Ne demiştik, Perşembe günkü köşe yazımızın sonunda?
– “1950’li yılların yeraltı örgütlerinde de görev alan deneyimle basın mensuplarımızdan merhum Özcan ÖZCANHAN, özellikle TMT’den önceki son yeraltı örgütü 9Eylül’le ilgili kimi iddiaların asılsızlığına dikkat çekerken, haklıdır.
Haklıdır, çünkü bugüne değin gözlerden kaçan ve kimsenin sorgulamadığı çok ciddi bir iddia daha var.”
Ve şimdi, o çok ciddi iddiaya gelelim:
* * *
TMT kurucularından, merhum, Sn. Kemal Tanrısevdi,1 Ağustos 1994 akşamı Bayrak Televizyonu stüdyosunda gerçekleştirilen bir açık oturumda, 9 Eylül Cephesi ve bu cephenin lideri, şehit Ulus Ülfet’le ilgili şu iddiada bulunur:
* * *
– “Üniversite öğrencisi olan Ulus Ülfet, siyasete meraklı bir kişi idi…
Lider olmak isterdi, fakat eylemleri İngiliz entelijansı(1)tarafından bilinmekteydi…
O nedenle onu, TMT’ye almadım… ”
* * *
TMT kurucularından, merhum, Sn. Tanrısevdi, şehit Ulus Ülfet için, kısaca, “İngiliz’in adamıydı, bu nedenle onu,TMT’de istemedim…” diyor…
Bu, hiçbir zaman mümkün olamayacak bir iddiadır aslında…
Neden?
Çünkü Ulus Ülfet ve arkadaşları şehit oldukları zaman (1-3 Eylül 1957), ortada henüz TMT yoktu!
Ve yine Sn. Tanrısevdi’nin açıklamasına göre TMT, 1957 yılının Kasım ayı ortalarında kuruldu ve ilk bildirisini de 29 Kasım gecesi dağıttı…
TMT kurulduğunda…
Ulus Ülfet ve arkadaşları şehit olalı, yaklaşık üç ay olmuştu…
Bu nedenle değil TMT’de her hangi bir örgütlenmede yer almaları, zaten mümkün değildi!
Merhum, Sn. Tanrısevdi’nin neden böylesine ağır bir iddiada bulunduğuna ilişkin olarak da bugüne değin sözlerini destekleyecek her hangi bir belgeye, kendi adıma, ulaşamadım.
* * *
EOKA tedhiş örgütüne karşı ortaya konulan milli mücadelede ilk şehitlerimiz olarak kabul edilen Ulus Ülfet aramızdan ayrıldığı zaman 27, Kubilay Altaylı 16, Mustafa Ertan Celal 15 ve İsmail Beyoğlu 24 yaşında idi…
Aramızdan ayrılmalarından 54 yıl sonra, aziz hatıralarının yaşatılması ve varoluş savaşımındaki mücadelelerinin geleceğe kalması için, Lefkoşa – Yenişehir’de yer alan Kurtuluş Meydanı’nda 28 Ocak 2011 günü, Sönmezliler Ocağı ve Lefkoşa Türk Belediyesi’nin işbirliğinde, “İlk Adım Anıtı” açılır.
* * *
Bu yazı dizisi köşemde yayınlanırken, Şehit İsmail Beyoğlu’nun adını taşıyan yeğeni, Sn. İsmail Beyoğlu bana telefonla ulaşarak, yıllardan beri büyük bir titizlikle oluşturduğu belgelerinin birer kopyasını gönderdi.
Bu belgelerden biri, olayın yaşandığı gece tesadüfen hayatta kalan ve tek göz tanığı olan babasından edindiği bilgilerle ilgili, yazdıklarıdır.
Kendini; amcası, Şehit İsmail Beyoğlu’yla birlikte diğer üç şehidimizin anılarını yaşatmaya adamış Sn. İsmail Beyoğlu şöyle yazar:
* * *
– “Merhum babam (Şehit İsmail Beyoğlu’nun küçük kardeşi) Ali Beyoğlu’nun sağ olduğu dönemlerde bu konu hakkında bize bilgiler veriyor, o günleri kendisinin de yaşadığını bize anlatıyordu.
Babam, 17 Kasım 2020 tarihinde vefat ettikten sonra hayatta olduğu yıllarda kaleme aldığı not defterine ulaştım. O yıllarda Küçük Kaymaklı-Büyük Kaymaklı arası Bypass yolu üzerinde ikamet eden Mustafa Hüseyin Elgen (Gardiyan Mustafa) isimli şahıs şehit düşen amcamın samimi bir arkadaşı olduğunu, evinin 2 odasını kiraladıklarını ve orada kaldıklarından bahsediyordu.
31 Ağustos 1957 tarihinde babam Ali Beyoğlu lise 3 öğrencisi olup cebir dersinden bütünlemeye kaldığını ve günlerden Cumartesi olduğunu belirtmişti.
O gün sabahın erken saatlerinde Şehit Ulus Ülfet, Şehit Kubilay Altaylı ve Şehit Mustafa Ertan Celal’in amcam (İsmail Beyoğlu) ve babamın ikamet ettikleri evde toplanmışlar bomba imal etmeye başlamışlar.
Babam, bir ara ihtiyacını gidermek için o odadan dışarıya çıktığını ve ihtiyacını gördükten sonra odaya girmek üzereyken odada büyük bir patlama olduğunu ve odanın kapısının yüzüne çarptığını, saçlarının, kaşlarının ve sol ayağındaki naylon çorabın yandığını belirtti.
Bir saniye önce odaya girmiş olsaydı kendisinin de şehit olacağını ve şahadete ereceğini belirtiyordu.
Patlama anında şok geçirdiğini, kapıyı açıp içeri girdiğinde abisi İsmail Beyoğlu’nun ve arkadaşlarının yerde acılar içinde feryat ettiklerini gördüğünü ve kendisinin şokta olduğu için yardım edemediğini, o an sadece aklına gelenin oradaki patlamamış bombaları ve bomba yapımında kullanılan malzemeleri oradan alıp bina dışındaki su dolu varillere attığını belirtti. Ayrıca olaya tek tanığın, kendisi olduğunu belirtiyor.
Patlama sesini duyan bölge sakinlerinin patlama olduğu bölgeye geldiklerini ve yaralıların oradan hastaneye kaldırdıklarını, kendisinin de şokta olduğundan dolayı onlarla birlikte gidemediğini, polisler olay yerine geldiğinde kendisini önce Küçük Kaymaklı karakoluna sonrada Lefkoşa Atatürk Polis Merkezi’ne götürdüklerini, orada bu patlamaya neyin sebep olduğunu ve içeride kaç kişinin bulunduğu gibi sorular sorulduğunda onlara bilgi vermediği için günlerce işkenceye maruz kaldığını, anlatıyordu…”
* * *
Kıssadan hissesi:
Onlar; milli mücadele yıllarımızın ilk şehitleri olarak anıldıkları ve kabul gördüklerinden, anılarını yaşatmak için tarihimize kazandırılan anıtlarına da “İlk Adım Anıtı” adı verildi…
Ancak, bir noktaya dikkat çekmek ve sormak isterim:
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 40’ıncı yıl dönümü olan 15 Kasım 2023 günü, Ankara Etimesgut Belediyesi’nin katkıları ile yeniden düzenlenerek “Kıbrıs Türk Tarih, Kültür ve Milli Mücadele Müzesi” olarak hizmete girmiş müzemizde, bu şehitlerimize ilişkin bilgi, belge, fotoğraf veya o günlere ait gazetelerimizden birer nüsha bile, neden yoktur?
İlgilenilirse eğer, şehidimizin adını taşıyan Sn. İsmail Beyoğlu, birer kopyalarını bana da verdiği çok değerli belgelerini ilgili müzemize bağışlamaya, hazırdır.
* * *
Notlar:
1) İngiliz entelijansı: İngiliz istihbarat servisi.
Yorumlar kapalı.