
SULAR ÇEKTİ ONLARI
(Perşembe günkü köşe yazımızdan, devamla)
* * *
4’üncü Sefer (8 Ekim 1958):
24 tabanca
59 makineli tabanca
15.150 adet mermi
5’inci ve 6’ncı Sefer (21 Eylül 1958):
İki sandalla toplam:
166 tabanca
60 makineli tabanca
50 adet savunma bombası
7’nci Sefer (9 Kasım 1958):
1’inci sandal: Fırtınaya tutuldu, silâhları ve cephaneyi denize atmak zorunda kaldı.
8’inci Sefer (9 Kasım 1958):
2’nci sandal fırtınadan battı.
1’inci ve 2’nci sandalda toplam:
114 tabanca
59 makineli tabanca
200 adet savunma bombası
34 adet 2,5 librelik plastik tahrip kalıbı (çeşitli fünye saniyeli ve ihtiraklı (yanıcı) fitilleriyle)
7.700 adet mermi.
9’uncu Sefer (1 Ocak 1959):
100 makineli tabanca
6 Bren hafif makineli tüfek
6 adet piyade tüfeği
9.400 adet mermi.
* * *
Bunlardan başka ayrıca gizli mukavemetçilere ve gerillalara mahsus özel alıcı-verici Telsiz Cihazı takımı.
Bu suretle 16 Ağustos1958’den 1 Ocak 1959 tarihine kadar toplam olarak aşağıdaki silâh ve cephane Kıbrıs’ta TMT’ye gönderilmiş bulunuyordu.
* * *
270 adet tabanca
267 adet makineli tabanca
6 adet Bren hafif makineli tüfek
350 adet savunma bombası
20 adet 2,5 librelik plastik tahrip kalıbı (fünye ve fitilleriyle)
15.500 adet tabanca fişeği
25.600 adet makineli tabanca fişeği
3.000 adet hafif makineli tüfek fişeği
1 adet alıcı – verici gerilla ve mukavemetçi Telsiz cihazı.
* * *
Bu ilk ikmale başladığımız gün 16 Ağustos 1958 ve saat 10 idi.
ESTHER adındaki motorlu sandallarıyla, 60 millik denizi dalgalarla boğuşarak aşan kahraman mücahitleri, TMT tarihine pırlanta çocuklar olarak geçecektir.
Kış mevsimi dolayısı ile 1 Ocak 1959’daki 9’uncu seferden sonra ARI Ekibi’nin Erenköy – Anamur arasındaki seferlerini geçici olarak durdurmuştuk.
Silâh sevkiyatı faaliyetleri de “BEREKET” adı ile kodlanmıştı”.
* * *
“Arı” ve “Bereket”…
Türkiye’den Kıbrıs’a kaçak silâh ve cephane sevkiyatının yapıldığı yıllar, İngiliz sömürge yönetiminin Kıbrıs’ta egemen olduğu yıllardı.
Bu yıllar içerisinde değil silâh ve cephane bulundurmak, en adi bir sokak kavgasında bile kişilerin üzerinde ağzı on santimden uzun kesici bir alet veya bıçak taşımanın suçu, ağır ceza mahkemelerinde görülen davalardandı…
Bu yasaklar ve ağır cezalar altında silâh ve cephane sevkiyatında ya da bulundurulmasında yakalanmak, tek kelime ile ‘İdam’lıktı…
* * *
İngiliz sömürge yönetiminin bu ağır yasalarına karşı Türk Mukavemet Teşkilâtı’nın kuruluşu tamamlanmış, görev adları kodlanmış, silâh sevkiyatı yapanlara “Bereketçi”, sandallarla getirilen silâhların kıyıya taşınmasında, toprağa gömülüp saklanmasında ya da Erenköy’den diğer Türk yerleşim birimlerine yine büyük gizlilikler içerisinde nakledilmelerinde görev alanlara da “Arı” denilmekteydi.
* * *
İlk Arı Ekibi’nden Asaf Elmas ve Hikmet Rezvan’ın 9 Kasım 1958 gecesi fırtınaya yakalanıp denizde kaybolmalarına karşın silâh sevkiyatına ara verilmemiş, TMT adına Kıbrıs Türklerinin silâhlanması çalışmaları aynı inanç, cesaret ve kararlılıkla sürdürülmüştür.
Hürriyet gazetesinden Sn. Soner Yalçın, şöyle yazar: (15)
* * *
“Arı Ekibi; Lütfi Celul, Nevzat Nasır, Feridun Hamza, Bahattin Sarı, Hüseyin Hikmet, Vehbi Mahmutoğlu, Ahmet Cemal gibi Kıbrıslı gençlerin katılımıyla, bu tehlikeli sevkiyatlara devam etti.
Yeni ekipten Lütfi Celul silâhları otomobille iç bölgelere götürürken, EOKA’cılar tarafından yakalandı. Halâ kayıptır: (16)
* * *
Bir Haber Bir İddia:
2 Şubat 1996 günü, TAK Haber Ajans bültenlerinde bir haber yer alır.
Habere göre; Alper Lütfioğlu adlı yurttaş, Rum kesiminde (Erenköy-Dilirga bölgesinde) bulunan bir iskeletin, büyük bir olasılıkla, Erenköy’den Lefke’ye gitmekte olan babası Lütfi Celul ya da arkadaşı Saydam Hüsnü‘ye ait olduğunu belirterek, iskelet üzerinde inceleme yapılması için uluslararası örgütlere çağrıda bulunur.
Lütfioğlu, iskelet bulunması ile ilgili haberlere dikkat çekerken, 1974 sonrası bulunan ve Dillirga yöresindeki Mosfili köyünde öğretmenlik yapan EOKA’cı Yorgos Lukas‘a ait olan hatıra defterinin bir bölümünü de basına, şu bilgilerle açıklar:
* * *
“1.1.1964: Pirgo’ya vardık. Oradaki Çınar Kahvehanesinde (Avrami’nin kahvehanesi) Muzuri, Pari, Kitso, Polidoro ve Çavuş Kipro (Polis çavuşu) kahvaltı yapmaktadır ve Muzuri der ki:
– Karabatak geldi (baba Lütfi Celul’u, karayağız bir insan olduğu için, bölge insanları “Karabardak” diye çağırırlardı, ancak, Rumların dili bu Türkçe kelimeye dönmediği için “karabatak” derlerdi)
“Evet, şimdi geçiyor. Kipro, kalk koş. Koş bre muzuri. O (Kipro çavuş) kendisini serbest bırakacak. Pari ile birlikte o da kalkar. Karabatak yakalanır. Mezarlığa götürülür. Orada öldürülür. Merkez‘in (17) emri idi. Pirgo’daki örgüt merkezine yürüdüm.
Orada Strati ve diğerlerini ateşte ısınırken buldum.
Muzuris de geldi. Şapkası, kanlar içindeydi.”
* * *
Sn. Alper Lütfioğlu, YorgosLukas’ın hatıra defterinin babasının öldürülüşünün itirafı olduğunu belirterek uluslararası Af örgütüne başvuruda bulunduğunu, Otonom Kayıplar Komitesi’ne konuyu ilettiğini, Komitenin kendisine bilgi vereceği sözüne rağmen şimdiye kadar hiçbir sonuç alamadıklarını söyledi”(18)
* * *
Arı Ekibi hiç yılmadı.
Fakat yaklaşan kış nedeniyle kayıklarla sevkiyat, zorlaştı.
Sn. Vehbi Mahmutoğlu, yakalandığı fırtınadan küçük motorlu kayığındaki silahları denize atarak kurtulabilmişti.
Artık, daha büyük tekneye ihtiyaç vardı…
Özel harpçiler, İstanbul Liman Reisliği ve İstanbul Balık Avcıları Derneği’yle irtibata geçti.
Donanmadan ayrılıp balıkçılık yapan eski Deniz Binbaşı Nejat Kosal’ın 25 tonluk teknesi, sıkı bir pazarlıkla, 120 bin liraya satın alındı.
* * *
Pazartesi günkü köşe yazımızda, devam etmek üzere…
* * *
NOTLAR:
15) Soner Yalçın, “Gizli Teşkilâtın Silâhları Akdeniz’in Dibinde Yatıyor”, Hürriyet gazetesi, 3 Ağustos 2008.
16) Lütfi Celul: 1 Ocak 1964 günü, arkadaşı Saydam Hüsnü ile birlikte Erenköy’den Lefke’ye gitmek üzere yola çıkarlar, onlardan bir daha haber alınamaz.
17) “Merkez”, dönemin İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis’in tedhiş ve terör örgütü EOKA içerisindeki kod adı.
18) Özel Dosya© Kıbrıs Evi 98 kibrisevi.tripod.com
Yorumlar kapalı.