Bülent Fevzioğlu

İki Anıt Bir Skandal… (2)






Düşen uçaktan tek kurtulan, Yunanlı komando, Thanasis Zafiriu idi…

   Zafiriu; bu kaza sonrası, hayatta olduğu her yıl Güney Kıbrıs’a gelir, ölen arkadaşları için dikilen “Timvos Makedonitisa” anıtını ziyaret ederek çelenk bırakır ve bir gün, 21 Temmuz 1974 gecesi yaşadıklarını, şöyle anlatır:

 

*     *     *

   – “Lefkoşa havaalanı üzerindeydik. Büyük bir gürültü duydum. İlk önce pilotların öldüğünü anladık. El bombalarının olduğu sandık, alev aldı. Birkaç saniye sonra uçağın sol kanadı alevlere büründü ve hızla yere doğru düşmeye başladık. Paraşüt yoktu. ‘Meryem Ana yardım et’ diye uçağın kapısını açtım ve 70 metre yükseklikten boşluğa atladım. Ayaklarım kırıldı ama sağ kaldım.”

 

*     *     *

Noratlas uçağı vurulduğunda ağır yaralı olarak uçaktan atlayan ve bir gün sonraki aramalarda pist yakınlarında bulunan 20 yaşındaki komando Thanasis Zafiriou, 2016 yılında, Selanik’teki askeri bir hastanede, hayatını kaybeder.

 

*     *     *

Bu olay, Yunan Genelkurmaylığı içerisinde “Niki Operasyonu” olarak anılır.

Özgür Ansiklopedi Vikipedi, “Niki Operasyonu”nu şöyle anlatır:

 

*     *     *

 

   – “Niki Operasyonu (Yunanca: ΕπιχείρησηΝίκη), Zafer Tanrıçası Nike adına hitaben, Kıbrıs Harekâtı sırasında 21/22 Temmuz 1974 tarihinde Hanya – Girit’ten bir Komando taburunun taşınması amacıyla Yunan komutasının gerçekleştirdiği gizli hava destek operasyonudur.

   Uçakların Lefkoşa’ya varışları üzerine, dost ateşine maruz kalıp 33 Yunan askerinin kaybına, onlarcasının yaralanmasına ve üç uçağın imha edilmesi ile sonuçlanan hava harekâtıdır.”

 

*     *     *

Bu hava operasyonunun, adını, “Zafer Tanrıçası Nike”den almasına karşın çok büyük bir hüsranla sonuçlanmasını insani açıdan anlamak ve hatta yaşanan bu trajedide hayatlarını kaybeden Yunan askerlerine üzülmek, mümkündür.

Ancak…

Anlamanın ve kabullenmenin mümkün olmadığı nokta, yapılan, sahtekârlıklardır!

Nedir bu sahtekârlıklar?

   1) Dost ateşi ile öldürdükleri 1 Pilot ve 32 Yunan komandosunu uçağın içinde bırakarak, uçakla birlikte düştüğü alana dozerlerle büyük bir çukur açıp da, gizlice gömmeleri!

  2) Sonraki yıllarda, aslında kendilerinin öldürdükleri Yunan komandolarını kayıplar listesine alarak BM’ye verirken “Savaş kayıplarımızdır!” diyerek hesabını da Türkiye’den sormak cüretinde ve hilekârlığında bulunmaları!

   3) Yunan komandolarının ailelerine bu gerçeği söylemeyerek, onların acılarını siyasi istismar ve propaganda için yıllarca kullanmaları!

 

*     *     *

Bu konuyla ilgili geniş bir çalışmada bulunan araştırmacı yazar Sn. Mehmet Asal, şöyle yazar:

 

*     *     *

   – “Barış Harekâtı’nın ikinci gününde gerçekleşen olay, şöyle olmuştu:

   Lefkoşa’da Rum kontrolündeki uluslararası havaalanını koruyan 195’inci uçaksavar taburu komutanı Yarbay Yannidis Konstantinos, gökyüzünde yaklaşan uçakları görünce Türk uçakları sanarak “ateş” emri vermiştir.

   Uçaksavar taburu, Girit’in Hanya kentindeki askeri havaalanından kalkan uçaklardan birini düşürmüş, 2’sine de ağır, 1’ine hafif hasar vermiştir. 

Vurdukları uçak, 15 uçaklık bir filoyla yardıma gönderilen ancak dünya kamuoyundan gizlenmeye çalışılan Yunan 1’inci komando alayının askerleriydi.

   NİKİ OPERASYONU’nda Girit’ten gelen 15 uçağın 12’si daha sonra adaya Yunan komando alayını geri götürerek dönmüştür. 2’si ise ağır yara aldığından geri dönememiş ve Yunanistan’ın resmen savaşa katıldığına delil olmasın diye bu uçakları yakarak imha etmiştir.

   Cehenneme dönen ve kullanılmaz hale gelen havaalanında ölenlerin kalıntıları toplanmış, uçakla birlikte gömülmüştür.

   Daha sonra da üzerine Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ölen 449 Yunan askeri için “Timvos Makedonitisa” adlı askeri anıtı inşa etmişlerdir.

   Ailelerin baskısı ile toplu mezar 5 yıl sonra, 1979’da kazılarak kemik kalıntıları Atina’ya gönderilmiştir.

   Temsili mezarları Lefkoşa’daki askeri mezarlıkta kalmıştır.

   Yunanlı aileler aldıkları naaşları Atina’da bir başka askeri mezarlığa resmi devlet töreniyle defnetmiştir.”

 

*     *     *

Sonrası mı?

Sonrası, tam bir skandal.

   – “1990’da çıkan dedikodular üzerine ailelerden bazıları mezarları açtırıp DNA testi yaptırmış ve skandal patlamıştır.

Naaşlardan en az 10’unun Yunan komandolara ait olmadığı ortaya çıkmış, bunun üzerine Yunan aileler AİHM’ye giderek Rum yönetimini dava etmiştir.

   Dava 2014’de sonuçlanmış ve mahkeme Rum yönetimini suçlu bularak “Gerçek naaşların bulunması” yönünde karar vermiştir.

   2015’de yapılan kazıda uçağın ve Rumların vurarak öldürdükleri Yunan Komandolarının kalıntıları çıkarılmış, yakınlarından alınan DNA örnekleri ile eşleştirerek kalıntılar ailelere teslim edilmiştir.”

 

*     *     *

Söz konusu olayda ölenler arasında, Onbaşı Evangelos Tsakonas da bulunmaktadır.

   Tsakonas’ın anne, baba ve kardeşleri, Atina Asliye Mahkemesi önünde Yunan hükümetine karşı dava açarak, Tsakonas’ın ölümü nedeniyle yaşadıkları elem ve kederin giderilmesini talep ederler.

Atina Asliye Mahkemesi’ne açılan 7 Aralık 1976 tarih ve14053/1976 sayılı davada mahkeme, 12089/77 sayılı ön kararı ve 14289/1978 sayılı nihai kararı ile davanın kabulüne karar verir.

Söz konusu karar ile Atina Asliye Mahkemesi, 22 Temmuz 1974’te Yunan hükümetinin yetkili askeri yöneticilerinin ihmali fiilleri neticesi Kıbrıs’ta ölen Onbaşı Tsakonas’ın anne, baba ve kardeşlerine tazminat ödenmesine karar verir.

Daha sonra, Yunan Temyiz Mahkemesi final kararında, özetle şöyle der:

   – “2 Temmuz 1974 tarihinde, davacıların oğlu ve erkek kardeşi komando kuvvetleri onbaşısı Evangelos Tsakonas, silâh arkadaşlarıyla beraber Girit Souda’da bulunan hava kuvvetleri birimine ait askeri bir uçakla gece Lefkoşa Havaalanı’na varmak üzereyken uçağın iniş pozisyonu aldığı bir sırada Türk uçağı olduğu hatasıyla, havaalanı Kıbrıs Rum Muhafızı tarafından ateş açılmış ve uçağın yere çakılması neticesi, birisi dışında Evangelos Tsakonas dâhil olmak üzere uçaktaki tüm personel, Rum ateşiyle öldürülmüştür.”

 

*     *     *

Kıssadan hissesi:

Ne demişti Sn. Hristodulidis, New York konuşmasında?

   – “İşgalden, saldırganlıktan ve güç kullanımından kaynaklanan yasadışılık tanınamaz.”

Kimin için söylüyor bunu, Türkiye için…

Ben de Sn. Hristodulidis’e, tek soru soruyorum:

   – “Nedir size; Makarios’un BM Genel Kurulu’nda söyledikleri ile “Tymvostis Makedonitissas” anıtındaki skandalınızı, bu kadar çok, unutturan?

İki Anıt Bir Skandal… (2)
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.