Yeni adli yılın açılış töreninde yapılan konuşmaları dikkate alarak, değişen koşullar ışığında yeni bir yol haritası çizilmesi gerektiği inancındayız. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yanı sıra, Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, Baro Konseyi Başkanı Hasan Esendağlı ve Başsavcı Sarper Altıncık’ınkonuşmalarının ortak noktasını yargının bağımsızlığı teşkil etti.
Bertan Özerdağ, eğitimde yaşanan sorunları eleştirirken, eğitimdeki sıkıntıların halkta büyük bir üzüntü yarattığına dikkat çekti, eğitimde yaşanan sorunların temelinde kamu alanındaki denetimsizliğin yattığını söyledi. Özerdağ ayrıca devletin daha güçlü hale gelebilmesi ve toplumsal refah için yargı bağımsızlığına saygı gösterilmesi ve yargı kararlarına uyulmasının koşulsuz bir şekilde sağlanması gerektiğini ifade etti.
Yüksek Mahkeme Başkanı Özerdağ, “Üzülerek belirtmek isterim ki, yargıç ve mahkeme personelimiz yetersiz koşullarda büyük özveriyle çalışmakta ve pek çok eksiklik ve sorunla karşı karşıya kalmaktadır” derken, Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da, şu anda ülkede 947 aktif avukatın olduğunu, ihtiyaç fazlası mezun sorununun bu sektörde de endişe verici boyuta geldiğini ifade etti ve Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖDAK’a tedbir alması çağrısında bulundu.
Özetle yargıç ve mahkeme personeli yetersiz, ama avukat ihtiyaçtan fazla! Bir başka deyişle fabrika durmadan üretiyor. Kişi hukuka meraklı ise ve hukuk okumak isterse diyecek yok. Ancak ülkenin içinde bulunduğu durum dikkate alınarak, Esendağlı’nın da ifade ettiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖDAK’ın yönlendirme yapması lazım. Bu ülkede teknik personele ne denli ihtiyaç olduğu ortadadır. Üstelik teknik personelin avukattan da, kamu görevlisinden de çok daha fazla maaş aldığı gerçeği de bilinmektedir. Bu durum günlük hayatımızda da görülmektedir.
Mezun olan nice üniversite mezunları boşta gezerken, sanat okullarından mezun olanlar, hemen iş bulabilmektedirler. Sanayi Odası da geçenlerde benzeri görüşleri dile getirmiş ve kalifiye eleman eksikliğinden dert yanmıştı. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı’na bu konuda çok iş düşmektedir.
Başsavcı Sarper Altıncık ise konuşmasında, ülkede nüfusa göre suç işleme oranının yüksek olduğuna dikkat çekti ve Şartlı Tahliye Tüzüğü’nün mahkûmların ıslah edilmesi amacına hizmet etmediğini belirtti. Altıncık, son yıllarda artan suç oranlarının toplumsal düzeni ve kamu vicdanını tehdit eder duruma geldiğini, bunun polis, mahkemeler ve Başsavcılık üzerinde yük yarattığını, etkin denetim ve caydırıcı cezalarla suç oranlarının artırılmasının esas hedef olması gerektiğini kaydetti.
Vatandaş tedirgindir, çünkü suç oranı giderek artmaktadır. Trafik terörünün yanı sıra, cezaevi tıka basa doludur ve çoğu da üçüncü ülke vatandaşlarıdır. Polis denetimlerinde durmadan ele geçirilseler de arkası kesilmiyor. Yıllarca bu ülkede kaçak yaşam sürdürdüklerini itiraf etmektedirler. Üniversiteye kaydını yaptırmış, ama bir daha kapısından içeri girmemiş olanlar az değildir.
Onlar bir yana, ülkede uyuşturucu, taciz, gasp, hırsızlık, darp ve benzeri olaylarda da tırmanış görülmektedir. Asayişi bozan kişilerle sadece polisin uğraşması, denetimlerde onları mantar gibi toplaması yeterli olmadığı gibi, çare dedeğildir. Başsavcı Altıncık’ın da ifade ettiği gibi, nüfusa göre suç işleme oranı yüksektir. Bu durum da, polis, mahkemeler ve Başsavcılık üzerinde ağır bir yük yaratmaktadır. Caydırıcı cezalarla bu yükün hafifletilmesi gerekir.
Kısacası vatandaşın sürekli şikâyet ettiği, tedirgin olduğu hususları masaya yatırmak ve bir yol haritası çizme zamanı gelmiş, hatta geçmiştir de! Yasama, yürütme ve yargı bir ahenk içinde çalışma koşullarını yaratabildiği takdirde, asayiş konusunda çok şeyler yapılabilir, dolayısıyla caydırıcı cezalarla toplumda parmakla gösterilebilecek huzur ve sükun yaratılabilir. Bu da zor olmasa gerek. Yeter ki, eller taşın altına konulsun!
***
Kemal Özder Lefkoşa’da, Ömürlü de
Lapta’da son yolculuklarına uğurlandı
Aslen Baf’ın Aydın köyünden olup, Bostancı’da, daha sonra da Lefkoşa’da ikamet eden, herkes tarafından sevilen iyi insan Kemal Özder’in dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi, hayat arkadaşı Nefise hanım, evlatları Zafer-İsmet Özder, Duran-İlker Gürler, Osman-Meryem Özder, Hüseyin-Berna Özder, torunları Umut-Begüm Gürler, Kemal, Ayşe, Damla, Oktay, Nefise, Mustafa ve Nefise Özder, sonsuz acılar içerisinde olduklarını ifade ederek, “Kıymetli babamız, canımız dedemizi kaybettik. Acımız büyüktür. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.
Bu arada Lapta’nın sevilen isimlerinden, iyiliksever insan Muzaffer Ömürlü’nün dün Lapta’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Servet Hanım, oğlu ve gelini Sertan-Emete Ömürlü, kızı ve damadı Zuhal-Selçuk Baxi, torunları Serem ve Sıraç Muzaffer Ömürlü, yokluğuna hiçbir zaman alışamayacaklarını belirterek, “Acımız sonsuzdur. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” ifadelerini kullandılar.
Diğer yandan Lefkoşa’nın sevilen ve sayılan kişilerinden, yıllarca Girne Kapısı’nda, (İnönü Meydanı) kardeşleriyle birlikte gazete bayiliği yapan, ekmeğini taştan çıkaran, Dr. Cenk Conkbayır’ın babası Ahmet Conkbayır da yaşama veda etti. Conkbayır’ın ölümü ailesi, yakınları ve dostlarını yasa boğdu. Dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandı.
Haspolat’ta sakin Özkan Kaya ise Demirhan-Minareliköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Yorumlar kapalı.