Akay Cemal

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a açık mektup






Sayın Cumhurbaşkanı;

27-28 Ocak 1958 Direnişi, sizin de işaret ettiğiniz gibi, Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar olarak iki halk bulunduğunu tüm dünyaya duyurmuştu. Ödenen bedeller vardı. O dönemin gençleri olarak, bizlerin de içinde bulunduğu gösterilerde, Lefkoşa’da 5, Mağusa’da da 2 şehit verilmiş, birçok yaralanan arkadaşımız olmuştu.

Bizler, Lefkoşa Türk Lisesi’nden çıkarak sokaklara dökülürken, ne taşkınlık yapmış, ne taş atmış, ne de birilerine saldırmıştık. Sadece “Kıbrıs’ta biz de varız” diye sesimizi yükseltmiş, olası bir anlaşmada eşit hak sahibi olduğumuzu haykırmıştık. Liseli gençlere, Kız Lisesi ve Atatürk Kız Meslek Lisesi öğrencileri de katılınca Sarayönü’nden Girne Kapısı’na kadar uzanan bir insan seli oluşmuştu.

Sıkılan mermiler, atılan sis bombaları, başlara, sırtlara inen coplar, gür sesimizi kısamamıştı. Göz yaşartıcı bombaların etkisiyle gözlerden yaşlar akarken, Mulla Hasan’ın Kahvehanesi’nde, Girne Kapısı’ndaki Mevlevi Tekkesi’nin çeşmesinde yüzler yıkanıyor, ‘yürüyüşe devam’ diyorduk. Esasen atılan göz yaşartıcı bombaların havada kapılarak geri fırlatılması da İngiliz askerlerini panikletmiş, çileden çıkarmıştı.

Sayın Cumhurbaşkanı,

O güne değin Rum lise öğrencileri de ENOSİS amaçlı nice gösteriler yapmışlarsa da, bu kadar sert muamele ile karşılaşmamışlardı. 27-28 Ocak 1958 direnişinin amacı bir yerlere mesaj vermekti. Ada’da Türk varlığını görmezden gelenlerin, yok sayanların gözlerine gerçekleri sokmaktı. Nitekim gençliğin haykırışı, yalnız Kıbrıs Türk basını ve Türkiye basınında değil, başta İngiltere olmak üzere, dünyanın çeşitli ülkelerinde yankılar yaratmış, gazetelerde manşetlere çekilmişti. Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türklerinin haklı davasına tam anlamıyla sahip çıkarken, Ankara’dan yükselen sesler, Kıbrıs Türk halkına moral vermiş, güç kaynağı olmuştu.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Bu nedenlerle ifade edildiği gibi, 27-28 Ocak 1958 olayları Kıbrıs’ta bir dönüm noktasıdır ve sizin de belirttiğiniz gibi, Kıbrıslı Türkler, bu adada en az Rumlar kadar egemen bir halktır, hak sahibidir.

27-28 Ocak Direnişi, bu halkın varoluş ve özgürlük mücadelesinde, dünya kamuoyunu aydınlatan bir meşale olmuştu. Öyle bir haykırıştı ki, ne çalan sirenlere, ne sıkılan mermilere, ne de atılan göz yaşartıcı bombalara aldırış edildi.Kaldı ki, Lise’li gençler, bombaları havada kapıyor ve atanlara geri fırlatıyordu. Bir yandan da ‘Ya Taksim Ya Ölüm’ diye yükselen seslere esnaf da katılmıştı.

Onun için bizim nesil her 27-28 Ocak’ın yıldönümlerinde duygu yüklü olur, tarihi olaylar bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden akar gider. Gösterilerin bir amacı da, Ada’da iki halka da eşit davranması gerektiğini İngiliz sömürge idaresine hatırlatmak ve Kıbrıs Türk halkının varlığı ve haklarının göz ardı edilemeyeceğini kararlılıkla vurgulamaktı.

Tüm bu gerçekler dikkate alındığında, o günlerden bu günlere 67 yıl geçti ve aşamalı olarak çok mesafelerkat edildi. Federasyon defalarca ve defalarca denendi, ancak çıkmaz sokakta çakılıp kaldı. Bu bağlamda verilen mücadeleler, egemen eşitlik temelinde, eşit uluslararası statünün teyidi ile taçlandırıldığı takdirde hak yerini bulmuş olacaktır.

Saygılarımla

***

Emekli öğretmen Nidai Ülker ve

Korkmazhan sonsuzluğa uğurlandı

 

Ülker ailesinin direği, merhume Özgül Ülker’in eşi, iyi insan Nidai Ülker dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandı. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulurken, oğlu Sadık Ülker, torunu Dora Ülker ve ailesi, “Çok değerli babamız, dedemizi kaybettik. Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Korkmazhan ailesinin çınarı, evlatları ve torunlarının ‘canımız annemiz, nenemiz’ dediği, saygıdeğer insan Kıymet Korkmazhan’ın dün köyü Kırıkkale’de toprağa verildiği tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Hüseyin Korkmazhan, çocukları Fatma-İsmail Şanver, Çetin-Sıtkiye Korkmazhan, Şeniz Korkmazhan, Metin-Fatma Korkmazhan, torunları Engin-Sedef Güler, Erdi Güler, Hüseyin-İlksev Korkmazhan, Hazar ve Deniz Ulucan, Nilüfer-Ertuğrul Şirket, Hüseyin Namık Korkmazhan, yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, “Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

 

 

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a açık mektup
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.