BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Katar merkezli ‘El Cezire’ye verdiği röportajda, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘modası geçmiş, adil olmayan ve etkisiz bir sistem olduğunu belirtti. Genel Sekreter tarihi itirafında, Güvenlik Konseyi’nin güncelliğini yitirdiğini ifade ederken, İsrail’in, Gazze’ye yönelik işgalini sona erdirmedeki başarısızlığının, insanlığın vicdanında, örgütün bir bütün olarak güvenilirliğini zedelediğini kaydetti.
“Beş üyenin mutlak veto yetkisine sahip olması, karar tasarılarının kabulünü güçleştiriyor ve konseyi işlevsizleştiriyor. BM Genel Kurul kararlarının da bağlayıcılığının olmaması, dünyanın kaderinin bu beş ülkenin eline terk edilmesi anlamına geliyor.” diyen Guterres, Güvenlik Konseyi’nin bugünün dünyasına uygun olmadığının altını çizdi. Gazze’de sergilenen cezasızlık kültürünün yayılmasında büyük güçlerin de payı olduğunu söyleyen BM Genel Sekreteri, ABD’nin, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurması için daha fazla baskı yapması gerektiğini dile getirdi.
Genel Sekreter bu açıklamasıyla, birkaç yıldan beri “Dünya beşten büyüktür” tezini dile getiren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleri dillendirdiğini teyit etmiş bulunuyor. Erdoğan, “Dünya 5’ten büyüktür” doktrinini birçok platformlarda olduğu gibi BM Genel Kurul toplantılarında da bizzat kürsüden gündeme getirmişti. Bunun üzerine birçok ülke, küresel ve bölgesel pek çok örgüt, BM’nin yapısında reform yapılması talebinde bulunmaya başladı.
Geç de olsa, Genel Sekreter Antonio Guterres’in bu açıklamaları, dünyadaki sorunların neden çözümlenemediğinin göstergesidir. Nitekim Guterres, Güvenlik Konseyi’nin, Sudan, Gazze ve Ukrayna’daki dramatik çatışmalara son verme kapasitesi konusunda sistematik olarak başarısız olduğunu itiraf etmektedir.
Düşünün, İsrail Gazze’de 41 bin kişiyi öldürecek ve dünya buna seyirci kalacak. ABD’nin vetosu nedeniyle kimse kılını kıpırdatamayacak. Maalesef böylesine bir dünyada yaşıyoruz. Güvenlik Konseyi’nin önüne gelen soruna insanlık açısından değil de, çıkarlar üzerinden bakılıyor. Fransa, işine gelmedi mi vetosunu kullanıyor. ABD, İngiltere, Rusya, Çin de öyle! Dünya ülkelerinin kaderi bu beş ülkenin elinde… Onun için sorunlar çözümsüz kalmakta, uzadıkça da budak saldığından içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.
Kısacası kesinlikle haklıya haksıza bakılmamaktadır. Kıbrıs konusunda da öyle olmadı mı? 4 Mart 1964 tarihli karar alınırken, ‘haklı kim, haksız kim’ bakıldı mı? 21 Aralık 1963 saldırılarını adada hangi tarafın başlattığı sorgulandı mı? Hiçbiri de hesap sormadığına göre, keyfi bir karar alındı ve ‘KıbrısCumhuriyeti’ altın tepside Rum tarafına sunuldu, Cumhuriyete ortak Kıbrıs Türk tarafı da dışlandı. Kıbrıslı Türkler, şimdi Guterres’in dediği gibi, o güncelliğini yitiren, adaletsiz ve etkisiz duruma gelen Güvenlik Konseyi’nin lanet olası kararının mağduriyetini çekmiyor mu? Hem de 21 Aralık 1963’ten beri!
Bu nedenle söz konusu tarihten itibaren Kıbrıslı Türklerin mağduriyetinin dökümü yapılarak, 5 daimi üyenin masasına konulmalı ve ısrarla bunun tazminatı talep edilmelidir.
ABD diyor ki, “Biz veto hakkından vazgeçmeyiz. ABD öyle der de, diğerleri demez mi? Çünkü et de ellerinde, bıçak da! “Varsın bu devran böyle dönsün” havalarındalar. Dünyayı yeniden şekillendirerek, ‘parselleme’ siyasetine devam etmek istemektedirler. BM Genel Kurul kararlarının bağlayıcılığı olsaydı, Genel Sekreter’in ifade ettiği gibi, Sudan, Gazze ve Ukrayna’daki dramatik çatışmalara son verilmez miydi?
Eski Portekiz Başbakanı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünyanın kaderinin 5 ülkenin eline terk edilmesinin haksız bir durum olduğunu dile getirirken, öyle inanıyoruz ki, haksızlığa uğrayan ülkeler de bu saatten sonra yeni arayışlar içine gireceklerdir. Çünkü dünya ülkelerinin ensesinde boza pişiren 5’ler işlevlerini çoktan yitirmişlerdir.
Yorumlar kapalı.