Akay Cemal

Netanyahu’nun ateş-kes anlayışı Makarios’un ateş-kes’ine benzer







İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Hamas ile ateş-kes’i yürürlüğe koymakta öyle bir kıvırdı ki, kimse hayrete düşmedi. Çünkü bu ne ilkti, ne de son olacak. İnşallah biz yanılmış oluruz.

Her neyse; İsrail ile Hamas arasında varılan ateş-kes anlaşması dün saat 12.15’te uygulamaya konuldu. Ancak ateş-kes’e saniyeler kala, Gazze’de saldırılarına devam eden İsrail güçleri 14 Filistinliyi şehit etti. Bu arada İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir, ateş-kes anlaşmasına karşı çıkarak istifasını sundu.

Hamas, serbest bırakılacak 3 kadın rehinenin ismini açıklarken, İsrail Başbakanlık Ofisi de, yaşayan diğer dört rehinenin 7 gün içinde serbest bırakılacağını bildirdi. Yerinden edilmiş Filistinliler ateş-kes’le birlikte Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki evlerine doğru hareket etti. Gazze’nin kuzeyindeki el Saffavi bölgesine gelen Filistinliler, büyük yıkımı görünce gözyaşlarını tutamadılar.

Tüm dünya, ateş-kes’in nasıl ilerleyeceğini, yalpalayıp yalpalamayacağını merak ediyor. Kuşkusuz bu konuda tüm gözler ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump’ta. İkide bir fikir değiştiren Netanyahu’yu frenleyecek mi, yoksa?..

İsrail-Hamas arasındaki ateş-kes anlaşması, bana 21 Aralık 1963’te, Kanlı Noel’le birlikte başlayan iki taraf arasındaki çatışmalarda mutabakata varılan, ancak uygulanmayan ateş-kes’leri anımsattı. O günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük, gece vakti Baf Kapısı Polis Karakolu’nda buluşarak ateş-kes’i görüşürlerdi.

Aslında söz konusu karakol, Eoka’nın yuvalarından biriydi. Ancak ateş-kes konusunda uzlaşı sağlayabilmek için ara bölgeyi geçerek Baf Kapısı Polis Karakolu’na gitme zorunluluğu vardı. Çünkü Lefkoşa’nın Türk kesimi sebepsiz yere mermi yağmuruna tutuluyor, her tarafta havan topları, bazukalar patlıyordu. Kıbrıs Türk halkını imha ederek, Adayı Yunanistan’a ilhak etmek, böylelikle Enosis’i gerçekleştirmeyi öngören ‘Akritas Planı’nın uygulanması için düğmeye basılmıştı. Bu nedenle Kıbrıs Türkleri için zor bir dönem başlamıştı.

O günlerde Dr. Fazıl Küçük’ün, Makarios’la görüştükten sonra, geri dönmesini Halkın Sesi gazetesinde dört gözle, heyecanla beklerdik. Küçük’ün şoförü merhum Mustafa Dayı idi. Arabada Doktor’la birlikte koruması merhum İsmail Sadıkoğlu ve Cumhurbaşkanı Muavinliği’ne bağlı polis ekibinden merhum Kemal Kafalong vardı. Her ikisi de yürekli ve gözlerini budaktan ayırmayan mücahitlerdi. Onlarca Rum polisin bulunduğu Baf Kapısı’nda Makarios’un muhafızlarıyla, görüşmenin cereyan ettiği odanın kapısında eller tetikte karşılıklı nöbet tutuyorlardı.

Dr. Küçük’ün arabası Ledra Palace’ı geçerek Türk kesimine girdiğinde, Rum mevzilerinden atışlar yine başlar, giderek çoğalırdı. Dr. Fazıl Küçük arabadan iner inmez, “Papaz yine sözünde durmadı, uzlaşmayı ihlal etti” diyerek tepki gösterir, öfkeli bir şekilde odasına girer, “Bana bir kahve söyleyin” derdi.

Şimdilerde Gazze’de ateş-kes var ya, zamanında bizde yaşanan ve bir türlü uygulanmayan ateş-kes’leri bilgilerinize getirmek istedim. Ateş-kes’ler Kıbrıs’ta uzun yıllar işe yaramadı. En son 15 Kasım 1967’de Geçitkale-Boğaziçi çarpışmalarında Türkiye’nin Yunanistan’a vermiş olduğu sert bir notayla ateş-kes sağlanmış, Eoka Lideri Grivas’la birlikte, Yunanistan’dan gelen askerler geri gönderilmişti. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in Ültimatomu yenilir yutulur cinsten değildi. Nitekim ondan sonra 1968 yılında Denktaş’la Kliridis arasında görüşmeler başlamıştı.

Aradan 50 yıl geçti. Kıbrıs halen ateş-kes durumunda… Türk askeri varlığı olmasaydı, buradaki ateş-kes şimdiye yüzlerce defa bozulurdu. Türklerin yanı sıra, Rumların da bu durumdan memnuniyet duyması lazım… Anketlerde Rumların büyük bir bölümü de, ‘nasıl bir çözüm’ sorusunu yanıtlarken, “Şimdiki durum aynen devam etsin” dediklerine göre, doğal olarak onlar da memnun görünüyorlar.

Netanyahu’nun ateş-kes anlayışı Makarios’un ateş-kes’ine benzer
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.