
Nedir, kilit kelimelerimiz?
Doktor, eczacı, reçete, usulsüzlük, tutuklama, mahkeme…
* * *
Son bir aydır, gazete manşet ve haberlerinden, ezber ettik cümlesini…
Beni; tutuklanan doktor ve eczacıların ya da onlarla işbirliği içerisinde olan başkalarının isimleri ilgilendirmedi, ilgilendirmiyor da…
Yalnızca bu konuda değil, yargıya taşınmış herhangi bir adli olayda kişilerin isimleri değil, bu yarım ada coğrafyası üzerinde birlikte yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz ve aynı yolu, aynı caddeyi, aynı mahalleyi ve aynı sokağı paylaştığımız insanların nasıl bir suç çirkefinde türedikleri ile türettikleri suçlarının gündelik hayatımızı ve huzurumuzu nasıl kirlettikleri, kaygılandırır en çok…
Çünkü yargıya taşınanlar, sahip oldukları isimlerinden dolayı değil, insan olmanın onur, gurur ve ahlâkını zedelediklerinden, örselediklerinden, kirlettiklerinden ve de kırıp parçaladıklarından ötürü, taşınıyorlar…
Kimilerindeyse, bir magazin telaş ve heyecanı!
– “Gazeteler neden isimlerini değil de, isim ve soyadlarının ilk harflerini yazıyor’’ sorgusunda…
Bekle, sabret, yargı süreci sonuçlansın, bir bakarsın en yakınından, kapı komşun da çıkar biri, öğrenir rahatlarsın!
* * *
Bu konuyla ilgili bir aylık zamanı, geride bıraktık…
İlk haber, 12 Eylül tarihli Güneş’te yer almış ve Çalışma Bakanı Sn. Gardiyanoğlu şöyle demişti:
– “Yılda, 100 binden fazla, reçete yolsuzluğu söz konusudur!’’
Bu cümle, uzun bir koşuya başlamanın, işaret fişeği oldu…
Ardından; son bir aydır hemen her gün üç orada, iki burada, beş şurada tutuklanan, elleri kelepçeli doktorlar, eczacılar, işbirlikçiler…
Ve sonra, ya geçmiş basınımızda tefrika bir romanı okur, ya eski bir radyoda arkası yarın dinler gibi halimiz, hallerimiz…
* * *
Bugüne değin ne tutuklananların ne de tutuklanacakların sayısı da umurumda değildir.
Kimiler aklanacak, kimileri de yargılanarak mahkûm olacaklardır sonuçta…
Beni ilgilendiren ve üzerinde en çok acı duyduğum olay, bu usulsüzlük soruşturmasıyla bağlantılı olarak çöplüklere atılan, torbalar dolusu ilaçlardır…
Binlerce insanımızın, sağlık sorunu olan çocuklarımızın, yaşlılarımızın ve gençlerimizin acil ihtiyaç duyduğu, kullanmak zorunluluğunda olduğu ilaçlar…
Torbalar dolusu atıl ilâcı, anımsayalım lütfen:
Anımsayalım; çünkü binlerce paketten ibaret bu ilaçlar, hani paketlerinin üzerinde yazdığı gibi, salt, “Son Kullanım Süresi Biten’’ ilaçlar değil, işlenen suça eşlik ettiği için ortadan kaldırılan ve aslında halâ kullanılması mümkün olabilen ilaçlardır…
Beni en çok üzen ve düşündüren, işte bu vicdansızlıktır.
Öylesine alçakça öylesine adice ve öylesine bir vicdansızlıktır ki bu, bunun bedelini, dünyevi hayattaki hiçbir hukuk kitabı, asla karşılayamaz…
* * *
Evet; torbalar dolusu atıl ilâcı, anımsayalım lütfen:
Tutuklamaların başlamasından bir hafta kadar sonra, çöpe atılan ilk ilaçlar, polisimiz tarafından, 24 Eylül günü Gemikonağı’nda bulundu.
26 çöp torbası, dolusu!
Bunlar; barkodları sökülen, aslında vatandaşa ulaşmayan, ilgili eczacının Sosyal Sigortalar Dairesi’ne satıldı gibi gösterilerek parasını devletten aldığı, çaldığı ilaçlar…
Değeri, 269 bin TL.
Devam ediyoruz, lütfen:
28 Eylül’de, Haspolat’ta, bir çöpte 11 poşet atıl ilaç;
29 Eylül’de, Lefkoşa’da, 3 büyük 2 küçük poşette atıl ilaç;
3 Ekim’de, Dörtyol’da, çöpte dağınık halde ve Türkeli Köyü’nün Akdağ mevkisindeki su deposu yakınlarında 15 çöp poşetinde atıl ilaç;
4 Ekim’de, Güzelyurt’ta, torba içerisinde, barkodları kesik ilaçlar çöpte bulundu…
7 Ekim’de, Lefkoşa’da Kartal Sokak üzerinde bulunan boş arazide, 2 çöp poşeti içerisinde atıl, kutuları olmayan ilaçlar bulundu…
Hani, ‘midem bulandı’ diyoruz ya bazen…
Bu rezaleti, kepazeliği, vicdansızlıkları yazmaktan, midem bulanmakta gerçekten…
Dahası yok mu, var!
Lâkin, ne diyor bir şiirinde Orhan Veli usta?
– “Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya / Onlar da bunlara benzer.”
* * *
Gemikonağı’nda bulunan atıl ilaçlar için, 269 bin TL, değerde oldukları yazılmıştı…
Sonradan bulunanlar için, değerleri de belirtilmedi…
“İnsan sağlığı’’ yanında, atıl ilaçların maddi değerleri çok da önemli değil aslında…
Çünkü “satın alınabilen ne varsa, ucuzdur’’ der eskiler.
Pahalı olan, insan, hayvan, canlı sağlığı…
Ben, DEVLETİN soyulmasından geçtim, insan hayatına karşı yapılan bu VİCDANSIZLIĞA en büyük öfkem…
Yukarıda yazdım, tekrar yazayım:
Öylesine alçakça öylesine adice ve öylesine bir vicdansızlıktır ki bu, bunun bedelini, dünyevi hayattaki hiçbir hukuk kitabı, asla karşılayamaz…
* * *
Kıssadan hissesi:
Çoklarının gözünden, dikkatinden kaçmıştır, okunmamıştır diye düşünüyorum.
Lütfen dikkat:
Reçete yolsuzluğuyla ilgili ilk basın haberinin yayınlanmasından, hemen üç gün önce…
9 Eylül 2023 tarihli Halkın Sesi gazetesinin manşetinde, şu sözler vardı:
– Halk, Sağlıktan Umutsuz…
Ve bu manşetin altındaki ilk spotta da şöyle yazar:
– “Evrensel Hasta Hakları Derneği, halk sağlığına ilişkin araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Araştırmaya göre, halkın, sadece 10’nda 1’i, insan sağlığına önem verildiği kanaatinde…’’
Ve şimdi, sanırım; paraya tamahkâr o açlar o arsızlar o vicdansızlar o yüzsüzler ve o açgözlülere sebep, güzelim ülkemde o… yüzde 1’i de kaybettik!
Yorumlar kapalı.