
Anadolu Ajansı muhabirine değerlendirmelerde bulunan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, KKTC’nin en büyük gelir kaynağının turizm olduğunu ve turist profilini yoğun olarak, Türkiye’den gelenlerin oluşturduğunu belirtti. Bağlıkaya, “Buraya turizm amaçlı gelecek 2 milyon turist rakamını yakalamak çok önemli. Ülkenin turizmde yönünü doğal ve kültürel zenginliklerine çevirmeyi hedeflediklerini, ‘Ada Kıbrıs’ projesiyle bunun için çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.
Tertemiz deniz ve kum ile güneşin yanı sıra, birçok tarihi ve kültürel esere de ev sahipliği yapan KKTC, zengin yöresel lezzetleriyle gastronomi alanında da tatil severlere cazip seçenekler sunuyor. Bağlıkaya, “Hedefimiz KKTC’ye gezmeye, yeme içmeye, doğasını görmeye, kültürünü tanımaya gelen 2 milyon turist sayısını yakalamak. Bunu başaracağımıza inanıyorum.” diye konuştu.
Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB) Başkanı Orhan Tolun da, KKTC’nin turizmde dünyanın en zengin coğrafi bölgeleri arasında yer aldığını söyledi. Ülkede turizm alanında sürdürülebilir bir yapı oluşturmayı arzuladıklarını belirten Tolun, TÜRSAB ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydetti. Tolun, “Talebin yoğun olduğu dönemlerde, bilet fiyatları çok yükselmekte ve bu durum, turizm anlamında satışlara olumsuz yansımakta. Hava yolu şirketlerinin bu durumu dikkate alması ve fiyatlarını makul seviyelere getirmesi önemli.” diye konuştu.
Akdeniz çanağındaki Kıbrıs Adası öteden beri turizm cenneti… Tarihi ve kültürel eserlere ev sahipliği yapıyor. Hele Ada’nın kuzeyi bu bakımdan daha bir zengin. Gazimağusa, Lefkoşa ve Girne bir nevi açık hava müzesi. Gelip görenler fotoğraf çekmekten adeta yorgun düşüyor. Kıbrıs mutfağına da diyecek yok! Şeftali kebabına varıncaya kadar. Üstelik Kıbrıs Türk insanı konukseverdir.
Turizm sektörü geçmişten günümüze devlete önemli katkılar sağlayan en önemli sektördür. Bu gerçeği ifade ederken, bu konuda yükseköğrenim sektörünü göz ardı edemeyiz. Ancak ada turizminde işin esas kaymağını yiyen Güney Kıbrıs’tır. BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964’te almış olduğu gayri ahlaki kararı ile ‘tanınmışlık’ avantajı, her alanda olduğu gibi, turizm alanında da Rum tarafına önemli fırsatlar yaratmıştır. Hele beceriksizliğimiz sonucu Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın İngiltere seferlerinin de durmasıyla, Kıbrıs Türk turizmi büyük darbe yemiştir.
Turizmde tanıtım çok önemlidir. Ancak ne kadar tanıtım yapılırsa yapılsın, direk uçuştan mahrum kalınması, KKTC turizmi de olumsuz etkilenmektedir. Bu bakımdan en azından Türkiye ile KKTC arasındaki uçuşlarda bilet fiyatlarının ucuzlatılması, elbette KKTC turizmine olumlu yansıyacaktır. Türkiye’de halen Kıbrıs’a gelmemiş, görmemiş milyonlarca insan vardır. O potansiyeli harekete geçirmek, inanın 2 milyon hedefini bile çok aşar.
Diyoruz ki, ulaşım konusunda deneyimli turizmcilerin, kulaklara küpe olması gereken sözlerine de kulak verilmeli. Örneğin arkadaşımız Pınar Savun ile yapılan röportajda görüşlerini dile getiren Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk, “Kıbrıs’ın turizm açısından çok avantajı var. Ulaşım ucuzlatılırsa gerisini turizmciler, otel sahipleri, girişimciler halleder.” dedi. Tibuk, “KKTC’ye ulaşımı ucuzlatmak lazım” şeklinde görüş belirtti.
Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Onursal Başkanı Aziz Kent (Con Aziz) de geçenlerde KIBRIS gazetesinde yer alan söyleşisinde, Ercan ile İstanbul arasında ‘Shatle Service’ (Bir nevi dolmuşçuluk) konulmasını önermişti. Birçok ülkede bu sistemin çalıştığını ve seyahat etmek isteyenlerin anında ucuz biletle uçak bulabildiğini, işletmenin de, müşterinin de memnun olduğunu kaydetti. Con Aziz, hava ulaşım ambargosunun da bu şekilde etkisiz hale getirilebileceğini belirtti.
Dedik ya; bunlar turizme uzun yıllar emek vermiş, deneyimli ve başarılı iş insanlarının görüşleri… İlgili bakanlığın kulak vermesi gerek.
Yorumlar kapalı.