
Her zaman söyler ve yazarız. Yaşadığımız coğrafya, dünyanın en hassas bölgesi. Savaşlar, çatışmalar, mülteci sorunları bitmek bilmiyor. Sanki de dünyanın merkezi. Sankiden öte bir gerçek! Ateş çemberinin ortasında olmamıza rağmen, Ada’daki hava bambaşka… Turizm pek etkilenmiyor, turist burayı huzurlu ve güvenli bulduğundan çekinmeden gelebiliyor. Yabancı yatırımcılar ha keza!
Ancak her şeye rağmen, bölgede savaşın yayılma istidadı göstermesi, yalnız savaş halindeki ülkelerin halklarını değil, bölge ülkelerinin halklarını da tedirgin etmiyor değil! İsrail’in İran’ı vurması, İran’ın da mukabelede bulunması, Orta Doğu’da yeni bir cephenin açılmasına neden olmuş bulunuyor.
İsrail, önceki gün sabaha karşı, İran’ın başkenti Tahran’ın yanı sıra, Tebriz, İsfahan’daki nükleer tesisle birlikte, Loristan, Kirmanşah, Şiraz, Huzistan ve Kum kentlerine saldırılar düzenlerken, İran da yüzlerce füze ile İsrail’e misillemede bulundu. Bu arada savaş nedeniyle Türkiye de dahil olmak üzere, birçok ülke, bölgedeki ülkelere uçuşları durdurdu.
İsrail’in gece boyunca 200 uçakla sürdürdüğü saldırılarında başta İran Genel Kurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Komutanı olmak üzere, birçok üst düzey komutan öldürüldü. Hepsi de uykuda yakalandı. Bu da, elde edilen istihbaratın ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir. Saldırılar konusunda ABD’yi de suçlayan İran, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) suç ortağı olduğunu ifade etti. ABD’nin uydudan aldığı bilgileri İsrail’e verdiği öne sürülüyor.
Bölgeyi ateş çemberine çeviren İsrail’in, Gazze’de, daha sonra da Batı Şeria’da yapmış olduğu katliamlarda 56 bin insan hayattan koparılırken, Lübnan’da, Suriye’de, hatta Yemen’de Suriye’nin ‘vekil güçlerine’ gerçekleştirdiği operasyonlar da fasılalarla devam ediyor.
Esasında İsrail’in, İran’ı vurmak için 6-8 aydan beri hazırlık yaptığı belirtiliyor. Bu süreçte İran’daki askeri ve nükleer tesisler hakkında geniş bilgi sahibi olundu. İran içinden de bilgi sızdırıldığı ifade ediliyor. Nitekim saldırılarda askeri komutanların yanı sıra, 6 nükleer bilim insanının da hayatını kaybetmesi bu iddiaları doğrulamaktadır. Tahran’da İnkılap Meydanı’na doğru yürüyen gruplar, İsrail ve ABD aleyhinde sloganlar attılar, yetkililerden saldırılara aynı sertlikle cevap verilmesini talep ettiler.
Bu arada İran, İsrail’e yüzlerce balistik füze fırlatırken, sirenler çaldı, halk sığınaklara girdi. Üst düzey İranlı yetkili, “İntikamımız yeni başladı. Komutanlarımızı, bilim insanlarımızı ve halkı öldürdükleri için ağır bedel ödeyecekler. İsrail’de hiçbir yer güvenli değil, intikamımız acı verici olacak.” dedi.
Dünya, gözlerini, kulaklarını İran’a ve İsrail’e çevirmiş bulunuyor. BM Güvenlik Konseyi ise her zamanki gibi acilen toplandı. Peki, toplandı da ne oldu? İsrail, arkasında ABD’yi ve İngiltere dahil, bazı ülkeleri hissettikten sonra, Güvenlik Konseyi’nden çıkan herhangi bir kararı takar mı? Uluslararası hukuk gerçekten olsa ve buna saygı duyulmuş olsaydı, Gazze bu hale gelir miydi?
ABD Başkanı Donald Trump, konuya değinirken, İsrail’in İran’a düzenlediği saldırıları ‘mükemmel’ diye niteledi ve ‘Dahası gelecek, çok daha fazlası’ dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, “İsrail’in komşumuz İran’a düzenlediği saldırılar, uluslararası hukuku hiçe sayan apaçık bir provokasyondur” şeklinde tepkisini ortaya koydu.
Dünyada tepkiler sürer, ancak savaşı durdurabilecek bir mekanizma yokken, yıllardır devam eden İran-İsrail sürtüşmesinin nereye varacağı merak konusu. ABD, İran’ın nükleer güce sahip olmaması şartını koşarken, ABD ve İsrail’in İran’da kendilerine biat edecek bir rejimin oluşturulmasını sağlamak! İsrail bu amaçla yıllardan beri İran üzerinde çalışmalar yaparken, İran’daki rejim karşıtlarıyla da dirsek temasında. Uzun vadede bu gerçekleşir mi bilemeyiz.
Her şeye karşın Kıbrıs Adası bu ateş çemberinin dışında değildir. Bir kör kurşun buraya da düşebilir. Kıbrıs Türk halkı olarak, her zamankinden çok daha fazla birlik ve beraberliğe, saflarımızı birleştirmeye ve adada barışı ve güveni sağlayan Anavatan Türkiye ile en üst düzeyde oluşturulan ilişkileri daha da sağlamlaştırmak gerek. Dünyada uluslararası hukuksuzluğu, haksızlığı gördükçe, her şey bir yana, tek vücut olmak zorundayız.
***
Karslı Pala, dün Gazimağusa’da
son yolculuğuna uğurlandı
Herkes tarafından sevilen, iyi insan Erdoğan Koç, namı diğer ‘Karslı Pala’nın dün Gazimağusa’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu.
Sevgili eşi Celile Koç, Sevim Koç, çocukları ve eşleri Bülent-Safiye Koç, Jale-Ünal Altay, Hasan-Gülay Koç, Leyla-İsrafil Artut, Lale-Murat Kartal ve tüm torunları, sevgili can babaları ve dedelerinin kaybından dolayı duydukları derin üzüntüyü dile getirdiler, “Acımız sonsuzdur. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.
Yorumlar kapalı.