

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Lefkoşa’dan verdiği mesajlar üzerine en az on makale yazılır. Ancak en önemlisi, bunca yıllık Kıbrıs sorununa nasıl bir çözümü öngördüğü ve Kıbrıs Türkünün 50 yıldır maruz kaldığı izolasyonun sessiz bir insanlık suçuna dönüştüğüne işaret etmiş olmasıdır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la düzenlediği basın toplantısında, bizde bir kısım muhalefetin ısrarla vurgulamaktan kaçındığı ambargolar ve izolasyonlar konusuna değinen Fidan, dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu insanlık suçunun ‘SESSİZ ORTAKLARI’ olduğunu kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti olarak, KKTC’nin maruz kaldığı izolasyondan en az şekilde etkilenmesi için ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiklerini söyledi. Hakan Fidan, bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarıyla KKTC ile her türlü alanda işbirliğini artırmaya devam edeceğini ifade etti.
Aslında Kıbrıs Türk halkına uygulanan bu insanlık suçu 50 yıldan çok daha fazladır. Kanlı Noel ile birlikte toplumlararası çatışmaların başladığı 21 Aralık 1963’ten beri devam etmektedir. 1974 öncesi varoluş mücadelesi yıllarında, çimento, kereste gibi maddeler bir yana, Allah’ın çivisinin bile Türklere satılması yasaklanmıştı. Gerekçe de gayet saçmaydı, ‘Bunlar mevzi yapımında kullanılabilir’ bahanesini uydurmuşlardı.
Hakan Fidan’ın işaret ettiği gibi, KKTC’nin maruz kaldığı bu insanlık suçunun ‘sessiz ortakları’ da vardır. Hepsini saymak gerekmez. Ama en başta, hem de garantör ülke olarak İngiltere gelmektedir. Kıbrıs’ta iki taraf arasında adil ve eşit mesafe uygulamayan İngiltere, Kıbrıs’la ilgili mükellefiyetlerini yerine getirmiş olsaydı, Türk halkı kısmen de olsa rahatlayabilirdi. Cumhurbaşkanı Tatar’ın sık sık vurguladığı gibi, doğrudan seyahat, doğrudan ticaret gerçekleştirilebilirdi.
AB’yi saymak istemiyoruz, çünkü Avrupa Birliği, bugüne kadar Rum tarafı ile Yunanistan’ın avukatlığını yapmaktadır. AB, insanlık suçunu görmezden gelmekte, Kıbrıs Türk halkının, daha önceleri de vurgulandığı gibi, Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ne dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne şu veya bu şekilde yamalanmasını ve sorunun bu şekilde çözümlenmesini istemektedir. Çünkü Rum tarafını tek yanlı ve bizzat kendi ilkelerini de çiğneyerek üyeliğe almasıyla bu sorun daha da karmaşık olmuş, içinden çıkılmaz hale gelmiştir.
Bir başka deyişle Kıbrıs konusunu çıkmaz sokağa sürükleyen AB olmuştur.
Ambargolar ve izolasyonlar, insanlık suçu olduğundan Hakan Fidan bu duruma konuşmasında öncelik vermiş, bu nedenle Türkiye’nin her alanda KKTC’ye desteğinin artarak süreceğini dile getirmiştir.
Fidan, iki devletli çözüm dışında, Ada’daki Türk varlığının devlet statüsünün ve bağımsızlığının tescil edilmesinden başka bir seçeneğin olmadığını vurgulamıştır. Kıbrıs’ın her iki kesiminin kendi egemenliklerine saygı göstererek, geliştirecekleri işbirliği modelleriyle bölgeye büyük katkılar sağlanabileceğini söyleyen Hakan Fidan, “var olan gerçekliği göz ardı ederek, 50 yıl önceki statükoyu, kendilerinin bile kabul etmediği bir çözüm yöntemiyle masaya getirip, Kıbrıs sorununa çözüm üretmeye çalışmak beyhude bir zaman kaybıdır.” ifadelerini kullandı.
Bir yerde Rum tarafını gerçekleri görmeye davet eden Hakan Fidan, Rum kesimindeki vatandaşlara ve siyasi liderliğe çağrıda bulunarak, “İki devletli çözümü hayata geçirmediğimiz için dünü kaybettik. Geleceği kaybetmeyelim. İki devletli çözüm, Ada’nın enerjisinden, ekonomisinden ve turizminden en verimli şekilde yararlanılmasına olanak tanıyacaktır.” dedi.
Özetle Hakan Fidan Rumlara seslenerek,“Gerçeklerden korkmayın, parlak gelecek için elinizi taşın altına koyun. Böyle bir çözüm, güvenlik, barış ve kalkınma için de büyük fırsatlar yaratacaktır.” diyor.
***
Yeşilovalı, Alsancak’ta defnedildi
Yeşilovalı ailesinin kıymetli büyüğü, merhum Cafer Yeşilovalı’nın eşi, evlatları ve torunlarının biricik anne ve neneleri, iyi insan Şenay Yeşilovalı’nın dün Alsancak’ta toprağa verildiği tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Evlatları Özer-Ayşe Yeşilovalı, Kani Yeşilovalı, Dilek-Turgay Kaleci, torunları Cafer ve Cemaliye Yeşilovalı, Ahmet ve Şenay Kaleci, acılarının sonsuz olduğunu ifade ederek, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.
Bu arada Güvercinlik köyünün sevilen isimlerinden İlyas Pediz, köy mezarlığında toprağa verilirken, Çatalköy’ün çınarlarından Behiye Reyhan da Çatalköy’de defnedildi.
Sait Güven için başsağlığı mesajları
Öte yandan Cumhuriyet Meclisi eski Başkan Yardımcılarından ve milletvekillerinden Sait Güven (87) için KKTC Merkez Bankası yayınladığı başsağlığı mesajında, banka personeli Sedef Kaptan’ın kıymetli babası Sait Güven’e Allah’tan rahmet, yaslı ailesine sabır ve başsağlığı diledi. KKTC Merkez Bankası Çalışanları Kooperatifi Mer-KoopLtd Yönetim Kurulu ve Üyeleri de, Koop üyesi Sedef Kaptan’ın kıymetli babası Sait Güven’e aynı şekilde Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileğinde bulundu.
Aslen Limasollu olan Sait Güven, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. 1985’te yapılan seçimlerde UBP’den Girne Milletvekili seçilmiş,Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuştu.
Yorumlar kapalı.