Yunanistan ve ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ortak yapımı ‘Famagusta’ dizisi tepkilerin odağı olmaya devam ederken, arkadaşımız Emine Gül Özer, vatandaşların bu konudaki görüşlerine başvurdu. Özetle dediklerine bakalım:
“Böyle bir filme hiç gerek yoktu. Türkler hiçbir zaman katliam yapmadı, tüm katliamları Rumlar yaptı. Bizzat şahit oldum. Otobüsleri durdurup yol kestiler, kimlik istediler. Olmayanları geri gönderdiler köylerine. Bunun gibi neler neler… Gerçeklerin çarpıtıldığı bir diziyi izlemek istemiyoruz. Bizim hükümetin bu konuda bir lobi oluşturması lazım. O zaman biz de yaşadığımız gerçekleri bir dizi yapalım herkes görsün.
Barış için olmaması gerek. Eğer iki toplumlu yaşayacaksak, geçmişi tekrar günümüze taşımaya gerek yok. Yanlış bir şey!”
Özetle vatandaşların düşünceleri böyle! Açık konuşmak gerekirse, Rumlar bizim gibi değiller. Dürtmede ve kaşımada üzerlerine yok! Bir nevi hastalıktır bu da. İşleri güçleri Türk askeri ile uğraşmak, kötülemektir. Halbuki Türk askeri ne katildir, ne de canavar! Irak’taki, Suriye’deki operasyonlarda da bunu görebiliyoruz. Sivil halka zarar vermemek için gereğinden fazla titiz davranıyor. Bunu Somali’de de görebiliyoruz, Bosna’da ve görev yaptığı diğer ülkelerde de!
Elli yıl önce bunu Kıbrıs’ta gördük ve yaşadık. Birinci harekâtta Girne bölgesindeki bazı köyleri ziyaret ettiğimizde, özellikle Bellapais’te Rum halkının Türk askerine nasıl teşekkür ettiğine tanık olduk. Esirlere insanca muamelesini de gördük. Onlarla konuştuk. Ne dayak vardı, ne de işkence! Çünkü Mehmetçik esire mermi sıkmaz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nda Türklere esir düşen Yunan Generali Trikopis’e nasıl davrandığını, nasıl misafir ettiğini dünya alem bilmektedir. Savaşa Türk askerinin muhatabı yine askerdir, sivil değildir.
Famagusta’ya gelince; henüz görmedik, ama bu konuda birkaç çift lafımız olacak. Barış karşıtı değiliz. Elli yıldır bu ülkede barış hüküm sürmektedir. Barış diye yapmacıktan slogan atan varsa, gitsinler Gazze’ye ve barışı arasınlar. Barışın kırıntısını bile bulabilirler mi?
Mağusa, Barış Harekâtı’nın ikinci aşamasından sonra, Gazimağusa adını aldı. Mağusa aslında ezelden beri Türklerin ikamet ettiği bir kent. Ancak Kıbrıs Türk halkını topyekun dize getirmek ve Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla büyük bir titizlikle hazırlanan ‘Akritas Planı’ndan nasibini fazlasıyla alan bir kent aynı zamanda. Tam 11 yıl surlar içinde hapishane hayatı süren o halk neler çekti bilir misiniz? Gidip o insanlarla konuşun. Yıllarca mermi, bazuka ve havan topu yağmuru altında yaşadılar. O hisarların dili olsa da konuşsa!
Maraş’ın girişindeki o yüksek bina Türk uçaklarınca niye vuruldu? Çünkü oraya ve diğer yüksek binalara uçaksavar silahları yerleştirmişlerdi. Çünkü kan kusturmuşlardı Mağusa halkına.
Şimdi de kalkmışlar, Mağusa’da Türklere yaptıkları mezalimi unutmuş görünerek ve halkı enayi yerine koyarak filmin adını da Mağusa koyuyorlar. Sanki de Mağusa Türküne kan kusturan kendileri değil de Cenevizlilerdi. Böylesine rezillik olabilir mi? Ondan sonra da, görüşmeler hemen başlasınmış, kendileri hazırmış, falan filan. Bu zihniyetle başlasa ne yazar, başlamasa kaç yazar?
***
Erol Miralay’ın ölümü üzerine
İnönü köyü yasa boğuldu
Erol Miralay, yalnız köyü İnönü’de değil, çevre köylerde de çok sevilen sayılan, müstesna bir insandı. Dün İnönü (Sinde) köyünde son yolculuğuna uğurlandı. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Miralay’ın vefatı köyde derin üzüntüye neden oldu.
Hayat arkadaşı, can yoldaşı, sevgili eşi Emete Hanım, anne ve babası Filiz-Mehmet Faik Miralay (merhum), evlatları Berkan-Melek Miralay, Filiz-Ercan Bence, Osman-Shem-Shat Miralay, torunu Defne Bence, yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, “Acımız sonsuzdur. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.
Bu arada Atakom Ailesi, şirket çalışanlarından Berkan Miralay’ın kıymetli babası Erol Miralay’a Tanrı’dan rahmet, yaslı ailesine başsağlığı dileğinde bulundu.
Diğer yandan Ünüvar ailesinin kıymetli büyüğü, merhum Ahmet Ünüvar’ın eşi, iyi insan Neriman Ünüvar’ın dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Evlatları Zehra-Hasan Karaoğlan (merhum), Mazhar-Hülya Ünüvar, torunları Ahmet-Ferda Karaoğlan, Neriman-Erhan Berksel, Neriman-Tahir Selviler, Salih-İpek Ünüvar, Ayşe-Cemal Koçak, torun çocukları Ercem, Berke, Direnç, Tuğdem, Kıyal, Mazhar, Aral, Mazhar, Erdinç, Uğur ve Salih, ayrıca bakıcısı Sabina, çok sevdikleri Neriman hanımın vefatıyla sonsuz acılar içerisinde olduklarını ifade ederek, “Acımız büyüktür. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.
Öte yandan KTMMOB Mimarlar Odası, değerli Oda üyelerinden ve eski Oda başkanlarından Azmi Öge’nin kıymetli babası Mustafa Kemal Öge’ye Tanrı’dan rahmet, yaslı ailesine ve yakınlarına başsağlığı diledi.
Yorumlar kapalı.