
Her narenciye mevsiminde aynı sorunlar karşımıza çıkıyor. ‘Sarı Altın’ denilen narenciye dalında kalacak mı, kalmayacak mı? İhraç edilecek mi, yoksa sıkmaya mı gidecek? Anlayacağınız narenciyede kafalar karışık. Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, bu üreticinin yüzünün artık gülmesi ve işine daha bir şevkle sarılması gerekmez mi?
Kuzey Kıbrıs Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Turgut Akçın, narenciyedeki sıkıntıların, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin yanlış uygulamalarından kaynaklandığını öne sürerken, Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu da, geçen sezon 50 yılın en kötü yılını yaşadıklarını söyledi. Narenciyede 74 bin dönümden 37 bin dönüme gerilediğini ifade eden Alioğlu, “Üreticilerde bir gerginlik oluşmaya başladı. Çünkü ürünlerin ne olacağı ile ilgili bir belirsizlik hakim.” dedi.
Fahri Darbaz, bu yıl Mandora ve Valencia’da düşüş kaydedildiğini söylerken, Mustafa Darbaz da, “Gelinen noktada narenciye ağaçlarını söküp yakmaya başladık.” diye konuştu. Kimi üreticiler de artık narenciyeyi bırakmak zorunda kalacaklarını dile getirdiler.
Bunlar, Asil Nadir döneminden sonra, yıllardan beri duyduğumuz şikâyetler… Halbuki narenciye, bu ülkede en fazla döviz getirici bir sektör. Allah rahmet eylesin, Asil Nadir’in babası İrfan Nadir, narenciye ile o denli ilgilenirdi ki, bahçeleri teker teker gezer, ürünü dalında görür ve peşin ödeme yapardı. Narenciye kaç dönümse parasını verir ve işi garantiye alırdı. Narenciyenin dalında kalma gibi bir sorunu olmazdı.
Toprağından, havasından olacak, buradaki narenciyenin ayrı bir lezzeti, kokusu vardı. Halen de öyle! Yıllarca başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ülkelerine ihracat yapıldı. Alan da memnundu, satan da! Peşin ödendiğinden üretici bahçenin bakımını en iyi bir şekilde sağlar, suyunu, gübresini verir, ilaçlamasını yapar, böylelikle kaliteli ürün yetiştirirdi. O günler geride kalmakla birlikte, hafızalardan silinmez.
Anımsadığım kadarıyla ürün fazlasının Türkiye’ye ihracı söz konusuydu. Bunun gibi, bölgede başka pazarlar da var. Her ne kadar Türkiye’ye ihracat, oradaki üreticiyi olumsuz yönde etkilese de, burada üretilen narenciyenin İstanbul gibi bir mega kentte lafı mı olur? Buradan gönderilecek ürün, İstanbul’un, Ankara’nın iki mahallesinde birkaç gün içinde alıcı bulur. Önemli olan, bunları son ana bırakmamak ve işin ehli insanlarla iyi bir organize yapabilmektir.
‘Sarı Altın’ diye anılan narenciye bu ülkeye bahşedilen bir armağandır. İhracata yönelik çalışmalar yaparken, bölge ülkelerindeki durumu da dikkate alarak, ona göre ihracata zaman kaybetmeden yönelmek gerekir. Piyasaya erken giren ürünün avantajları vardır. Bunları, narenciye ile haşir neşir olan uzmanlar çok daha iyi bilmekte ve değerlendirmektedirler. Örneğin İsrail de narenciyede rakip ülkelerden biridir. Diğer bazı ülkeler de! Oralardaki durumu yakından takip etmek ve ona göre karar vermek gerekir.
Aradan bunca yıl geçti. Avuç içi kadar bu ülkede, ‘Sarı Altını’ koruyamaz, gerilemesini değil, gelişmesini sağlayamazsak yazık olur. Hükümetin bu konularda alabileceği kararları merakla bekliyor, narenciye üreticisinin yüzünün gülmesini istiyoruz.
***
Tevhide Saffet’in Londra’da vefatı
akraba ve sevenlerini derinden üzdü
Londra’da sakin Saffet ailesinin ‘hayatımızın aşkı’ dediği Saffet ailesinin çınarı, saygıdeğer iyi insan Tevhide Saffet’in vefatı, aile ve sevenlerini derinden üzdü. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulurken, evlatları ve gelinleri Saffet-Arzu Saffet, Sertaç-Narin Saffet, Demiz-Rebecca Saffet, torunları Koran-Natalie Saffet, Callum-Yasmin Saffet, Saffet SaffetJnr.,Tiger, Benan, Sami, Deren, Ashden ve Adem Saffet, yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.
Bu arada ablası Hamide-Şenol Akar (merhum), yeğenleri Şehriban Moufıd, Meryem Akar Raşid-Harood Raşid, Nergis-Fırat Bilal, torunları Danyal ve Aleyha Akar Raşid, Khadija Moufıd, Taylan Bilal ve Beste Kesgin ile kız kardeşi Zerrin Fırtınaer-Kazım Makinistoğulları, yeğenleri Kaşif-Ece Fırtınaer, Emir-Şansel Fırtınaer, Tolgay-Ülviye Fırtınaer, Özlem Fırtınaer, Ceylan-Ali Özderen, Ceyda-İbrahim Arap, torunları Mehmet, Cahit, Nihat ve Aleyna Fırtınaer, Okan Sabriler, Okcan Yorgancıoğlu, Ceren ve Deren Özderen, Sahra ve Atlas Arap, yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, nur içinde yatması, mekânının cennet olmasını dilediler.
Yorumlar kapalı.