Akay Cemal

Yaşar İsmailoğlu’ndan Kıbrıs’ın Dünü Bugünü







Uzun yıllardır Londra’da yaşayan Yaşar İsmailoğlu, “Kıbrıs’ın Dünü Bugünü” adlı 486 sayfalık kitabını gönderdi. Genelde Kıbrıs adası, özelde Leymosun’dan bahsediyor. “Bu kitap dayım Kemal Barut ve teyzem Şöhret Menemencioğlu’na adanmıştır.” diyen İsmailoğlu, ele aldığı konuların bazılarını ‘İçindekiler’ bölümünde şöyle sıralıyor:

“Köyüm Trahon’dan kaçış, Leymosun dediğimiz, Armenehor köyü-Esenköy, savaş yıllarında zorunlu iç göçler, ulusalcılık ve Ziya Gökalp, 1858 yerleşim birimleri-köyler-isimler değiştiriliyor, Arslan Yürekli Richard Leymosun’a çıkıyor, saban aletinin Kıbrıs’a gelişi, şarapların kralı ‘Gumandarya’, Üzüm üreten köylerimiz, Güney’de bıraktığımız köylerimiz, Piskobu fotoğraf albümü, Afrika kökenli Kıbrıslı Türkler, Anadolud’ya geri göç, Avrupa’dan Kıbrıs’a gelen Yahudi göçmenler ve kurdukları çiftlikler, korsanların barınağı Leymosun, Kıbrıs adasının köleleri, Haçlı seferlerinin sonuçları, Kıbrıslı Ermeniler ile Kıbrıslı Türkler arasındaki sosyal ve kültürel ilişkiler, bizden önce Kıbrıs’ta olan Türkler-Memlükler.”

Yazar, 1372 yılında Peter 1’in öldürülmesi üzerine, yerine oğlu Peter II’nin geçerek Mağusa’da taç giydiğini yazıyor ve şöyle diyor: “Peter II’nin taç giyme törenlerinde Venediklilerle Cenevizliler arasında Mağusa’da kanlı olaylar cereyan eder. Bu olaylardan sonra, Mağusa ve Leymosun Limanları Cenevizlilere verilir.”

Kitapta yazılanları İngilizce de kaydeden İsmailoğlu, o kadar bir Leymosun aşığı ki, tarihi eserlerinden söz ediyor, Kubbeli Çeşme ve Çoban Çeşmesi’ne ilişkin anılarını dile getirirken şöyle diyor: “Kapılar açıldığında ilk görmek istediğim evim ve Kubbeli Çeşme olmuştu. Ama ne yazık ki, büyük bir düş kırıklığı yaşamıştım. Evim yerinde durmuyordu. Yıkılmış, taşları bile yoktu. Dümdüz bir toprak… Çeşme de yıkılmış, anıtsal taşları alıp götürülmüştü. Yerinde sütunsuz küçük bir trafik çemberi vardı.”

Siyah-beyaz ve renkli fotoğraflarla da süslenen kitapta Yaşar İsmailoğlu, köyü Trahon’dan bisikletle gece yarısı kaçışını ve sabah karanlığında Leymosun’a varışını özetle şöyle anlatıyor:

“Trahon’dan Leymosun’a 7 kilometreye yakın bir mesafe var. Kısacık bir yol. Bisikletle en çok 20 dakika alıyor. Gece yarısı anamı, bubamı, kardeşlerimi uykuda bırakarak, Trahon’dan Leymosun kasabasına Havva nenemin yanına gidiyorum. Sağlı sollu yüksek ağaçlardan yıldızları göremiyorum. Gece karanlık ve poyraz yüzümü keskin bir bıçak gibi kesiyor. Melisa’nın verdiği bisikletin pedallarını çeviriyorum isteksiz ayaklarla. Ama yine de Çamberlain Çiftliği’nin selvilerini geçmiş değilim. Melisa geldi usuma çiftliğin önünden geçerken. Eski bir İngiliz sömürge yöneticisiydi Çamberlain, Emekli olunca köyümüzün yanındaki çiftliği satın almıştı. Melisa onun küçük kızıydı. O benim küçücük dünyamı aydınlatan, insan ve doğa sevdasını bana bulaştırandı.

Benim sevgili arkadaşım nerelerde acaba? Kıbrıslı Rumların başlattığı EOKA terörü, birçok sivil ve asker İngilizin canına kıymıştı. Mr. Çamberlain de çiftliğini satıp arkadaşım Melisa’yı da alarak, İngiltere’ye dönmüştü tüm ailesiyle…”

Yaşar İsmailoğlu, Leymosun’un (Limasol) gelmişinden geçmişinden o kadar çok bahsediyor ki, tanınmış isimlerine varıncaya kadar! Türklerin iki ünlü takımı vardı Limasol’da. Doğan Türk Birliği ve Türk Ocağı Limasol. Şimdi ikisi de Girne’de. En ünlü futbolculardan Kamuran, Sevim Ebeoğlu ve İsmail Cambulat aynı zamanda Rum takımlarında da boy göstermişlerdi. O günleri Sevim Ebeoğlu şöyle anlatıyor:

“Futbola 1946’da başladım. Rum takımının tek Türk futbolcusu idim. Kulübün forma renkleri mavi beyaz idi. O zamanın başkanı Nikos Solomonidis 1954’te İngiltere’ye yolculuk yapacaktı. Beni kenara çekti… “Sevim, sahalarımız kış aylarında çok çamurlu oluyor. Mavi beyaz formalar çok çabuk kirleniyor. Bu formalardan artık usandık. Renk değiştirmeyi düşünüyorum. Sen ne dersin? Ben de kendisine bir Fenerbahçeli ve Lefter hayranı olduğumu söyleyerek, ‘Başkan arzu ederseniz, sarı lacivert olsun’ dedim. Şunu itiraf etmeliyim ki, bizim başkan da Rum kökenli Lefter’e ve dolayısıyla Fenerbahçe’ye sempati duyuyordu. Hemen orada kararını verdi ve o günden bu güne mavi beyaz forma sarı lacivert oldu.”

Kitabın özetini aktarabildim. Eline sağlık Yaşar İsmailoğlu.

İyi pazarlar.

***

Emine Özüdoğru, bayramın

son günü Lefkoşa’da defnedildi

 

Özüdoğru ailesinin değerli büyüğü, yardımsever iyi insan Emine Özüdoğru, Ramazan Bayramı’nın son günü olan geçen cuma günü yaşama veda etti ve aynı gün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandı. Evlatları Sezel-Yaşar Yarışan (merhum), Şerife-Hakkı Tekin, Ayşe-Aydın İslekzade (merhum), Ahmet-Meryem-Özüdoğru, Kaya-Oya Özüdodğru ve torunları, tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyururken, “Yokluğuna asla alışamayacağız. Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun.” dediler.

 

Yaşar İsmailoğlu’ndan Kıbrıs’ın Dünü Bugünü
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.