“İngiltere’deki Türklerle ilk köprüyü 50 yıl önce kurmuştuk” başlıklı dünkü yazım üzerine birçok mesajlar aldım. Kimileri ekleme de yaptı. Bir dönem İngiltere’nin en zengin Kıbrıslı Türklerinden Mr. Ali hakkında da bilgi aktardılar. Mr. Ali’nin kardeşi Cahit’le yıllar önce Gönendere (Konedra) Ortaokulu’nda birlikteydik. Sanırım okulu bitirdikten sonra, Londra’ya kardeşinin yanına gitmişti. Dönemin İngiliz basını, çok meşhur olduğundan Ali’den sık sık Mr. Ali diye bahsederlerdi.
Vimpi Kralı idi Londra’da. Belki de dükkânlarının sayısını bile bilmezdi. O günlerde İngiltere’yi sarsan büyük bir grev olmuştu. Taşımacılar da grevdeydi. Vimpi için patates gerekliydi. O zaman iş başa düşmüş, Mr. Ali de altındaki RollsRoyce arabasıyla gümrükten dükkânlarına patates taşımıştı. Bu olay İngiliz gazetelerinin dikkatini çekmiş ve “Mr. Ali RollsRoyce arabasıyla patates taşıyor” diye başlıklar atmışlardı. Mr. Ali’ye niye buna ihtiyaç duyduğunu sorduklarında da aldıkları yanıt oldukça ilginçti: “Ben bu arabayı onlardan kazandığım parayla satın aldım. Şimdi de bu araba o patateslerin kahrını çeksin.”
Evet; Ali dün de ifade ettiğim gibi, Serdarlı’nın üst başında, dağın yamacında olan küçük bir köyden (Ergenekon-Ayharida) çıkmış ve henüz adını yazmayı bile öğrenemeden Londra’ya gitmişti. İsmini yazmayı da Londra’da öğrenmişti. Yanında yüzlerce kişi çalışmaktaydı.
Mr. Ali tanınmış bir kişi olmuştu Londra’da. Ama isimleri duyulmaz daha nice milyonerler vardı ki, Kıbrıs’tan beklenen ilgiyi görmemişlerdi. Mesela davalar nedeniyle İngiltere’den kaçmaması için zamanında Asil Nadir’e kefil olan tanınmış kişilerden merhum Ramadan Güney de onlardan biriydi. Akıncılar veya Kaleburnu kökenli daha nice çok zengin iş insanlarımız vardı. Merhum Akil Bilgili vardı. Ve daha kimler yoktu ki!
Ancak böyle değerli iş insanlarımızı, potansiyeli harekete geçirebilmek çeşitli nedenlerle mümkün olamadı. Dün de vurguladığımız gibi, çeşitli iş dallarında başarılarıyla kendilerini gösterenlerden bazıları geldi, ama beklenen sayıda değil! Hâlbuki Barış Harekâtı ve Nüfus Mübadelesi Anlaşması’ndan sonra, Rum ekonomisini içine düştüğü durumdan kurtaran genelde İngiltere’de yaşayan tanınmış ve varlıklı iş insanları ayağa kaldırmışlardı. Rum Yönetimi, kendilerine her türlü kolaylığı göstermiş ve birkaç yıl içinde toparlanma olmuştu.
Sözün özü, KKTC’de ekonomik kalkınmanın amacına ulaşabilmesi için, Türkiye ile imzalanan ekonomik-mali işbirliği protokolleri ve Türkiye’nin katkıları yanında, geç de olsa İngiltere’deki potansiyeli de harekete geçirmekgerekir. Çeşitli alanlarda onların da katkılarını temin edebilmek, bu ülkeyi arzu edilen düzeye getirir ki, biraz ilgi, biraz teşvik ve dünyada modası geçmiş katı kurallardan soyutlanmak esastır. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın fırsat buldukça Londra’ya gerçekleştirdiği ziyaretlerin bir amacı da budur.
Dün de ifade ettiğimiz gibi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, İngiltere’deki Türklerle çok iyi bir diyalogu vardır. Oradaki Türklerin deneyimlerini buraya da aktarmaları durumunda KKTC, bölgenin en gelişmiş ülkelerinden biri durumuna gelebilir. Burada el atılması gereken nice iş sahaları mevcuttur. Özellikle gençlerin istihdamı açısından yeni yatırımlar büyük önem taşımaktadır. Londra’daki Kıbrıslı Türk iş insanlarıyla bir araya gelerek, çeşitli projelerin ele alınması ve atılacak adımlar KKTC’yi Doğu Akdeniz’de daha güçlü kılacak, yatırıma yönelik teşvikleri daha da artıracaktır. İngiltere potansiyeli iyi değerlendirildiği takdirde, kazanan KKTC ve Kıbrıs Türk halkı olacaktır.
***
‘Garamano’ ve Atiye Vudalı’yı da kaybettik,
‘Badu’nun ölümüyle Bandabuliya öksüz kaldı
Tuzla ve civar köyler halkı tarafından iyi bilinen, herkes tarafından sevilip sayılan, müstesna insan Mustafa Karaman, namı diğer ‘Garamano’nun dün Tuzla’da toprağa verildiği tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi, can yoldaşı, hayat arkadaşı Meliha Hanım, evlatları Elhamiye Taçsoy, Selda Çavuş, Ahmet, Mehmet ve İlker Karaman, torunları Zeki Taçsoy, Meliha Oza, Seler Ramadan, Meliha Paşa, Serin Karaman (merhum), Sezer, Mustafa, Bülent ve İlem Karaman, Zelda ve Fehiman Çavuş, yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, “Acımız sonsuzdur. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.
Bu arada Vudalı ailesinin kıymetli büyüğü, merhum Yusuf Vudalı’nın eşi, iyi insan Atiye Vudalı’nın bugün öğle namazından sonra Lefkoşa’da defnedileceği tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Oğlu ve gelini Dr. Emre Yusuf-Ebru Vudalı, “Canımız annemizin yokluğuna asla alışamayacağız” diyerek, derin üzüntülerini dile getirdiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.
Öte yandan Su İşleri Dairesi Müdür ve Personeli, mesai arkadaşları Özbil Kiremitçioğlu’nun değerli babası Mehmet Zeki Kiremitçioğlu’na Allah’tan rahmet, yaslı ailesine sabır ve başsağlığı diledi, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olması temennisinde bulundu.
Diğer yandan çevresinde sevilen bir kişi olan Günay Güven dün Lefkoşa’da defnedilirken, Çatalköy’ün sevilen isimlerinden DuduKasin daÇatalköy’de toprağa verildi. Salim Erol’un (54) cenazesi ise Karşıyaka’da defnedildi.
Badu’nun ölümüyle Bandabuliya öksüz kaldı
Lefkoşa’dan bir çınar daha göçtü. Surlariçi’nin tanınmış ve sevilen simalarından Meryem Özyeşer, namı diğer ‘Badu’ Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandı. Belediye Pazarı’nın (Bandabuliya) sembol isimlerinden ve bir ömür Belediye Pazarı’nın giriş kapısının karşısındaki yerinde Kıbrıs’a özgü el işi ürünler ve çeşitli eşyalar satan Meryem Özyeşergeçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi ve Lefkoşa’da toprağa verildi. Vefatı, aileyi olduğu kadar, sevenlerini ve Bandabuliya esnafını da derin üzüntüye sevk etti.
Meryem hanım, Lefkoşa’da eski ETİ binasının da bulunduğu ve ‘Kızılay Arkası Göçmen Evleri’ diye bilinen bölgede ikamet etmekteydi. Ölümünden dolayı bölgede matem havası eserken, bir dönem İsmet Kotak’ın ‘Kıbrıs Postası’ gazetesinin dağıtımını yapanlardan oğlu Türkay Özyeşer ve tüm aile mensuplarına başsağlığı dileriz.
Yorumlar kapalı.