Akay Cemal

“Kardeş Ocağı” ve geçmişten günümüze verilen mücadele





Geçen pazar günü, Eski Meclis Başkanı ve eski Başbakanlardan Dr. Sibel Siber’in büyük bir uğraş ve araştırma sonucu yazdığı “Kıbrıs’ta Jön Türk Hareketi KULÜP – Kardeş Ocağı” isimli kitabından bahsetmiş, önemine binaen bu Pazar yeniden değineceğimizi ifade etmiştik.

Kitapta Kardeş Ocağı’nın kuruluşuna değinilirken, Fadıl Niyazi Korkut şunları anlatmaktadır:

“İstanbul’da Türk Ocağı açıldığı sırada, İstanbul’da Tıbbiye Fakültesi’nde öğrenci olan Doktor Pertev Efendi, Doktor Şevki ve Doktor Küfi de Türk Ocağı’na girmişler ve Türk gençlik ülküsüne bağlanmışlardır. 1913’te Kıbrıs’a yaz tatiline geldiklerinde, Türk Ocağı’nın Kıbrıs’ta bir şubesinin açılması fikrini ortaya attılar ve İstanbul ile muhabere edildikten sonra Kıbrıs şubesi açılmış ve ilk sekreterliğe kardeşim Cemal seçilmişti. Bir süre sonra kardeşim çekildiği için yerine ben seçildim ve 1. Dünya Harbi’ne kadar bu görevde devam eyledim.”

Daha sonra Kıbrıs Türk toplumunda iz bırakmış 3 kardeşten bahsedilen bölümde şöyle deniliyor:

“Sömürge döneminde Kıbrıs Türk toplumunun sosyal ve politik yaşamında büyük rol oynayan kulüplerin o dönemde başkanlığını yürüten Ahmet Raik Efendi, Cemal Efendi ve Fadıl Niyazi Korkut kardeştiler. Üçü de hukuk eğitimi almıştı. Ahmet Raik Efendi, Terakki Kulübü’nün ve daha sonra Hürriyet ve Terakki Kulübü’nün başkanlığını yapmıştı. Cemal Efendi, Türk Ocağı’nın sekreterliğini yürütmüştü. Fadıl Niyazi Korkut ise uzun yıllar Birlik Ocağı’nın, daha sonra Kardeş Ocağı’nın başkanlığını yapmıştı.

Bu üç aydın, ileri görüşlü, yurtsever, mücadeleci kardeşlerin adı gerek kulüpçülük ve örgütlenme konusunda, gerekse sömürge döneminde toplumun siyasal, sosyal ve kültürel faaliyetlerinde öncü olarak sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.”

Kitapta, Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki gelişmeler, Rumların, Kıbrıs’ın Yunanistan’a verilmesine dair hareketleri Türklerin endişelerini artırırken, bir şeyler yapma zamanının geldiğine kanaat getirilir. O güne kadar Türkler, Rumların Enosis girişimlerine ve İngiliz yönetiminin kurduğu sisteme karşı tepkilerini ya toplum lideri olan Müftü ya da Kavanin Meclisi’ndeki üyeler aracılığıyla dile getirmişlerdir. Kıbrıs Müftüsü Hacı Hafız Ziyai Efendi ile Söz gazetesi sahibi Mehmet Remzi Okan ve diğer toplum ileri gelenleri bir kongre düzenlemeye karar verirler.

Adanın her yanından gelenlerle yoğun katılım olur. İzlenecek yol belirlenirken, birlik ve beraberlik mesajları verilir. Meclis-i Milli adı verilen ve 3 gün süren bu toplantıda iki önemli karar alınır. Birinci kararda Rumların Enosis girişimlerine vurgu yapılır ve Kıbrıs Türk varlığının yok sayılmasının rencide edici olduğu belirtilir. İkinci kararda ise, Kıbrıs’ın Osmanlı İmparatorluğu’na geri verilmesi gerektiği vurgulanır.

Meclis-‘i Milli, Kıbrıslı Türklerin varlık mücadelesi sırasında kurdukları ilk Meclis olma özelliğini taşımasına rağmen, ne yazık ki varlığı kısa sürmüştür. Birlik Ocağı’nın yayın organı Birlik gazetesi 4 Ocak 1924’te haftalık olarak yayın hayatına başlar. İmtiyaz sahibi Hacıbulgurzade Ahmet Hulusi Efendi, sorumlu müdürü ise Avukat Fadıl Niyazi Bey’dir. Gazetenin başmakaleleri genellikle Birlik Ocağı’nın da başkanı olan Avukat Fadıl Niyazi Bey tarafından yazılmaktadır.

1929’da Kıbrıs’ta basılan Türkçe gazeteler Söz ve Hakikat gazeteleridir. Onlar da haftalık olarak yayınlanmaktadır. O tarihlerde çıkan Rumca gazetelerin sayısı ise 18’dir.

9 Temmuz 1928 tarihi İngiltere’nin Ada’daki işgalinin 50’nci yıl dönümüdür. Vali Mr. Storrs, Ada’nın her yerinde kutlamalar yapılacağını duyurur. Birlik Ocağı Başkanı Fadıl Niyazi Korkut ve yönetim kurulu üyeleri Doktor Pertev, Necmi Avkıran ve Necdet Bahçe bunu onaylamazlar ve kutlamanın aleyhine sert bir bildiri yayınlarlar. Bildiride İngiliz Valisi’ne adeta meydan okuyan şu cesur ifadeler vardır:

“Kıbrıs kalelerinden bayrağımızın indiği gün, Kıbrıslı Türklerin bayramı değildir, bilakis matemidir.”

Bu beyanname üzerine kulübe üyeler zor durumda kalır ve istifalar başlar. Dr. Fazıl Küçük bu olayı şöyle anlatır:

“50’nci yıl sebebiyle büyük şenlikler düzenlenmişti. İleri gelenler törenlere davet edilmişlerdi. Avukat Fadıl Korkut, Necmi Avkıran, Dr. Pertev ve Doktor Şevket Beyler boykot ederek gelmediklerinden İngiliz Valisi buna içerlemişti. Memurlarından bunların kulüplere üye olanlar istifa etmiş ve bunlarla hiçbir surette temas etmemeleri uyarısında bulunmuştu.”

Sömürgenin baskısı üzerine istifalar çoğalınca Fadıl Niyazi Korkut da başkanlıktan istifa etmek zorunda kalır. Bunun üzerine Birlik Ocağı’nın genel meclisi toplanarak kulübün adını Kardeş Ocağı olarak değiştirir.”

Görüldüğü gibi, Kıbrıs Türk halkı, Ada’da varlığını onurlu bir şekilde sürdürme adına, uzun soluklu nice mücadeleler vermiş, baskılara direnmiş, boyun eğmemiştir. Dr. Sibel Siber’in bu kitabında geçirilen zor aşamalar, korkusuzca yazılanlar, yapılan fedakârlıklar dile getirilmektedir. Bir kez daha kendisine teşekkür ederken, geçmişten günümüze verilen mücadelenin ne denli önemli olduğunu anlayabilmek için mutlaka okunmasını tavsiye ederiz.

İyi pazarlar.

***

 

Keziban Söylemez Lefkoşa’da defnedildi

 

Söylemez ailesinin değerli büyüğü, iyiliksever insan Keziban Söylemez’in dün Lefkoşa’da defnedildiği tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Aysın Söylemez, evlatları Işılay-Erdinç Bilgin, Fatma-Ali Çoban, torunları Aysın-Latife Bilgin, Evin Bilgin, Duru Çoban, Dürü Çoban (merhume) “Acımız sonsuzdur. Yokluğuna asla alışamayacağız. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Bu arada Lefkoşa’nın bilinen isimlerinden, Irkad ailesinin çınarı Sermed Irkad önceki gün Lefkoşa’da toprağa verildi. Ailesi ve sevenleri üzüntülerini dile getirirken, mekânının cennet olmasını dilediler.

Öte yandan önceki gün Lefkoşa’da toprağa verilen Keriman Tilki’nin yeğenleri Onay, Tamay ve Fatoş Başel ile tüm ailesi, canlarından çok sevdikleri yeğenleri, iyi insan Keriman Tilki’yi kaybetmenin derin acısı içerisinde olduklarını belirterek, “Merhume, dayımız Cahit Tilki’ye kavuşmuştur. Kendisine Yüce Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabır, metanet ve başsağlığı dileriz.. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandılar.

 

“Kardeş Ocağı” ve geçmişten günümüze verilen mücadele
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.