Akay Cemal

Kadınların fedakârlığı saymakla bitmez!






Dünya Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle çok şeyler söylendi, çok şeyler yazıldı. Nice etkinlikler düzenlendi. Kadın haklarına değinildi, övgüler düzüldü. Kadının toplum yaşamındaki yerinden, toplumsal barışa katkısından, sevgi ve fedakârlığından bahsedildi.

Hemen her yıl aynı dizeler tekrarlanır, kadının toplumun temel direği olduğu, topluma sağladıkları katkılardan söz edilir. Hatta siyasette hak ettiği yeri henüz alamadığından yakınılır. Nitekim UBP Milletvekili Resmiye Eroğlu Canaltay, muhabirimiz Cemre Cemali’ye görüşlerini aktarırken, toplumun bu modern çağda bile hala kadınların siyasette olmasına alışılamadığına dikkat çekerek, “Siyasette kadın olmak zor. Çünkü kadının politikada yer almasını toplum çok fazla kafasında oturtamadı. O oluşmadı maalesef” ifadelerini kullandı.

İçişleri eski Bakanı ve Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars ise, ülkede ‘erkek egemen siyaset’ olduğunu belirterek, rakamlar ortaya koydu. Baybars “2016’da yasaya cinsiyet kotası geldi. 3 olan kadın vekil sayısı önce 9’a, ardından 11’e çıktı. Ancak Meclis’teki oran 5’te 1’e denk geliyor. Ayrıca Bakanlar Kurulu’nda tek bir kadın bakan da yok” dedi.

Her şeye karşın bu ülkede bileğinin gücüyle bir yerlere gelen kadınlarımız vardır. İcabında toplumu, özellikle kadınları sürükleyici hanımlar çıkmıştır bu ülkede. Bir dönem Rum kadınlarının, yönetimin teşvik ve desteğiyle sınır eylemleri yoğun bir hal almıştı. Lefkoşa’da ‘Aykasyano’ diye bilinen Okullar Bölgesi’ndeki sınır hattında eylemler zaman zaman çatışmaya dönüşmüştü. Akıncılar’da, eski Lefkoşa-Larnaka yolundan Armağan Tepe’ye çıkma girişimi ve sınır ihlali yapan Rum kadınlarına karşı, Süheyla Küçük’ün çağrısıyla otobüsler dolusu Türk kadınları karşı eylem gerçekleştirmiş ve Rum kadınları geri çekilmek zorunda kalmıştı.

Bir başka deyişle bu olay, KKTC’ye sahip çıkma eylemiydi. “Bu topraklarda biz de varız” mesajıydı.

Bunlar geride kaldı, ancak yapılan fedakârlıklar unutulmuş değildir. Hele 21 Aralık 1963’le başlayan zor ve karanlık günlerde, varoluş mücadelesi döneminde Kıbrıs Türk kadınının mücahide olarak yaptıklarını unutmak mümkün değildir. Tarih sayfalarına not edilmiştir. Onlar, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadelesinden ilham alarak yürümüşlerdir. Nene Hatun’lardan örnek almışlardır. Atatürk’ün seçme, seçilme hakkını başlatması, kıyafet devrimini yaratmasını benimsemişlerdi.

Mesela bir Dr. Ayten Berkalp ile Başhemşire Cemaliye Hocaoğlu’nun en kritik günlerde, muntazam aralıklarla Limasol’dan Lefkoşa’ya gelişleri ve bir-iki gün sonra da dönmeleri çok büyük bir riskti. Öyle olmasına rağmen hayatlarını tehlikeye atarak, bu ziyaretleri gerçekleştirmişlerdi. Benzeri özverilerde bulunan daha nice kadınlarımız vardır. Arkadaşımız merhume Meral Ertürk’ün ‘Mücadelenin Kadınları’ isimli kitabında konuya ilişkin geniş bilgiler bulmak mümkündür.

Bileğinin gücüyle bir yerlere gelen kadınlardan bahsederken ilk akla gelenlerden eski Meclis Başkanı ve aynı zamanda Başbakanlık görevinde bulunan Dr. Sibel Siber’i saymamak mümkün değildir. Hatta sanırım bu konuda bizler, Rumlardan daha ileriyiz.

Her neyse; kadınların sorunlarını, durumunu senede sadece 1 gün değil, her zaman konuşmak gerek. Her ne kadar siyasette kadın sayısı az olsa da, gerek kamuda, gerekse özel sektörde kadın çalışanlar başarılarıyla birlikte göz doldurmakta ve kendilerini kabullendirmektedirler. Örneğin İçim Çağıner Kavuklu gibi onları yönlendiren başarılı iş kadınları çoğaldıkça, kadınların etkinlikleri de artmakta, emekleriyle yarınların inşa edilmesinde önemli katkı ortaya koymaktadırlar.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da ifade ettiği gibi, kadınlar, toplumsal barışın sağlanması yanında, devletin kalkınması ve ailelerin güçlenmesinde önemli görevler üslenmişlerdir.

Kadınların hak ettikleri yeri alması en büyük temennimizdir.

***

Ayşegül Özyürek Sapsızoğludün

sonyolculuğunda herkesi ağlattı

 

Sekiz yıllık kanser mücadelesini kaybeden, çevresinde çok sevilen genç öğretmen Ayşegül Özyürek Sapsızoğlu (41) dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlanırken, cenaze töreninde gözyaşları sel oldu. Acı haberi paylaşan eşi Hasan Sapsızoğlu, “Küçücük memlekette nüfusa göre kanser vakaları çok fazla. Onkoloji bölümünde her gün yüzlerce hasta tedavi alırken, her gün bir yenisi ekleniyor. Bu durum devletin sağlık yükünü artırırken, Onkoloji bölümünde çalışan başta Ömer Diker, İlaç Eczacılık ve tüm sağlık personeline ve Suat Günsel yoğun bakım servisine teşekkür ederiz” dedi.

Öte yandan geçmişte Küçük Kaymaklı futbol takımında top koşturtan, tanınmış simalardan Salih Çakli önceki gün Lefkoşa’da defnedildi. Kilitkaya’daKömürcügil ailesinin çınarı Huriye Kömürcügil de kendi köyünde toprağa verildi. Turunçlu köyünün çınarlarından Hüseyin Kırmızı da kendi köyünde defnedildi.

Kadınların fedakârlığı saymakla bitmez!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.