
Bugün, 50 yıl önce Kıbrıs’ta cereyan eden çok önemli bir olaya ve halen de geçerli olan mesajlara değinirken, özgürlük ve bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu vurgulamak istedim. Aslında bu sözler, 50 yıl önce, 2 Ocak 1975 tarihinde adaya ayak basan, Kıbrıs Barış Harekâtı kararını veren hükümetin Başbakanı Bülent Ecevit’e ait.
3 Ocak 1975 tarihinde kendi imzamla HALKIN SESİ’nde yayımlanan “Ecevit’i bağrımıza bastık” başlıklı haberde özetle şöyle demiştik:
“Kıbrıs Türkleri bayramların en büyüğünü Ecevit’le birlikte kutluyor. Barış Harekâtı’nın muzaffer komutanı adaya ayak bastığından itibaren gittiği her yerde şimdiye kadar görülmemiş tezahürata tanık olmaktadır. Türk halkının sevinci büyüktür. Çünkü kendisini özgürlüğe, insanca yaşama hakkına kavuşturan değerli lideri arasındadır, kalbindedir.
Sayın Bülent Ecevit ve eşi dün sabah (2 Ocak 1975) feribottan çıkarak karaya ayak basmış ve tarihi Mağusa’ya ayak basmıştır. Alınan tedbirlere rağmen, halk, kurtarıcısını yakından görebilmek için izdiham yaratmış, bir ara Ecevit’lerin içinde bulunduğu araba havaya kaldırılmıştır. Yaşlı Türk anaları Bülent Ecevit’e sarılarak onu hasretle kucaklamışlar, “Bizi sen kurtardın” diye haykırmışlardır.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın kararını Erbakan’la birlikte veren Ecevit, surlardan içeri girerken bir dana kurban edilmiştir. Bir sel gibi akarak gelen halk tezahüratta bulunurken, aralarından bin bir güçlükle geçip konuşma yapacağı binanın damına çıkan Ecevit, burada halkı selamlamış, o esnada sevgi gösterileri son haddine varmıştır. Birçok bölgeden Mağusa’ya akın eden soydaşlarımız tempo tutmuş ve meydanı dolduran on binlerce insan tarafından konuşması sık sık alkışlarla kesilmiştir.
Ecevit konuşmasında özetle şunları söylemiştir:
“Sevgili Kıbrıslı kardeşlerim; Yeni yıla Kıbrıs’ta, Kıbrıs Türkleri arasında girmenin büyük mutluluğu içindeyim. Yeni yılınızı kutlarım. Yeni yılın Kıbrıs için ve tüm insanlık için barış ve özgürlük yılı olmasını dilerim. Kıbrıs’ta yıllarca direnişinizle ve son Mağusa savunmanızla Türk tarihine yeni onur sayfaları kattınız. Özgürlük ve insanlık uğruna can veren, şehit olan kahramanlara, zalimlerin kıramadığı Kıbrıs Türk Mücahitlerine, Barış Harekâtı’nda Kahraman Türk ordusunun verdiği şehitlere, bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim.
Biz, Kıbrıs sorununu savaşsız çözebilmeyi istedik. Ama Yunanistan’daki eski dikta yönetimi, sorunlara görüşerek çözüm aramayı reddetti. Makarios yönetimi, federasyondan söz ettiğimiz anda, zaten yıllardır sürüncemede bırakılan görüşmeleri aylarca kesti. Cunta’nın Kıbrıs’ı bir oldubittiyle Yunanistan’a katmaya çalışması karşısında bile hemen askeri harekâta geçmedik. Bütün barışçı yolları denedik. Ancak bu yollardan bir yere varamayacağımız belli olunca, devlet olarak garantörlük hakkımızı kullanmayı kararlaştırdık.
Bu kararı verdiğimizde bile, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle giriştiğimiz harekâtın bir savaşa dönüşmemesi için elimizden geleni yaptık. ‘Barış Harekâtı’ adını verdik bu girişime. Çünkü amacımız savaşı saklamak değildi. Gerçek niyetimizi gösteriyorduk. Tüm adaya barış, özgürlük, huzur getirmek istiyorduk.”
Ecevit’in yaptığı konuşmadan sonra kendisine Mağusa’nın altın anahtarı verilmiş ve Mağusa’ya ‘Gazi’ unvanı takılmıştır. Bu sırada Ecevit şöyle demiştir:
“Mağusa’nın gazilik niteliği çoktan hak edilmiştir. Gazi unvanının verildiğinin resmen açıklandığı bu mutlu günde bana Mağusa’nın fahri hemşeriliğini vermekle ve anahtarını teslim etmekle şereflerin en büyüğünü verdiniz. Size ve bütün Mağusalılara, kahraman Gazimağusa’nın halkına şükranlarımı sunarım. Bu anahtar, Gazimağusa’nın anahtarı, bende en değerli bir hatıra olarak kalacaktır. Ama bu anahtar bir simgedir. Bunun aslı sizdedir. Bunun aslı, sözlerin yüreğindeki esaret nefretinde, özgürlük sevgisindedir. Siz yüreğinizdeki o anahtarı, o altın anahtarı yitirmedikçe, daima özgür ve bağımsız olacaksınız.”
Mağusa’dan sonra Maraş’ı da ziyaret eden ve Salamis Bay Otel’de bir süre dinlenen Ecevit konvoy halinde Girne’ye doğru yola çıkmıştır. Grivas’ın köyü Trikomo’da (İskele) toplanan kalabalık, Ecevit’e büyük tezahüratta bulunmuş, kurbanlar keserek, güvercinler uçurmuştur. İlkokul öğrencileri ve halkın coşkusu arasında ilerleyen Ecevit, daha sonra gittiği Girne’de de büyük sevgi gösterileriyle karşılanmış, Karaoğlanoğlu Şehitliği’ni ziyaret ederek, çelenk koyup saygı duruşunda bulunmuştur.
Ecevit, Girne’de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Bedrettin Demirel’e de bir nezaket ziyaretinde bulunmuş, gezisini başarıyla tamamlamıştır.
Yorumlar kapalı.