Yıllar önce demiştim ki, Yunanistan, Kıbrıs Rum halkının anavatanı olmakla birlikte, Rumlar, Yunanistan’dan daha çok İsrail’e güvenmektedirler. Şimdilerde başkaları da benzeri yorumlar yapmaktalar.
Bunu böyle vurgularken, Rum lider Nikos Hristodulidis’in düşüncelerine bir göz atalım. Rum liderin konuya ilişkin konuşması şöyle: İç ve dış tehditlere karşı güvenlik duygusunu güçlendirme ihtiyacı, devletin yükümlülüğüdür. Bölgedeki tehditler ve devam eden ‘Türk işgali’, güvenliğimizi, savunma zırhımızı ve ülkenin caydırıcı gücünü güçlendirmeyi daha da zorunlu hale getirmektedir.
Bu doğrultuda Andreas Papandreu Hava Üssü’nün iyileştirilmesi ve Evangelos Florakis Deniz Üssü’nün genişletilmesi çabalarını sürdürüyoruz. Aynı zamanda Rum Milli Muhafız Ordusu’nun operasyonel ihtiyaçlarını daha fazla karşılamak için, kadınların gönüllü olarak askere alınmasını destekliyor, yedek subayların kurumlarını geliştiriyor ve emekli subayları değerli deneyimlerinden yararlanmak için sivil askere alıyoruz.”
Özetle Rum Yönetimi, İsrail’de olduğu gibi, kızları da askere alırken, emekli subayların da deneyimlerinden yararlanmak istiyor. Sürekli silahlanma yanında ortak askeri eğitimler ve tatbikatlar kendi bilecekleri iştir. Önemli olan, dozu kaçırmamak, ‘artık ben oldum’ diyerek, başkalarının dolduruşuna da gelerek, adayı yeniden ateşe atmamaya özen gösterebilmektir.
Özetle yarım yüzyıldır barışın hüküm sürdüğü bu adayı, Kuzeye de egemen olma düşüncesiyle yeniden kana bulamamak, barışın ırzına geçmemektir. Aksi halde Ortadoğu’da kaynayan kazanda sular bir nebze de olsa, kısa bir süre de olsa durulurken, Güney Kıbrıs’ın da kendi boyunda körüklemeye kalkması, ateşe benzin dökmekten başka bir işe yaramaz. Hatta “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olunur” diye meşhur bir atasözü vardır.
Konu Güney’in askeri durumundan açılmışken, bir de Kuzeye, KKTC’ye bakalım. Askerlik Yasası kapsamında bedelli askerlik ücretlerinin ödenmesinde kolaylık sağlanması amacıyla hazırlanan Askerlik (Değişiklik) Yasa Önerisi Resmi Gazete’de yayınlanarak halkın bilgisine sunuldu. Yasada yapılacak değişiklikle, yurt dışında doktora veya üniversite sonrası 4 yıl çalışma yoluyla bedelli askerlik hakkını kazanan KKTC vatandaşların, aylık brüt asgari ücretin beş katı tutarında TL veya 4 bin sterlin ödeyerek, 1 ay hizmet yaparak mükellefiyet hizmetini yerine getirebilecek.
Askerlik konusu öteden beri Kıbrıs dışında yaşayan Türklerin, oraları ziyaret edenlere yönelttikleri sorular arasındadır, hatta ilk sıralardadır. Askerlik yapmak istemekte, ancak bunun işlerine olumsuz şekilde yansımasını da arzu etmemektedirler. Yıllardan beri bu şikâyetleri anlattılar. Cumhurbaşkanlarına, Başbakanlara, Dışişleri Bakanı ve her gelen bakana sordular, kolaylık sağlanması halinde Kıbrıs’a gelmekten, bedelli olarak askerliklerini yapacaklarından kimsenin kuşkusu olmaması gerektiğini ifade ettiler.
Gerçekten de öyle! Türkçe lisanında bazı kelimeleri unutmuş, İngilizce konuşan nice gençler askerlik mükellefiyetlerini yerine getirdiler ve bundan gurur duyduklarını söylediler. Asker ocağında çektikleri fotoğrafları arkadaşlarıyla da paylaştılar. Uzun zamandan sonra yasada değişiklik yapma ihtiyacı duyulması, öyle görülüyor ki, yasanın daha cezbedici bir hal almasıyla ilgi daha da artacaktır. Ancak Kıbrıs dışında yaşayan soydaşlarımızın bunlardan haberdar olması, bilgi sahibi kılınması gerekir ki, bu da yoğun bir çalışma ile mümkündür. KKTC’nin temsilcileri gençleri aydınlatmalı ve gerekli izahlarda bulunmalıdırlar. İnanın, uzak diyar Avustralya’da yaşayan Türk gençleri bile, gerekli bilgiler aktarıldıktan sonra, hem vatanlarına gelmek, hem de bedelli askerlik yapmak isteyeceklerdir.
Kısaca yasada kolaylıklar adına değişiklikler yapılması yeterli değildir. Önemli olan yurt dışında bulunan gençlerimizi aydınlatmak ve bedelli askerlikle bağları güçlendirmek, kurulan köprülere birer harç da onların koymalarını sağlamaktır.
Yorumlar kapalı.