Akay Cemal

Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs davasında Türkiye’yi nasıl harekete geçirmişti?






Başta Cüneyt Arcayürek, Necati Zincirkıran, Ömer Faruk Demirtaş olmak üzere; Hikmet Bil ve o dönemin ünlü gazetecileri, köşe yazarları, Kıbrıs’a geldiklerinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın yanı sıra, ‘Burhan’ı, ‘Sadıkoğlu’nu sormadan edemezlerdi. Burhan Nalbantoğlu ve İsmail Sadıkoğlu’nu, Türk Mukavemet Teşkilatı’ndan (TMT) dolayı tanıyorlardı, Kıbrıs mitinglerinden dolayı tanıyorlardı…

Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türklerinin durumunu anlatmak için Ankara’da dönemin hükümetinden randevu beklerken, Ankara Palas’ı kendisine mesken tutmuştu. Gece gündüz zamanını orada geçiriyordu ve iki kelimenin beklentisindeydi: Buyur gel!

O dönemin hükümeti, Ada henüz İngiliz idaresinde olduğundan ve de İngiltere ile ilişkileri hesaba kattığından temkinli davranıyor ve konuya tam da sıcak bakmıyordu. Hatta birkaç yıl öncesinde “Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur” diyen bir-iki dışişleri bakanı da vardı. Böyle bir havanın estiği yıllarda Dr. Küçük’e randevu vermek, kendileri açısından risk taşıyordu, ama Dr. Küçük de Rumları iyi tanıdığından, Kıbrıs Türklerini ne gibi tehlikelerin beklediğini de çok iyi biliyordu.

Baktı olacak gibi değil, dönemin Türkiye basınının önde gelen gazetecileriyle dostluk kurarak, randevu alabilmek için hükümet üzerinde baskı unsuru yaratma yöntemine başvurdu. O günlerin gazetelerinin Ankara Büroları şefleriyle toplantılar yaptı ve Anadolu’da Kıbrıs mitingleri düzenlenmesine karar verildi. Üniversiteli gençlerin üye olduğu Milli Türk Talebe Birliği ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu ile el ele verilerek Edirne’den Ardahan’a kadar Kıbrıs mitingleri tertip edildi.

O günden itibaren Türkiye’de yer yerinden oynadı. Kıbrıs mitingleri manşetlerde yayınlandı. “Ya Taksim Ya Ölüm-Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacaktır-Kıbrıs Bizim Canımız Feda Olsun Kanımız” gibi sloganlar atıldı, pankartlar taşındı. EOKA’nın da o günlerde tedhiş hareketleri doruğa çıkarken, Türk milleti Kıbrıs davasına odaklandı ve hükümet Dr. Küçük’e hemen randevu vererek, görüşmelere başlandı. Kıbrıs Türklerinin haklı davasına sahip çıkıldı. O mitinglerde Dr. Küçük yanı sıra, zaman zaman Rauf Denktaş ve Osman Örek de konuşma yapmışlardı.

O günleri Dr. Küçük bana anlatırken, zaman zaman duygulanmıştı. Uzun bir süre garaj olarak kullanılan, sonradan ofise dönüştürülen büyük odayı birlikte paylaşıyorduk. Masamız karşı karşıya idi. Bir soğuk kış gecesi masasının önünde otururken, üzerindeki pardesüyü başını da kapatacak şekilde çekmiş, ağladığını, gözünden yaşlar geldiğini fark etmiştim. Duygulanıp da gözünden yaşlar aktığını görmemem için başını pardesüyle kapatmıştı. Kıbrıs davasına çok büyük hizmetleri geçen Başbakan Adnan Menderes’in idam edildiği saatte bu acıklı tabloyu görebilmek bende büyük bir hüzün yaratmıştı. O anı hiç unutamam.

***

 

Alioğlu bugün defnediliyor

 

Merhum Osman Alioğlu’nun eşi, saygıdeğer iyi insan Jean Alioğlu’nun bugün Lefkoşa’da defnedileceği tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Evlatları Ayşe-Eskul Denizsev, Suzan Alioğlu, Kani Osman (merhum), Ali-Clare Alioğlu, torunları Osman, Aylin, Ken, James, Ayşe, Leyla, Hakan, Canan, Deniz, Charlote, Jack, Ali (merhum) “Canımız annemiz, nenemizin yokluğuna asla alışamayacağız. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Öte yandan herkes tarafından sevilen, iyi insan Veli Hacıarifoğlu dün Pınarlı’da toprağa verildi. Annesi Feriha Hacıarifoğlu, babası Mustafa Hacıarifoğlu (merhum) ve tüm ailesi, tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntüyle duyururken, “Acısına ve yokluğuna hiçbir zaman alışamayacağız. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.

Bu arada KKTC Merkez Bankası, aynı bankanın çalışanları ve kooperatifi Mer-Koop Ltd. Yönetim Kurulu ve Üyeleri, banka çalışanları, Nazlı Güher’in kıymetli babası Mevlüt Güher’e Allah’tan rahmet yaslı ailesine, sabır ve başsağlığı dileğinde bulundu.

Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs davasında Türkiye’yi nasıl harekete geçirmişti?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.