Okulu’nda tamamladıktan sonra Viktorya Kız Lisesi’ne gitti.
Şiir denemelerine öğrencilik yıllarında başladı ve 1945 yılında Öğretmen Koleji’nden mezun oldu. Önce Ayasofya İlkokulu’nda, ardından Viktorya Lisesi’nde Türkçe, Müzik ve El Sanatları öğretmenliği yaptı.
1952 yılında Ziraat Mühendisi Nevzat Haçıemin ile evlendikten sonra öğretmenliği bıraktı. Üç kızı ve bir oğlu oldu.
1968-1974 yılları arasında Limasol’da yaşadıktan sonra, 1974 yılının sonlarında ailesiyle birlikte Londra’ya göç etti.
1994 yılında, Londra’da faaliyet gösteren Ali Rıza Değirmencioğlu Okulu’nda öğretmenlik hayatına geri döndü ve aynı yıl, uzun bir dönem ara verdiği şiir çalışmalarına tekrar başladı. 1995 yılında eşini kaybetti.
1940’lı yıllarda “Hececi-Romantik Şairler” diye anılan şiir akımında yer alan ve Kıbrıs Türk Edebiyatının öncü dört kadın şairinden biri olan Necla Salih Suphi’nin şiirleri, dönemin gazete ve dergilerinde yayınlandı. Şiirlerinin yanı sıra şarkı sözü yazarlığı da yaptı.
Necla Salih Suphi, 10 Kasım 2000 tarihinde Londra’da hayata gözlerini yumdu ve orada eşinin yanma defnedildi.
Şiirleri, ilk defa kitap halinde, kendi arzusuna göre ve aslına sadık kalarak düzenlenmiştir.”
Sn. Nilden EMİNER’in
Önsözü…
Edebiyat tarihimizin çok derinlerinden çıkıp gelen bu armağan kitabı günümüze kazandıran, kızı, Sn. Nilden EMİNER, kitaba yazdığı önsözünde, duygu ve düşüncelerini şu sözlerle özetler:
* * *
“Annem Necla Salih Suphi, 1940’lı yıllarda Kıbrıs Türk edebiyat tarihine ismini yazdırmış öncü dört kadın şairden biridir. Tüm şiirlerini içeren bu kitap, onunla birlikte başladığım bir yolculuğun sonucudur.
Annem, 1940’lı yıllarda başladığı şiir çalışmalarına uzun bir ara verdikten sonra, 1994 yılında yeniden yazmaya başlayıp 2000 yılında hayatını kaybedene kadar devam etti. Önceden kitaplaştırmayı düşünmediği şiirlerini 1990’lı yılların sonlarına doğru kitap olarak yayınlamaya karar verince, onları düzenlemeye ve derlemeye başladı. Ancak 2000 yılının Haziran ayında aniden rahatsızlanıp beş ay içinde hayatını kaybedince, kitabının yayınlandığını göremeden aramızdan ayrıldı.
Bu beş ay süresince, annemin sağlığının iyi olduğu günlerde şiirlerini derlemek için birlikte çalışmaya başladık. Hasta yatağında, önce bilgisayara aktarıp kâğıda bastığım şiirlerini titizlikle inceledi ve gerekli yerleri düzeltti. Şiirlerinin sıralamalarını düzenledi. Bu işlemi bitirdikten sonra, şiir kitabının isminin “İçimdeki Dünya” olmasına karar verdi ve ilk defa daha fazla şiiri olduğundan, ancak kaybolduklarından bahsetti.
Son aşama olarak da kitabının sayfa düzeninin, sayfa kâğıt türünün nasıl olmasını istediğini belirtti ve şiirlerinde kullandığı kelimeler ile harflerin hiçbir şekilde değiştirilmemesi konusunda ısrar etti. Ölümünden iki hafta önce, evde artık yatakta başını kaldıramaz halde iken bana beş ay önce kaybettiği ablasına ithaf ettiği şiirini yazdırdı. Bu, son şiiri oldu…
Annemi kaybettikten hemen sonra, kaybolan şiirler arka arkaya ortaya çıkınca bu yolculuk değişik bir boyut aldı. Viktorya Kız Lisesi’nden sınıf arkadaşı Merdiye Ziya’ya, annemin şiirlerini toparlayıp kitaplaştırma projesinden bahsedince, lise yıllarından beri muhafaza ettiği okul defterinde annemin şiirlerinin olduğunu söyledi.
Merdiye Ziya, defterinin boş sayfalarına sınıf arkadaşlarının şiirlerini yazarmış.
Kendisini ziyaret ettiğimde, defterinde annemin 1941 yılında yazdığı altı şiirini buldum.
Bir başka buluşmada, annemin Lefke’de büyüdüğü aile evinde yaşayan yeğenim, bana orada bulduğu annemin el yazısıyla dolu sararmış bir defter verdi. Bu defterde, annemin 1940’lı yıllarda yazdığı doksan kadar şiir vardı. O an, hazine bulmuş gibi oldum. İlerleyen yıllarda, gazete arşivlerinde ve sahaflarda bulduğum Yedigün dergilerinde annemde olmayan başka şiirler de bulunca, şiir sayısı annemle birlikte derleyip düzenlediğimiz 90’dan 198’e çıktı.
Kitaptaki şiirler, kronolojik sırayla iki bölüme ayrılarak “1. Dönem” ve “2. Dönem” olarak düzenlenmiştir. Birinci Dönem, 1941-1970 yılları arasında Kıbrıs’ta yazdığı şiirlerden, İkinci Dönem ise 1994-2000 yılları arasında, çoğunluğunu ikâmet ettiği Londra’da yazdığı şiirlerden oluşmuştur. İkinci bölümde, Londra’da eğitim verdiği süreçte yazdığı çocuk şiirleri ve iki tane de İngilizce şiir bulunmaktadır.
Son olarak, bu kitaptaki şiirler annemin derlediği gibi, yazıldığı dönemin edebiyat dili ile (örneğin ç yerine c, p yerine b, t yerine d, eğil yerine iğil kullanımı gibi) ve şiirlerindeki ahenk sesi bozmadan, kendi vasiyetine göre hiçbir değişiklik yapılmadan aslına sadık kalınarak derlenmiştir.
Bu yolculukta bana destek veren, katkıda bulunan, dinleyen herkese ve özellikle kardeşim Nevhan Emin’e teşekkür ederim.”
Kitabın
İlk Dörtlüğü…
Şairin; evlâtları Nevgül, Nilgün, Nilden ve Nevhan’a ithaf ettiği ve önemli oranda kendi seçki ve düzenlemesi ile başlayan kitaptaki ilk dörtlük, şöyledir:
“Gönlümün ilk, son aşkı işte bu mısralardır
Sanki her telinde bir gizli hatıra vardır
Sanki kalemim bir yay, nağmeler saça saça
Her telinde ses verir benliğimden bir parça”
Ve diğer şiirlerinden, örnekler…
ANLIYORUM
(1941)
Anlıyor musun niçin durmadan ağlıyorum?
Sevgimin ateşiyle her vakit yanıyorum
O vefasız oğlanı her yerde arıyorum
Sönen ümitlerimi bir lâhza anıyorum.
Dinmiyen acıları dindirmek istiyorum
Kalbimden hayalini hep atmak istiyorum
Fakat bilmem neden ah neden atamıyorum
Aşkım büyük çok büyük bunu ben anlıyorum.
HATIRALARIM
(Lefke, 1943,
Yedigün, Sayı 673, 27 Ocak 1946
İstiklâl, 27 Aralık 1949)
Ne zaman gözlerimi yumup maziyi ansam
Önümde beliriyor köyümün değirmeni
Bir kuru yaprak gibi rüzgârda hırpalansam
Sürükleyip götürse orada gömse beni.
Yosun tutmuş taşlara oturmuş birkaç köylü
Ötede dertleşiyor iki ihtiyar eşek.
Bir köşede karnını doyuruyor aç köylü
Bir serin gölgelikte serili birkaç döşek.
İçinde kardeşimle uyuyoruz yan yana
Anam susmuş ninniyi yalnız söylüyor sular.
Birkaç kumru susamış içiyor kana kana
Kuşlarında bile ah!., ne coşkun bir neş’e var.
Ne zaman gözlerimi yumup maziyi ansam
Önümde beliriyor köyümün değirmeni
Bir kuru yaprak gibi rüzgârda hırpalansam
Sürükleyip götürse orada gömse beni…
LITTLE DEARS
(London, 1996,
For the memory of Dunblane victims)
Why, this had to happen, why.
You were-angels from the sky.
Now each one of you is a little saint
Giving around your tender scent.
You were like the first roses of the spring
Now I hear your voices sing
Christmas carols in the sky.
Why this had to happen why.
Each one of you with shining eyes
And smiling so innocent
You came and gone from our lives
Like the most sad fairy tale that was said.
It is not only the Dunblane that mourn
The whole worlds heart is torn
Into pieces with tears
For you, today, little Dears
ARDINDAN…
“Ablam Muallâ Ali Vahid’e”
(Şairin, son şiiri
Londra, Ekim 2000)
Bir kapı açıldı, bir yol görünü
Yine kalplerimize matem büründü
Ansızın bir ateş yaktı kavurdu
Ve bir rüzgâr esti, saçtı savurdu
Bir anda bir ömür bir anı oldu
Nerdesin Muallâ, nerdesin noldu?
Yorumlar kapalı.