Akay Cemal

Tatar’dan tarih dersi: Sahadaki gerçeklerin masaya yansımayacağı hiçbir çözüm sürdürülebilir olamaz!






Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2024 yılını değerlendirirken, 2025’le ilgili görüşlerini de dile getirdi ve “Statükonun muhafazasını sağlamaya değil, gerçeklik temelinde bir uzlaşıya yönelik çalışma sürdüreceğiz.” dedi. Bu yılın yoğun geçeceğine işaret eden Tatar, kapıların açılmasını kuvvetli şekilde desteklediğini ifadeyle, gerekçelerini de anlattı.

Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonu ‘zalim’ diye niteleyen Tatar, Holguin’in Genel Sekreter’e sunduğu raporunda, iki taraf arasında ortak zemin bulunmadığına işaret ettiğini ve tüketilmiş zemin federasyonun artık Kıbrıs konusuna bir uzlaşı bulunmasının zemin olarak kabul görmediği mesajını verdiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar özetle şunları kaydetti:
“Muhalefetin tüketilmiş zemin yani federasyon ısrarına devam etmesi bizleri hiç etkilemiyor. Uluslararası toplum gerçekleri görmeye hızla başlamışken, muhalefetimizin buna dahi tepki göstermesi, tavsiye niteliğindeki kararları bağlayıcıymış gibi göstermeye çalışması, halkımızı kandırmaya yönelik bir çabadır, ancak halkımız 56 yıldır neden bir uzlaşıya varılmadığını çok iyi anlamıştır.”

Muhalefete dokundurmaya devam eden Tatar, şunları da ekledi:

“Herkes kendi siyasetinde neyi öne alacağı konusunda özgürdür, ama en azından zulmü ve baskıcı Rum siyasetini normalleştirmeye yönelik atılan her adıma birlikte hayır diyebilmeliyiz. Başkalarından değil, halkınızdan alacağınız takdir önemlidir.”

Mesela Fransız savaş uçaklarının KKTC hava sahasını ihlal etmelerine birlikte ‘hayır’ denilebildi mi? Baf’taki Andreas Papandreu Hava Üssü ve Tatlısu’daki (Mari) ABD deniz üssü konusunda birlikte ses verilebildi mi? Silahlanma konusunda muhalefet ses çıkarabildi mi? Garantör ülkelerden İngiltere’nin Başbakanı Güney Kıbrıs’ı ziyaret ederken, birlikte tepki gösterildi mi? Yoksa Rum tarafı ile İngiltere ve AB gücenmesin diye ‘Sin de gulle geliyor’ siyasetine mi yumuldu?

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın dikkat çektiği bir başka husus da şöyle: “Sahadaki gerçeklerin masaya yansımayacağı hiçbir çözüm sürdürülebilir olamaz. Realite budur.”

Azerbaycan-Ermenistan savaşında böyle olmadı mı? Yıllarca ‘Minks Grubu’ diye tanımlanan üç-beş ülkenin temsilcileri oturup keyiflerine baktılar, bir arpa boyu yol kat etmediler, sonra da Azerbaycan işgal altındaki topraklarını sahada gerçekleştirdiği başarı sayesinde geri almak durumunda kaldı. Şimdilerde Suriye’deki durum da aynı değil mi? Ülke topraklarında kendi halkına hayatı zindan eden Beşar Esad, ülkede at koşturtan terör odaklarına sesini çıkarmadı, sonuçta bunun faturasını da ödedi. Suriye’de de sahadaki gerçekler masaya yansıyınca ülke halklarının kabul edeceği bir uzlaşıya varılacak, kendi vatanında barış, huzur ve güven bulacak.

Bu konuda daha çok örnekler verebiliriz de, Kıbrıs’tan devam edelim. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ de bir nevi federasyondu. Kuruluşuna sevinmiştik, ancak sevincimiz kursağımızda kalmıştı. İmzayı atıp da adaya dönen Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios, kendisini karşılayan halkına “Endişeye gerek yok. İmzaladığımız bu anlaşmalar, ENOSİS’e giden yolda sıçrama tahtasıdır” demiş ve akabinde Kıbrıs Türk halkı yıllarca her şeyden mağdur edilmişti.

Bugün ne değişti de Rum tarafı ile ‘bizdekiler’ hâlâ federasyon diye sayıklıyor? Söylesinler, ne değişti? Zihniyet aynı. Hiçbir zaman bizi eşit görmediler. Amaç, Kuzey’e de el atmak ve Kıbrıslı Türklerin azınlık haklarıyla yetinmesini sağlamak!

Buna “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” derler.

***

İnşaat Mühendisi Coşkuner,

dün Lefkoşa’da defnedildi

 

Lefkoşa’nın tanınmış simalarından, yardımsever iyi insan, İskan Dairesi emekli Şube Amiri İnşaat Mühendisi Mehmet Alaeddin Coşkuner’in 2025’in ilk günü Hakk’ın rahmetine kavuştuğu ve dün Lefkoşa’da toprağa verildiği tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntüyle duyuruldu.

Annesi ve babası Ayten-Derviş Coşkuner, kızı ve damadı İpek-Doğcan Kalkanel, kardeşi İlmiye Coşkuner, teyzeleri ve dayısı Ayfer-Oğuz Coşkuner, İlmiye-Noyan Köroğlu, Derviş-Lütfiye Tarımer, Aytan-Zeren Mungan, yeğenleri Çağan, Çağay, Çiğdem, Ayzer, Çağıl, Çağrım, Deniz, Mete, Ege ve Ece, yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.

Bu arada kızı İpek Coşkuner ile damadı Doğcan Kalkanel, can babalarını asla unutmayacaklarını ve her zaman kalplerinde yaşatacaklarını belirttiler.

 

Tatar’dan tarih dersi: Sahadaki gerçeklerin masaya yansımayacağı hiçbir çözüm sürdürülebilir olamaz!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.