Bugün tam tamına bir yıl oldu. Gazze’de yakılan ateş bölgeyi kapladı. Söndürüleceğine giderek yayılıyor, söndürebilmek için de kimse müdahale edemiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce alınan kararlar da işe yaramıyor. Çünkü alınan kararlar Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ya da İngiltere’nin vetosuna takılıyor. Çünkü en başta onlar ve daha niceleri İsrail’in yanında. Haklı olsa da, olmasa da!
Gazze’de çatışmayı Hamas’ın başlattığı konusu hâlâ tartışılıyor. Hamas bilinçli mi başlattı, yoksa oyuna mı getirildi, tuzağa mı çekildi? Hangisi olursa olsun, giden bunca cana yazık değil mi? 42 bin çocuk ve kadın bombalar altında hayattan koparıldı. Gazze sakini Filistinliler, bir yerden bir yere sürüldü, ancak sığınacak bir yer kalmadı. Ne okul kaldı, ne de hastane! Bombalanmadık ne mülteci kampları kaldı, ne de Birleşmiş Milletlere ait binalar. Hatta hıncını alamayan Netanyahu yönetimi en sonunda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i de ‘İstenmeyen Şahıs’ ilan etti ve İsrail’e girişini de yasakladı.
Guterres yaşanmakta olan acı gerçekleri dile getirdiği için. Ateş kesin sağlanması ve savaşın durmasına yönelik çaba gösterdiği için. Bunca felaket karşısında BM Güvenlik Konseyi’nin seyirci kaldığı için. Güvenlik Konseyi’nin Orta Doğu’daki insanlık dramı karşısında asli görevini yapmaktan aciz kaldığı için. Dahası Güvenlik Konseyi’nin işlevinin günün koşullarını dikkate alarak yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylediği için!
Hani ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ derler ya, aynen o hesap! İsrail’e göre, BM Genel Sekreteri, ABD Başkanı Joe Biden gibi, her ne pahasına olursa olsun, kayıtsız şartsız İsrail’e destek mi vermeliydi? Ateş kes çağrıları yerine, “Vur da korkma, ben de arkandayım” mı diyecekti? Diyemezdi, çünkü acı tablo ortada. Bunca masum insanın, çoluk çocuğun, kadının erkeğin, yaşlının gencinin ne suçu, ne günahı vardı?
Gazze’de, Batı Şeria’da, şimdi de Lübnan’da bunca kan akıtmaya, bunca kentleri viraneye çevirmeye, ayakta kalabilenleri de evsiz barksız bırakmaya, mülteci durumuna düşürmeye bir hak, bir gerekçe var mıdır? Bize öyle geliyor ki, bir yıldan beri devam eden savaştan, sürekli duyulan ürpertici siren seslerinden İsrail halkının da psikolojisi bozuldu. Özellikle savaşın Lübnan’a da sıçraması tahammül sınırlarını aştı. Son olarak bu güne kadar körü körüne İsrail’e destek çıkanlardan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bile, ABD’ye “İsrail’e silah gönderme” çağrısında bulundu.
Savaşın başından beri İsrail’e koşulsuz destek veren Fransa gibi ülkelerin de artık savaşın uzaması ve yayılma istidadı göstermesine tahammülleri kalmadı. Ancak diğer yandan da ABD’de Başkanlık yarışı giderek kızışırken, Demokratlarla Cumhuriyetçiler seçim kampanyasını adeta ‘İsrail’i ben daha çok desteklerim. Ben daha çok silah verdim” yarışına çevirdiler. Ama o verilen silahlar sadece Hamas ve Hizbullah liderleri için kullanılmadı, on binlerce masum insanı hayattan kopardı. Şimdilerde Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin destek ve silah yarışından en fazla kârlı çıkan yine Netanyahu oluyor. “Hangisi gelirse gelsin, her ikisi de avucumun içinde” diyebiliyor.
Ancak dünyanın çeşitli ülkelerinde sokaklara inenlerin, pankartlarla meydanlara çıkanların sesleri de her geçen gün daha da yükseliyor.
Yazıyı ‘Sabah’ gazetesinden Bercan Tutar’ın köşe yazından bir paragraf ile noktalayayım.
“Avrupa’da bazı ülkelerin önde gelen sağ partilerin saflarında bol miktarda antisiyonist isim var. Bu durum İsrail’deki ırkçı Siyonist rejimi derinden korkutuyor. Çünkü yükselen yeni antisiyonizm dalgası hem İsrail’i düşman rejim diye niteliyor, hem de Batı’da yaşayan siyonist lobileri ‘iç düşman, uyumsuzlar ve soykırımcı İsrail’e destek veren ırkçılar’ diye kodluyorlar. Özetle Batı başta olmak üzere, dünya genelinde Siyonistlere artık yer de yok, gelecek de.”
***
Erenköy Gazisi Dr. Cemal Ercihan,
İstanbul’da son yolculuğa uğurlandı
Kıbrıs sevdalısı, Erenköy Gazisi Dr. Cemal Ercihan’ın Hakk’ın rahmetine kavuştuğu ve İstanbul Sultangazi Teferruç Mezarlığı’na defnedildiği tüm sevenlerine derin bir üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Dr. Nezihe Dürrüşehvar Ercihan, oğlu Deniz Ercihan, kardeşleri Halil Ertan, Dr. Ayten Görçin, yeğenleri İbrahim, Mehmet ve Fezile Erchan, Emine İnce, Umut ve Dr. Etem Görçin, onu asla unutmayacaklarını ifade ederek, acılarının sonsuz olduğunu belirttiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.
Öte yandan Mustafa Hacı Ali ve Ailesi, M. Hacı Ali İşletmeleri Çalışanları, eski çalışma arkadaşları, saygıdeğer ve iyi insan Hasan Cemal Beyaz’ın vefatından duydukları derin üzüntüyü dile getirdiler, merhuma Allah’tan rahmet, yaslı ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabır dileğinde bulundular.
Yorumlar kapalı.