
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Fransa’nın Nice kentinde gerçekleştirilen ‘BM Okyanus Konferansı’ çerçevesinde, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü. Habere göre, her ikisi de genişletilmiş konferansın başarıyla sonuçlanması dileklerini ifade ettiler.
Ancak dikkat edildiyse, Guterres ile Hristodulidis el sıkışırken, Rum liderin yüzünde gülücükler görülürken, Guterres’in sıkıntılı olduğu dikkatlerden kaçmadı. Sanki de ‘iş ola’ bir tokalaşma olduğu izlenimi vardı. Guterres, muhtemelen Rum tarafının mülkiyet konusunda izlediği siyasetten rahatsızdı.
Geçtiğimiz günlerde BM Genel Sekreteri’nin ‘Kıbrıs Kişisel Temsilcisi’ Maria Angela Holguin Cuellar ile görüşen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum tarafının tavrının siyasi bir saldırı ve aynı zamanda Güven Artırıcı Önlemlere de büyük bir darbe olduğunu dile getirmişti. Bu durumun görüşmelere olumsuz etki yaptığını da ifade eden Tatar, Holguin’den, bu gerçekleri Genel Sekreter’e aktarmasını istemişti.
Gerçek durum bu merkezde iken, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetridis’in, görüşmelerde ilk hedefin güven inşa edilmesi olduğunu söylemesi tuhaf değil midir? Yerapetridis, geçen martta Cenevre’de yapılan Kıbrıs sorunuyla ilgili gayri resmi toplantının 7 yıllık hareketsizliğin ardından elle tutulur sonuçlar ürettiğini de öne sürdü.
Ne tür sonuçlara ulaşıldığını doğrusu merak ediyoruz. Biz göremedik de! Ha; bazı mezarlıkların temizlenmesi ve bazı cami ve kiliselerin tamirine karar verilmesi bir ilerleme ya da sonuç ise, o başka mesele! Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın önerdiği Haspolat ve Akıncılar’da kapı açılmasına ilişkin iki tarafın yararına olacak teklife bile hala cevap verilememesi midir elle tutulur sonuç, ya da güven inşa etmek?
Yerapetridis’in sözünü ettiği güven meselesine gelince; Ada’da 51 yıldır var olan güveni kastediyorsa haklıdır. Çünkü 1974’ten beri bu adada, Türk askeri varlığı sayesinde barış, huzur ve güven hüküm sürmektedir. Ancak Rum Yönetiminin sistemli bir şekilde mülkiyet sorununu öne çıkarmasıyla iki taraf arasında güven sarsılmakta, yerini güvensizliğe bırakmaktadır.
KKTC halkı arasında korku, endişe ve güvensizlik yaratmaya çalışmak, arkadaşımız, değerli akademisyen Emete Gözügüzelli’nin de ifade ettiği gibi, psikolojik savaştır ve Türkiye’nin de desteğiyle gelişen kalkınma hamlelerinden duyulan rahatsızlıktır.
Daha ilk günden Rum Yönetiminin, KKTC’den niye rahatsızlık duyduğunu bu sütunda dile getirirken, turizm, eğitim ve inşaat sektörleri başta olmak üzere; KKTC’nin, acımasız ambargolara rağmen, her alanda kalkınma yolunda önemli mesafeler kat ettiğini vurgulamıştık. Rahatsızlığın nedeni budur.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetridis’ten ricamız, Kıbrıs’ta iki taraf arasında güven tesis edilmesini istiyorsa, Rum Lider Hristodulidis nezdinde nüfuzlarını kullanması ve mülkiyet meselesini bahane ederek, siyasi bir araç ve baskı unsuru haline getirmekten vazgeçmesini sağlamaktır.
***
Gürsoy ailesinin acı günü
Niyazi Gürsoy toprağa verildi
Gürsoy ailesinin çok değerli mensubu, herkes tarafından sevilip sayılan Tülin ve merhum Ali Gürsoy’un kıymetli evlatları Niyazi Gürsoy dün Lefkoşa’da son yolculuğuna dualarla uğurlandı.
Kızı Tülin Gillian Marie Gürsoy, annesi ve babası Tülin Manyera Gürsoy-Ali Gürsoy (merhum), kardeşi Ramiz Gürsoy (merhum), “Hiç beklemediğimiz anda yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Acımız çok büyük. Işıklar içinde uyusun, Allah rahmetini esirgemesin” dediler.
Gülten Gazi ve Şevket Gazi de, çok değerli insan Niyazi Gürsoy’u beklenmedik bir şekilde yitirmenin derin üzüntüsünü dile getirerek, yakınları ve sevenlerinin üzüntüsünü paylaştılar, ışıklar içinde uyumasını, Allah’ın rahmetini esirgememesini dilediler.
Ortak cumhuriyet döneminde ilk Türk Sağlık Bakanı olan merhum Niyazi Manyera’nın kızı, ünlü iş insanlarından, Bel Cola’nın sahibi Ramiz Manyera’nın da kız kardeşi olan Tülin Gürsoy’un acısını paylaşır, merhuma Allah’tan rahmet dileriz. Eşi ve Niyazi’nin babası iş insanı merhum Ali Gürsoy, K. T. Ticaret Odası’nın yıllarca başkanlığını yapmış, sevilen sayılan bir kişiydi.
Bu arada aslen Kalavaç köyünden olup, Gazimağusa’da ikamet eden, Davulcu ailesinin değerli büyüğü Dr. Necdet Davulcu dün köyü Kalavaç’ta defnedildi. Davulcu, yıllarca Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde çocuk doktorluğu yapmıştı.
Sevgili eşi Ayşe Hanım, kardeşleri İbrahim Davulcu (merhum), Ayşe Çekirdek ve Mehmet Ali Davulcu, “Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulur. Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.
Öte yandan Yenierenköy’ün sevilen simalarından Nejla Elmasoğlu’nun dün Yenierenköy’de son yolculuğuna uğurlandığı tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Fadıl Elmasoğlu, evlatları Mehmet Elmasoğlu, Gülden Elmasoğlu-Asaf Kemal (merhum), Sevil Elmasoğlu-Serkan Bülbülcü, torunları Çizge Tuncel-Dylan Fadıl Kemal, acılarının sonsuz olduğunu ifade ederek, yokluğuna asla alışamayacaklarını belirttiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.
Yorumlar kapalı.