Bülent Fevzioğlu

Gazi YÜKSEL’den Değerini Belgelemiş Bir Kitap: “Geçmişten Günümüze Kıbrıs’ta Fotoğraf Vitrinimiz”






Kıbrıs Türk basınında uzun yıllar foto muhabirliği görevinde de bulunan fotoğraf sanatçısı Sn. Gazi YÜKSEL’in, günümüzden tam 30 yıl önce yazınsal arşivlerimize kazandırmış olduğu büyük boy ve 175 sayfalık “Geçmişten Günümüze – Kıbrıs’ta Fotoğraf Vitrinimiz” adlı belgesel içerikli kitabı, aradan geçen yıllara karşın değerini hiç eskitmemiş ve her sayfası ile gerçek bir arşivlik belge olduğunu çoktan kanıtlamış, bir kitaptır.

1995 tarihli bu ilk kitabından sonra ve yine fotoğraf – fotoğrafçılık sanatı üzerine sekiz kitap daha yayınlayan Sn. Gazi YÜKSEL, yıllardan gelen bilgi, birikim ve donanımı ile bugün, özel üniversitelerimizden biri olan YDÜ’de de fotoğrafçılık üzerine dersler vermektedir.

Sn. Gazi YÜKSEL’e bu çok değerli kitaplarını arşivlerimize kazandırdığı için teşekkür ederim…

 

Gazi YÜKSEL

Kimdir?

 

“17 Ekim 1963’te Lefkoşa’da doğdu.

Babası, “Bizim Saatçi” olarak bilinen saat tamircisi Halit Yüksel, annesi ise terzi İlter Yüksel’dir. Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1981 yılında Birlik Gazetesi’nde gazeteciliğe başladı.

1985 yılında Türk Ajansı-Kıbrıs’a girdi.

Burada, 15 yıl Foto Muhabiri olarak hizmet verdikten sonra emekliye ayrıldı.

Bu arada, 1991 yılından itibaren Yakın Doğu Üniversitesi’nde yarı zamanlı olarak Temel Fotoğrafçılık dersleri vermeye başladı. Emekliliğinin ardından YDÜ’nde tam zamanlı olarak hizmet vermeye devam etti. Halen İletişim Fakültesi’nde Temel Fotoğrafçılık, Basın Fotoğrafçılığı, Stüdyo Fotoğrafçılığı ve Reklam Fotoğrafçılığı dersleri vermektedir.

1987-2011 yılları arasında haber-spor-karanlık oda ve bilgisayar fotoğraflarından oluşan 11 kişisel fotoğraf sergisi açtı. Bu sergilerin bazılarını Ankara, Adana, İzmir ve Akşehir’de tekrarladı.

1999 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Uluslararası Fotoğraf Günleri’ni organize etmeye başladı. Bu etkinliği 2 yılda bir düzenlemeye devam etmektedir.

Evli ve iki çocuk babasıdır.

Yayınlanmış kitapları:

1995 – “Geçmişten Günümüze Kıbrıs’ta Fotoğraf Vitrinimiz”,

1997 – “Fotoğraf Kültürümüz”,

2001 – “Basın Fotoğrafçılığının Sırları”,

2001 – “Fotoğrafçılık Ders Notları”,

2007 – “Kıbrıs’ta Fotoğraf ve Fotoğrafçılık /1878-2006”,

2009 – “KKTC Turizm Bakanlığı Fotoğraf Albümü”,

2010 – “KKTC Turizm Bakanlığı Fotoğraf Albümü”,

2010 – “Temel Fotoğrafçılık”.

 

Mustafa GÖKÇEOĞLU’nun

Tanıtım Yazısı…

 

Kıbrıs Türk halkbilimi üzerine sayısız araştırmaları, makaleleri, bildirileri ve çok değerli kaynak kitapları olan Sn. Mustafa GÖKÇEOĞLU, 25 Mart 1995 (Gönyeli – Lefkoşa) tarihli ve “Fotoğraf Vitrinimize Dair” başlıklı yazısında, bu kitapla ilgili duygu ve düşüncelerini, şu sözlerle paylaştı:

 

*     *     *

“Öncesizlik ve sonrasızlık içerisinde zaman ırmağı dur durak bilmeden akıp gitmektedir. Dünyanın her yanındaki fotoğrafçılar gibi ülkemizin fotoğrafçıları da parmaklarını tetiklere (deklanşörlere) biteviye bastıkça, doğa ve canlı varlıkların anlık görüntülerini yakalayıp kalıcı kılmaktadırlar.

Yaşam denen o çok bilinmeyenli denklemin çeşitliliği, gerçekten ilginçtir.

Fotoğraf sanatındaki görüntü çokluğu da olayın göstergesi değil mi?

Işık karşısında kimyasal maddelerin tepkimesiyle nesnelerin görüntülerini ak kâğıda aktarma yöntemi olan fotoğrafçılık, çok eskilere dayanmaktadır. Kıbrıs Türk Toplumunun fotoğraf makinesiyle tanışması ve kullanımıysa ancak yirminci yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanabildiğini, Gazi YÜKSEL’in yapmış olduğu araştırmalardan anlamaktayız.

Gazi YÜKSEL, bir fotoğraf tutkunu.

Yurt dışında ve Türkiye’de çeşitli ödüller kazanmış.

Bunlarla yetinmemiş; aynı zamanda bir araştırmacı olmuş.

Araştırmacılıksa bizim toplumumuzda çok güç bir iş. Araştırma ve arşivleme geleneği çok gelişmemiş olan toplumlarda olay düşünülenden daha da çok sorunludur. Araştırmaya çıkıldığı zaman bulunan en değersiz eşyalar bile alınmak istendiğinde çok büyük akçasal değerler istendiği olmaktadır.

Bir keresinde tavuklara konulan bir bakır sahanı satın almak istediğimi söylediğimde benden yarım maaşımın karşılığı bedel olarak istenmişti.

Olaylar, verdiğim örnekle sınırlı değildir.

İşin, başka bir boyutunu da vurgulamak isterim:

Bir gün araştırma yapmak için yine köylere gidilmişti. Daha önceden saptanan eve varıldı. Kapı çalındığında yaşlı bir kadın başını dışarı uzatıp, selâm sabahtan sonra gelenleri içeri aldı. Evde görüntülenecek gerçekten de değerli çok sayıda nesne vardı. Evin içerisi yarı aydınlık olduğundan flaş kullanılarak çekimler yapılmaya başlandı. İlk karenin çekiminin hemen ardından yaşlı kadın tiz bir çığlık attı. Ardından da:

-“İstemem evimde azina (kıvılcım) atasın. Membada tutuşur evin içindeki eşyalar” dedi.

Ne kadar anlatılıp dil döküldüyse, kadın inanmadı. Düşüncesinde ayak diretti. Sonunda ister istemez çekim durdu. Lefkoşa’ya geri dönülüp 1000 asalık filmler alındı. Çekimlerse ancak daha sonraki günlerde gerçekleştirilebildi.

Bütün koşullar ayarlanıp da kaynak kişilere ulaşıldığında, insanlara küsmüş bireylerle karşılaşmak da araştırmacıların içlerini karartan olaylardır.

Araştırmacıların güçlükleri saymakla bitip tükenecek gibi değildir. Yaşam koşulları günden güne güçleşmektedir. Araştırmacılıksa pahalı bir uğraştır. Oysa kazandığımız parayla yaşamımızı bile sürdürmekte zorlanmaktayız. Üstlenilen görev, çoluk çocuktan kesilen paralarla sürdürülebilmektedir. Araştırmacılar, toplumdan aldıklarını potalarında yoğurduktan, yorumladıktan sonra gene topluma vermektedirler. Dolayısıyla devlet desteğine ve sponsörlere gerek duyulmaktadır.

Ülkemizde devlet desteği oldukça sınırlıdır.

Ne yazık ki sponsörlük de pek gelişmiş değildir.

Koşullar böyle olunca da yazarlar kendi yağlarıyla kendi ciğerlerini kavurmak durumunda kalmaktadırlar.

Devletleri devlet yapan, kurum ve kuruluşlardır.

Bizim toplumumuzda çağdaş anlamda kurumlar oluştuğu söylenebilir mi?

Araştırmacılar bir süre daha örsle çekiç arasında durmayı sürdürmek serüveniyle baş başa kalacaklardır sanırım.

“Fotoğraf Vitrinimiz”in konusu, çok geniş tutulmuştur.

Araştırma alanı da oldukça boyutlu. Adanın coğrafyası yanında tarihsel yapılar bile sergilenmiş. Ayrıca Adanın demostik yapısına katkılarını da vurgulamak gerekir. Giyim kuşamdan tutunuz da fotoğraf boyamacılığında ulaşılan düzeye kadar ilginç bilgilerle karşılaşmaktayız.

Fotoğraf ve fotoğrafçılığımız konusunda pek çok söz dinlendi. Sergiler izlendi. Ama hemen hemen hepsi de bölük pörçüktü. Ya da bu seçilen bir konuyu içermekteydi.

“Fotoğraf Vitrinimiz”adlı kitap, Kıbrıs Türk toplumunun fotoğraf serüvenini ilk kez derli toplu olarak ortaya koymaktadır. En güç koşullar altında hazırlanmış olan kitabı bu yönüyle de ilginç buldum. Bir solukta okudum. Sayfaları çevirirken, tarih ayaklandırılmış gibi bir duyguya kapıldığımı da vurgulamak isterim.

Belgesel nitelikli bu kitabı okuyanların da beğeneceğini umarım.”

 

Önsöz

Yerine…

 

Fotoğraf sanatçısı ve araştırmacı yazar Sn. Gazi YÜKSEL de kitabına yazdığı “Önsöz Yerine”de ise, şu bilgileri paylaşır:

 

*     *     *

“FOTOĞRAF VİTRİNİMİZ” adlı bu eserin amacı; genelde Kıbrıs, özelde ise Kıbrıs Türk fotoğrafçılık tarihine ışık tutmaktır. Fotoğrafçılığın Kıbrıs’taki geçmişini aktarabilmek uğraşıyla yaptığım bu çalışmanın kültür ve sanat yaşantımıza katkıda bulunacağı umudundayım.

Her insan bir iş yaparken muhakkak ki başka olaylardan etkilenir ve onlardan ilham alarak üretime geçer. Türkiye Radyo Televizyonu – TRT-’den izlediğim “Türk Fotoğraf Sanatı” adlı belgesel program da benim ilham kaynağım oldu.

Kıbrıs Türk Fotoğraf Sanatı’nı inceleyerek ortaya belgesel bir yapıt çıkarmanın hem topluma hem kendim de dâhil tüm fotoğraf severlere yararlı olacağını düşünerek işe koyuldum. Ancak, araştırmamın ilerleyen safhalarında böyle bir yaklaşımın yanlış olacağı kanısına vardım. Çünkü Kıbrıs Türk fotoğrafçılığında çağdaş anlamda bir “SANAT’tan söz etmek mümkün değildi. Zanaat olarak değerlendirilen ülkemin fotoğrafçılığını olduğu gibi kabul ederek araştırmamı başlattım. Araştırmamın en büyük kaynağı doğal olarak fotoğraf kültürümüzün oluşmasına ve bugünlere gelmesine katkıda bulunan fotoğrafçılardı. Yaşayanlar olarak geçmişi en iyi bilen veya bilebilecek olanlar onlardı.

Yazılı bir kaynak olmaması, elimi çabuk tutmamı ve geçmişle ilgili bilgileri bir an önce toplamamı gerektiriyordu. Çünkü bu dünyadan göçen her yaşlı kişi, belli oranda bilgileri ve birikimleri beraberinde götürüyor, geriye ise kulaktan dolma bilgiler kalıyordu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki stüdyo fotoğrafçılarını ziyaret ederek röportajlar yapmakla işe başladım. Anlatılanlar, kimi zaman daha önceden bildiklerimi onaylıyor, kimi zaman da çürüterek tekrar başa dönmemi ve yeniden araştırmamı gerektiriyordu.

Bir merdivene iki ileri bir geri adım atarak çıkmak gibi bir konumda süren araştırmamı yaklaşık 18 ayda tamamladım. Bu arada stüdyo fotoğrafçılarımızın yanı sıra amatör fotoğrafçılarımızın ve foto muhabirlerimizle ilgili bilgileri öğrenmek ve fotoğrafçılığımız içerisindeki yerlerine yerleştirmek gerekiyordu.

KIBRIS’I bir bütün olarak ele alıp fotoğrafçılığını araştırmak tabii ki en idealiydi.

Ancak Güney Kıbrıs’a geçerek Rum fotoğrafçılarla ilgili bilgileri birkaç kerede toplamanın olanağı yoktu. Çünkü özgürce hareket ettiğim kendi devletimin sınırları içindeki uğraşım bile bir buçuk yıl gibi uzun bir zaman almıştı. Olayın “Rum fotoğrafçılar” ile ilgili bölümünü, Rum meslektaşlarımızın çabalarıyla oluşacak başka bir yapıta konu olarak bırakıp, bu yapıtın da böyle bir çalışmaya ilham kaynağı olmasını ümit ederek araştırmamı tamamladım.

Bu çalışmalarım sırasında bana fikir ve tecrübelerini aktaran, fotoğraf ve kartpostal koleksiyonlarından, gazete arşivlerinden yararlanmamı sağlayan ve büyük destek vererek yüreklendiren başta Araştırmacı – Yazar Mustafa GÖKÇEOĞLU, Altay SAYIL ve Ergin BİRİNCİ ağabeylerime içtenlikle teşekkür ederim.

Gözlere yansıyan gurur pırıltılarına, keder ve mutluluk gözyaşlarına, tükenmeyen meslek aşklarına, bezginliklerine ve yaşanan hayal kırıklıklarına kadar daha nice duygusal tepkilere tanık olduğum bu heyecan verici araştırma sırasında kimler katkıda bulunmadı ki?

Sn. Harid Fedai, Alpay Durduran, Tuncer Bağışkan, Uğur Karagözlü ve Melek Diana. Hepsine, gösterdikleri ilgi ve yardımlardan dolayı teşekkür eder, saygılar sunarım.”

Gazi YÜKSEL’den Değerini Belgelemiş Bir Kitap: “Geçmişten Günümüze Kıbrıs’ta Fotoğraf Vitrinimiz”
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.