Dünya Turizm Günü’nü es geçemezdik. Çünkü bu ülke, her şeyden önce bir turizm adasıdır. Üniversite sektörü oluşmadan önce de!
Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Akdeniz’in kalbinde yer alan Kuzey Kıbrıs’ın, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, doğal güzellikleri ve kültürel çeşitliliğiyle bir cennet olduğunu vurguladı. Ataoğlu, turizmin kültürleri birbirine yaklaştıran, insanlar arasında anlayış ve dostluğu güçlendiren önemli bir köprü olduğunu belirtti.
Ataoğlu, Türkiye’de yaşayan kardeşlerimizin ülkemizi daha iyi tanımaları ve tatillerini burada planlamaları için yapılan çalışmaların önemine dikkat çekti. Kıbrıs Sağlık Turizmi Konseyi Başkanı Ahmet Savaşan da, ülkenin sağlık turizmi alanında, uluslararası arenada yükselen bir değer olduğunu ifade etti.
Bu arada Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri (KITSAB) Başkanı Orhan Tolun, KKTC’nin geleceğinin turizmde olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi. Tolun, Turizm Günü’nün bu yıl ‘Turizm ve Barış temasıyla kutlanacağına işaret ederek, “Bu tema aslında tam da bizim adamız için seçilmiş bir slogan gibi duruyor.” dedi.
Görüşler özetle böyle! Diyeceğimiz o ki, bu ada gerçekten Doğu Akdeniz’de bir ‘Turizm Adası’. İçinde bulunduğumuz coğrafyada, oluk gibi kan akar, yerde, gökte füzeler, bombalar her yanı çınlatırken, turistlerin Kıbrıs’ı tercih etmesinin elbette nedenleri vardır. Gazze, Batı Şeria, Lübnan ve İsrail bir nefes ötemizde. Hele Gazze ve Batı Şeria cehennemi yaşıyor, Şimdilerde Lübnan da! Böyle olmasına rağmen, Ada’nın kuzeyinde de, güneyinde de otellerde doluluk oranı fena değil!
Eylül sonu, ekim başlangıcı olmasına rağmen, deniz sefasını çıkaranların sayısı da az değil. Bakanın da ifade ettiği gibi, burası nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış doğal güzellikleri ve kültürel çeşitliliğiyle bir cennet. Turizm sevdalısı Reha Arar’ın tabiriyle Akdeniz çanağında en güzel ada. Böyle özelliklere sahip bu ada tercih edilmez mi? Öyle olmasaydı, Ada’nın her iki yakasında da turisti en iyi şekilde ağırlayan göz kamaştırıcı oteller, yanı sıra butik oteller yapılır mıydı?
Ada’nın çevresinde savaş rüzgârları fırtınaya dönüşür, Netanyahu dur durak bilmezken, turistin burayı tercih etmesinin en başta gelen nedeni, 50 yıldan beri adada barışın hüküm sürmesidir. Bunu sağlayan da, Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. BM’nin artık işlevini yerine getiremez duruma düştüğü, aciz kaldığı bizzat BM kürsüsünden başta Türkiye olmak üzere, çeşitli ülkelerin liderleri tarafından dile getirildi. Güvenlik Konseyi’nin durumu eleştirildi ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” sloganının haklılığı gündem oldu.
KITSAB Başkanı Tolun’un, turizmi barışla özdeşleştirmesi anlamıdır. Uzun yıllar KITSAB Başkanlığı yapan, Onursal Başkan merhum Ahmet Necati Özkan da, turizmin barış aracı olduğunu hep tekrar eder dururdu.
Eğer Kıbrıs adasında yarım yüzyıldan beri silah sesi duyulmadıysa, barış, huzur ve güven sağlanmış olmasaydı, elbette turistler de burayı tercih etmezdi. Çünkü turist gittiği yerde öncelikle barış, huzur ve güven aramaktadır. Hristodulidis ve Stefanu New York’ta ‘işgalden’ söz edeceklerine, biraz da madalyonun öteki yüzünü okusalardı.
***
Duayen gazeteci Faruk Zapcı’yı kaybettik
Dünkü Hürriyet’te de yazıldığı gibi, duayen gazeteci Faruk Zapcı, Bosna’dan Kosova’ya, Afganistan’dan Irak’a birçok savaşı yerinde izleyen bir gazeteciydi. Yeraltının en azılı suçlularından sayılan Çakal Carlos’la cezaevinde röportaj yapmıştı. Habercilik heyecanıyla yanıp tutuşan bir isimdi. Canını tehlikeye atma pahasına yaşananlara tanıklık etmek isterdi. Hürriyet’in Londra Temsilcisiydi, ama dünyanın herhangi bir yerinde kriz patlak verdiğinde ilk o gönüllü olurdu.
Yıllar önce Londra’da karşılaşmış ve yemekte sohbet etmiştik. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun.
***
Elmaziye Defteralı Lefkoşa’da,
Ankut da Demirhan’da defnedildi
Defteralı ailesinin çınarı, neşesi ve çok sevilen mensubu, merhum Nevzat Defteralı’nın eşi Elmaziye Defteralı’nın dün Lefkoşa’da defnedildiği tüm akraba ve dostlarına üzüntü ile duyuruldu. Ailesi, “Çok sevdiğimiz teyzemizi toprağa verdik. Onu hiçbir zaman unutmayacağız. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” dediler.
Öte yandan aslen Assomadolu olan Yusuf Ankut dün Demirhan’da toprağa verildi. Sevgili eşi Hülya Hanım, evlatları Murat Ankut, Nazlı Ünveren, Sevcan Ankut, damadı Hasan Ünveren, torunları Ela-Arda ve Atay Ankut, Halil ve Yusuf Ünveren, Yağış Şahutoğlu, tüm sevenlerine üzüntü ile duyururken, “Acımız büyüktür. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandılar.
Bu arada Nergisli’nin çınarlarından, çevresinde sevilen kişi Ülfet Özgü kendi köyünde toprağa verilirken, Dipkarpaz sakini Sabri Akbaş da Dipkarpaz’da defnedildi.
Yorumlar kapalı.