Akay Cemal

Suriye halkı, esaretten kurtuluşu kutluyor…







Tam 13 yıldır iç savaşla çalkalanan Suriye’de, Başkent Şam’ın da muhaliflerin eline geçmesiyle Esat dönemi sona erdi, Suriye’de yeni bir sayfa açıldı.

Muhalifler, önce Tel Rifat, ardından Halep, Humus ve Hama’dan sonra, Dera ve Suveyda’dan Şam istikametine yürürken, Doha’da yapılan üçlü toplantı beyhude bir arayıştı. Kaç yıl önce ‘Astana Formu’nu oluşturan Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları Hakan Fidan, Dimitri Lavrov ve Abbas Arakçi, Doha’da görüş alış-verişinde bulunurken, Suriye’de muhalifler Şam’ın banliyölerine girmişlerdi bile.

Toplantıya bazı Arap ülkelerinin temsilcileri de katılmıştı. Ancak Astana formunu oluşturan ülkelerin yetkilileri, Türkiye’nin hatırlatmasına rağmen, 2017’den beri bir araya gelmemiş, ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzattığı el, Rusya’nın da tavsiyesine rağmen, devrik Cumhurbaşkanı Beşar Esat tarafından sıkılmamış ve havada kalmıştı.

Suriye’de 2011’den beri süregelen iç savaşta rejime karşı olup da fişlenenler acımasızca öldürülmüş, hapishaneler dolup taşmış, telefonlar dinlenmiş, herkes konuşmaktan korkar hale gelmiş, iç savaştan kaçan milyonlarca Suriyeli, Türkiye’ye ve çeşitli Avrupa ülkelerine sığınmak zorunda kalmıştı.

Şimdilerde Suriye’nin her tarafında baba ve oğul Esat’ların heykelli alaşağı edilir, dev posterleri parçalanırken, yediden yetmişe herkes meydanlarda, sokaklarda sevinç kutlamaları yapıyor. Türkiye’ye göç edenlerden bir kısmı şimdiden Halep’e, Humus’a ve diğer kentlere dönmeye başladı bile. Bu arada yıllardır hapishanelerde çile çeken on binlerce insan, muhalif güçler tarafından hapishanelerin kapıları açılınca özgürlüğe kavuştular. Hapishanede iken, tek odada annesinden başka birini görmeyen 5 yaşlarındaki bir çocuğun konuşmayı unuttuğu ve serbest kaldıktan sonra, etrafına tuhaf bir şekilde baktığı dikkat çekti.

Beşar Esat apar topar ülkeden kaçarken, halk da ellerinde bayraklarla sabaha kadar ve dün gün boyunca kutlamalara devam etti. Muhaliflerin 27 Kasım’da başlattığı askeri operasyonda, Esat, İran ve Rusya’dan beklediği desteği tam olarak bulamadı ve hayal kırıklığına uğradı. Bu arada Türkiye’ye karşı faaliyetlerini sürdüren bazı bölücü örgütlerin de,bazı noktalar da fırsatı değerlendiren aşiretlerin hücumuna uğradıkları belirtiliyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’deki gelişmeler üzerine, “Temennimiz, komşumuz Suriye’nin 13 yıldır hasretini çektiği huzura ve barış ortamına kavuşmasıdır. Suriye’de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik var.” dedi.

Suriye halkı gerçekten çok çekti. Bu ülkede olup bitenler, yalnız bölge ülkeleri tarafından değil, tüm dünyada yakından takip ediliyor. Bundan sonraki gelişmelerin nasıl bir seyir alacağını merakla beklerken, tekrar vatanlarına dönecek olanların sevinç ve heyecanlarını da görüyoruz.

***

Kumda kahve Gönendere’de var

 

Geçen gün ‘Dünya Kahve Günü’ nedeniyle yazdığım yazıda, en güzel Türk kahvesinin sıcak kumda yapılan kahve olduğuna işaret etmiş, “öyle kahvehaneler kaldı mı” diye sormuş, “Belki bazı köylerde” diye de eklemiştim. Bizim köyden (Gönendere) bir okurum (Hasan Pehlivan) biraz da sitem ederek, “Yahu hep Serdarlılı (Çatoz) olduğunu yazıyorsun. Halbuki rahmetli annen Gönendereli (Konetra) idi. Sonuçta yarı Gönendereli, yarı da Serdarlılısın. Biraz da bizim köyden bahset” demesin mi? Hani haksız da değil.

Her neyse sadede gelelim. Hasan arkadaşım, “Sıcak kumda pişirilen kahve bizde var” dedi ve onu da öğrenmiş olduk. Köy meydanında Hüseyin İlgililer (Gara Hüseyin) hâlâ cezvedeki kahveyi sıcak kumda yapmaya devam ediyormuş. Bu kültürü sürdürmesi ne güzel! İnşallah bir gün kahvesini tatmış oluruz.

***

Behiye Türk, Lapta’da defnedildi

 

Lapta’da köklü Türk ailesinin çınarı 1927 doğumlu, iyi insan Behiye Türk dün Lapta’da son yolculuğuna uğurlandı. Tüm akraba ve dostlarına üzüntü ile duyuruldu. Behiye Hanım, merhum Hüseyin Türk’ün, namı diğer Laptalı Şoför Hüseyin’in eşiydi.

Evlatları Bilgin (merhume)-Mustafa Kunt, Metin-Aydan Türk, Hasan-İmren Türk, Ahmet-Özen Türk, Tamer-Şifa Türk, Berin-Özer Öner, torunları Ömer-Tebessüm Kunt, Özgen-Hüseyin Yenersu, Behiye Ahmet Ateş, Nurcan-Aysan Cümbezli, Funda Bilginer, İrfan-Saffet Türk, İbrahim Türk, Çiğdem-Nevzat Atakan, Mustafa-Nazmiye Türk, Hüseyin-Çisem Türk, Emine Türk, Ayşe ve Bilgin Türk, Necdet Özkutlu, Hüseyin ve Gizem Öner, torun çocukları Hüseyin, Aydan, Çisil, Aras, Mehmet, Alara, İlayda ve bakıcısı Fadime Kezban Aslaner, “Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” dediler.

Suriye halkı, esaretten kurtuluşu kutluyor…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.