Akay Cemal

Ellerinden gelse Kıbrıs Türk halkını da dikenli tellerle sarmalayacaklar!







 Bu aralar gündemde olan ‘Taksim Sahası’nın bulunduğu mekâna eskiden ‘Cirit Hisarı’ da derlerdi. Taksim Sahası çok şeylere tanık oldu. Nice sevinçlere, nice kederlere! Dr. Küçük’ün, Denktaş’ın, Faik Müftüzade’nin, Ahmet Sami’nin, Defteralı’nın, Erol’ların, Erdoğan’ların, Veli’lerin ayak izleri var halen oralarda. Daha kimlerin yok ki! Tümünü saysak sütunlar sığmaz. Kaldı ki 21 Aralık 1963 olaylarında Mehmet Şevket Mertkan ve Hilmi Şevket Mertkan’ın kardeşleri ilk şehidimiz Salahi Şevket’in de yeriydi orası!  

   Osmanlı döneminde ‘Cirit Hisarı’ olarak anılan saha, 1958’deki Kıbrıs görüşmelerinde taksim tezinin gündeme gelmesiyle Kıbrıs Türk Halkının Varoluş ve Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük tarafından ‘Taksim Sahası’ olarak isimlendirilmişti. Bunca yıl atıl durumda olan sahanın Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın finansmanıyla yenilenmesi ve antrenmanlara uygun hale getirilmesi memnuniyet yaratırken, BM Barış Gücü halkımızın sevincini kursağında bıraktı.

   Taksim Sahası konusu her platformda dile getirilirken, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Barış Gücü’nün tarihi surlar üzerinde bulunan merdivenler kısmına yerleştirdiği dikenli tel örgüler ve demir çitlerin tarihi surlara zarar verdiğini, saha kenarlarında bulunan ve yine eski eser olarak kabul edilen tribünlere yerleştirilen varillerin de bu yapıya zarar verdiğini söyledi. Tatar, “BM’nin bu davranışı, sporun ruhuna ve olimpizm felsefesine uymadığı gibi, sporun evrenselliği düşünülmeden yapılan bir harekettir” dedi. Cumhurbaşkanı, sahanın ambargo ve izolasyonlar altında olan Kıbrıs Türk gençliğine Türkiye’nin bir hediyesi olduğunu belirtti.

   Ha; işte burada durmak gerek. Bu atıl sahayı finanse edip de spor yapılabilecek duruma Rum Yönetimi, ya da BM veya AB getirseydi, o sahada şölenler düzenlenir, kutlamalar yapılır, değil göbek, havai fişekler atılırdı. Ama finansmanı Türkiye yaptığından teşekkür bir yana, haksızlıklara sesini çıkarmayan çevreler, dikenli teller döşediği için BM’ye dolayısıyla Rum Yönetimi’ne teşekkür edecekler. Dikenli tel örgülerin çekilmesinde o denli mutlular ki, BM’nin davranışları üzerine ‘oh olsun’ da diyebiliyorlar. 

   Uzun lafın kısası, imkânları olsa ve ellerinden gelse BM ‘Barış Gücü’ ile birlikte, Kıbrıs Türk halkını da dikenli tellerle sarmalayacaklar ve ondan sonra da ‘icabına bakacaklar.’ 21 Aralık 1963’ten 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’na kadar yapmadılar mı? Leymosun’da, Baf’ta, Lefkoşa’da, Larnaka’da ve tüm köylerimizde yapmadılar mı? Ama güçleri yetmiyor. Ellerine fırsat geçse kimsenin gözünün yaşına bakmazlar! Ayvasıl’da, Taşkent’te (Dohni), Atlılar, Muratağa, Sandallar ve diğer yerlerde olduğu gibi! Bosna’da yapmadılar mı? BM Barış Gücü, binlerce Müslüman Boşnak’ı ‘kurbanlık koyun’ misali Sırp kasaplara teslim etmedi mi?

   Bunları bilerek, Taksim Sahası konusunda en ufak bir tavizin verilmesine karşı durulmalı, kararlı dik duruş sergilenmelidir.

                                                                                        ***

Özgüvenli-Toksöz-Zurnacılar-Çalıkuşu

   Son günlerde nice değerlerimizi yitirmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Onlardan biri de, merhum Salahi Özgüvenli’nin kıymetli eşi Meral Özgüvenli idi. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Evlatları Cemile Sevtap-Metin Alçıcı, Hasan-Aylin Özgüvenli, Fikri-Sevgül Özgüvenli, torunları Çağıl-Tuğçe Alçıcı, Meral Alçıcı, Tuğcan Elmas Dağman, Ekim, Salahi Barış ve Sim Özgüvenli, Gizem-Soner Aksüyek, torun çocuğu Roma Alçıcı, yokluğuna asla alışamayacakları fedakâr aile büyükleri Meral hanımın vefatından duydukları acının sonsuz olduğunu belirttiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.

   Öte yandan merhum Özer Toksöz’ün değerli eşi, evlatları ve torunlarının can anneleri, nineleri Aysel Toksöz dün Lefkoşa’da defnedildi. Çocukları Cemali ve Serpil Toksöz, gelini Mine Toksöz, torunları Aysel Açelya Bükülmez, Özer Bükülmez, Özer Tarık Toksöz, Tankız Toksöz ve Günay Bişmiş, “Acımız büyüktür. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

   Mormenekşe’nin sevilen isimlerinden, iyi insan Münür Zurnacılar önceki gün Mormenekşe’de toprağa verildi. Sevgili eşi Zehra hanım, kızı ve damadı Ayşe-İbrahim Sarıkarınca, torunu Poyraz Alacan “Yokluğuna asla alışamayacağımız sevgili eşim, canımız babamız ve dedemizin vefatından dolayı acımız sonsuzdur. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulur. Yattığı yer nur, mekanı cennet olsun” ifadelerini kullandılar. Ruhuna bu gün 15.00’te Kültür Salonu’nda mevlit okutulacağı ve tüm dost, akraba ve sevenlerinin davetli olduğu bildirildi.

   Vadili sakinlerinden, evlatları ve torunlarının sevgili anne ve nineleri Fadime Çalıkuşu da önceki gün Vadili’de defnedildi. Evlatları Melek Çalıkuşu, Güler-Hüseyin Çanakçı, Ecevit-Havva Çalıkuşu, Gülden-Ferhat Çağlıoğlu, Duygu-Abdurrahman Oymak, torunları Gökhan, Zeki, Gülşah, Eda, Merve, Ali, Doğa, Pelin, Damla, Defne, Doğay, Hüseyin ve Alparslan, “Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun. Bugün ikindi namazından sonra kendi evimizde mevlit okutulacaktır. Tüm akraba, dost ve sevenleri davetlidir” dediler.

Ellerinden gelse Kıbrıs Türk halkını da dikenli tellerle sarmalayacaklar!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.