
Cenevre öncesi hem Kıbrıs içinde hem de Kıbrıs dışında hazırlıklar devam ediyor. Orada eteklerdeki taşlar bir daha dökülecek. Bu kez masa kırılır mı, kırılmaz mı, masadan kalkılır mı, kalkılmaz mı da görülecek. Sonuçta Rum tarafı, “Ben tanınmış bir devletim, sense azınlık. Ben egemenim, sen değilsin, ben BM ve AB üyesi olarak tüm ada üzerinde söz hakkına sahibim, sen değilsin” diyebilir, ancak bunlar ne denli gerçektir. Esas gerçeği yansıtan sahadaki durumdur.
Kabul edilse de, edilmese de, resmi olarak tanınsa da tanınmasa da, bu Ada’da iki ayrı devlet vardır. Akdeniz’in bu en güzel adasını mademki birlikte paylaşıyoruz, barış, huzur ve güven içerisinde yaşıyoruz, iki ayrı ve eşit devlet olarak, başka emeller peşinde koşulacağına, işbirliğini tercih etmeli, daha müreffeh bir yaşamın kapılarını açmalıyız. Adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabilmesi için Türk ve Rum halkının bu topraklarda müreffeh bir gelecek yakalayabilmeleri ve her türlü işbirliğinin olabilmesi, ancak iki devlet arasında işbirliği ile mümkündür.Yalnız elektrikte mi? Her alanda işbirliği olabilir. Yangınlarda, doğal afetlerde, sağlıkta, hayvan hastalıklarında, Çam keseböceğinde, derelerin ıslahında, cürümlerde, en önemlisi suda ve daha birçok alanda işbirliği yapılabilir. Örneğin Rum tarafının su konusunda çok sıkıntılı olduğu ve bununla ilgili çalışmalar yürüttüğü belirtiliyor. Mevsimin de kurak geçeceği tahmin edilmektedir. O zaman su konusu gerçekten ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Rum yönetimi iyi niyetli ve gerçekçi olarak iki devlet tezini kabul etmiş olsa, bu adada işbirliğiyle öyle eserler yaratılır ki, her iki halk da bundan nasibini fazlasıyla almış olur. Bunu başarabilmek için, Rum yönetiminin ada gerçeklerini kabul etmesi yeterlidir.
Kabul etmeliyiz ki, BM Genel Sekreteri de ortak bir zemin olmadığını kayıtlara geçirmiş bulunuyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bu saatten sonra ‘United bir Cyprus’ (Birleşik Kıbrıs) olmaz. Ama işbirliği olur. Elektrikte enterkonnekte olabilir” dedi. Ambargoların ve izolasyonların kaldırılması gerektiğini yineleyen Tatar, şunları da vurguladı:“Nasıl ki Rum o tarafta, egemen bir devlettir ve her gün anlaşmalar yapar, ben de Kıbrıs Türk halkı olarak anavatanımla anlaşmalar yapabilirim. Özden gelen haklarımızla Türkiye Cumhuriyeti ile askeri savunma anlaşmaları yapabiliriz. Biz orada bunu bir fırsat olarak değerlendireceğiz.”
İki devletli siyaseti 4 yıl önce Cenevre’de ortaya koyduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi muhatap almadan Kıbrıs meselesinin çözülemeyeceğine işaret etti.
Mademki konu Türkiye’den açıldı, Hristodulidis’in bilgisi dahilinde olmakla birlikte, yine de haberi kendisine hatırlatalım: NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupa Birliği liderlerine “Türkiye ile ilişkileri iyileştirin” tavsiyesinde bulundu ve Türkiye’nin de AB savunmasına dahil edilmesini savundu.
Yoruma gerek yok!
***
Foto Yücel muhabirimdi
toplumaçok hizmeti geçti
‘Foto Yücel’ olarak bilinen ünlü fotoğrafçılardan Yücel Onurlu’yu da kaybettik. Hem stüdyo fotoğrafçılığında, hem de foto muhabiri olarak, Leymosun’da (Limasol) sevilen bir kişiydi. 1974 öncesinde kardeşi Göksel ile birlikte aynı stüdyoda çalışırlardı. Foto Yücel, Halkın Sesi’nin merhum Erdal Gökhan da Bozkurt gazetesinin Limasol muhabirleriydiler. Daha sonraları Halkın Sesi’nin Limasol ekibine emekli Polis Çavuşu Osman Öztürk de katılmıştı. Çok faal biriydi ve emekli polis olduğundan istihbaratı da güçlüydü.
Gün geçmez ki, Limasol’dan haber olmasındı. Foto Yücel ile Göksel ve beri yandan Osman Öztürk, tam bir ekip çalışmasıyla Limasol’da olup bitenleri Halkın Sesi’ne aktarırdı. Gazetenin tirajı o kadar yükselmişti ki, sadece Limasol’a günde 700 kadar gazete gönderilirdi. O nedenle Limasol’da bir ofis açmak durumunda kalmıştık. Halkın Sesi’nin kurucusu sahibi Dr. Fazıl Küçük ile Leymosun’a giderek ofisi açtık ve orada ileri gelenlerin katılımıyla Niyazi Restoran’da akşam yemeğinde bir araya gelmiştik. Sanırım Fevzi Uçaner, Hasan Ceylan, Sultan Albayrak gibi bölgede görevli muhabirler de vardı.
Barış Harekâtı’ndan sonra Girne’de fotoğraf stüdyosu açan Yücel Onurlu’nun (Foto Yücel) pek çok haberde imzası vardır. Limasol’un, sonraları da Girne’nin sevilen ve saygın kişilerindendi. Yücel arkadaşım, Girne Nurettin Ersin Paşa Camii’nde kılınan öğle namazının ardından dün Zeytinlik’te son yolculuğuna uğurlandı. Sevgili eşi Hülya Hanım, çocukları Hakan-Demet, Didem, Gökhan-Yüksel Onurlu, torunları Yücel-Lara-Daren Onurlu, “Sevgli eşimi-babamızı-dedemizi kaybettik. Acımız sonsuzdur. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” dediler. Işıklar yoldaşın olsun değerli arkadaşım.
Öte yandan 1940 doğumlu bir çınar isim Sevim Madencioğlu’nun dün Dikmen’de toprağa verildiği tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Eşi Mustafa Cemal (Kara Kemal) Madencioğlu (merhum), evlatları Varol-Şerif Madencioğlu, Enver (merhum)-Heran Madencioğlu, Hasan-Zilha Madencioğlu, torunları İpek-Mehmet Sözerim, Göker ve Kemal Madencioğlu, Sevim-Ahmet Kofalı, “Yokluğuna asla alışamayacağımız canımız annemiz, biricik nenemiz, iyi insanı kaybettik. Acımız büyüktür. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandılar.
Diğer yandan Türkiye İş Bankası KKTC Ülke Müdürlüğü adına yayınlanan taziye mesajında, 1975-1991 yılları arasında Gazimağusa şubesinde hizmet vermiş olan değerli emekli Mustafa Akşahoğlu’na Allah’tan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve İş Bankası camiasına başsağlığı dileğinde bulunuldu.
Yorumlar kapalı.