
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 5 Kasım 2024 seçimlerinden zaferle çıkan Donald Trump, yemin ederek Başkanlık koltuğuna otururken, bizde de iki tarafın liderleri, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, ara bölgede bir araya gelerek ‘kapılar’ konusunu görüştüler.
Trump konuşmasında “ABD’nin altın çağı şimdi başlıyor” derken, kısa bir süre önce Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyaret esnasında verdiği mesajları hatırlamamak elde değil. Ada’da iki halk, iki devlet olduğunu söyleyen Fidan, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün teyidi olmaksızın müzakerelere başlanamayacağına dair Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın önerisinin Türkiye tarafından desteklendiğini belirtmiş, federasyon defterinin kapandığını dile getirmişti.
Hakan Fidan bu çerçevede bir çözümün, Kıbrıs’ı özellikle ticaret ve turizmde en ileri noktaya taşıyacağını ifade ederek, her iki halkın da bundan payını alacağı ve refaha düzeyinin artacağına işaret etmişti.
Bu gerçekler ışığında kapılar konusuna bakacak olursak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da kapılar konusundaki son önerileri de, sadece Türklerin değil, aynı zamanda Rumların da yararları dikkate alınarak yapılmış olması son derece önemlidir. Metehan’daki sıkışıklık yalnız Türkler tarafından değil, Rumlar tarafından da görülmekte, bu duruma onlar da tanık olmakta, bizzat yaşamaktadırlar. Bu durum dikkate alınarak, Lefkoşa bölgesinde ikinci bir kapı açılması önerisinde Haspolat’ın işaret edilmesi gayet yerinde olup, öyle inanıyoruz ki, BM de bunun farkındadır.
İkinci olarak, Akıncılar (Lüricina)-Limya Kapısı da en makul bir öneri olup, Haspolat’ta olduğu gibi, sadece Türklerin değil, Rumların da çıkarı göz önünde bulunularak Hristodulidis’e sunulmuş bulunmaktadır. Hal böyle iken, yörede Rum köyleri arasında ‘transit geçiş’ üzerinde ısrar edilmesi ve Türklerin yararlarının dikkate alınmamasını, ancak ‘Bencil bir tavır’ olarak değerlendirmek gerek. Askeri konumda olan Erenköy’den kapı açılmasını istemekise, işleri yokuşa sürmekten başka bir şey değildir ve art niyet taşımaktadır. Halbuki kapılar konusunu dar bir çerçeveden değil, geniş açıdan görebilmektir önemli olan! Bir başka deyişle tek taraflı değil, çift taraflı düşünmek gerek.
Neyse ki, liderler bir hafta sonra yeniden bir araya gelecek ve kapılar konusunu görüşmeye devam edecekler. Ancak ilk görüşmenin havasından yola çıkarak, Mart’ta gerçekleştirilmesi öngörülen çoklu görüşmeden ne çıkacağı tahmin edilebilir. Rum tarafı, sürecin CransMontana’da kaldığı yerden devam etmesi üzerinde ısrar eder mi, etmez mi? Şimdiden ‘Kaldığı yerden’ yaklaşımını görür gibiyiz. Yine de önümüzdeki günlerin nelere gebe olacağını bekleyip göreceğiz.
***
Perihan Aziz son yolculuğuna uğurlandı
Meslekte yeni olanlar onu tanımayabilir. Perihan Aziz, mesleğe gönül veren, merhum Kemal Aşık’tan gazetecilik mesleğinin inceliklerini öğrenen, çalışkan, iyi kalpli bir meslektaşımızdı. Haberde sonucu almadan da rahat etmezdi. Rahatsızlığım nedeniyle dün 37 yıl hizmet verdiği Türk Ajansı Kıbrıs’ta (TAK) yer alan anma törenini televizyondan izleme olanağı buldum. Ajans Müdürü Fehmi Gürdallı’nın dediği gibi, Türk basınının sembol isimlerinden ve örnek alınacak gazetecilerden biriydi.
Perihan Aziz’in çalışma arkadaşlarından, ajansın eski müdürlerinden meslektaşımız Emir Ersoy, yine meslektaşlarımızdan Gazeteciler Birliği Başkanı Eftal Keser, Perihan Aziz’le ilgili konuşmalarında, onun çalışkanlığını dile getirdiler, dünya iyisi bir insanı kaybetmenin üzüntülerini paylaştılar. Dış Basın Birliği de Aziz’in, birçok gazetecinin gelişiminde rol oynadığını belirtti.
Bu arada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, usta bir isim olan Perihan Aziz’in TAK’a ve Kıbrıs Türk basınına yaptığı değerli katkıların unutulmayacağını ifade ederek, derin üzüntülerini paylaştılar.
Perihan Aziz’e Tanrı’dan rahmet, ailesine, sevenlerine ve basın camiasına başsağlığı dileriz.
Perihan Aziz’in annesi ve babası merhume Neriman Hanım ile merhum Halil Aziz idi. Kardeşleri Ümran-Mustafa Şahbaz, Şerife-Özkan Mehmet, Fezile-Ahmet Aziz, kardeş çocukları Behzat, Perihan, Murat, Halil, Emre, Deren, Arda ve Aral, “Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.
Yorumlar kapalı.