
Antalya Diplomasi Forumu’nda çok şeyler konuşuldu ve tartışıldı. Forum, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın basın toplantısı ile sona erdi. Fidan, Karadeniz’den Ortadoğu’ya, Afrika’dan Balkanlara, krizlerin odağında yer alan pek çok aktörün aynı çatı altında buluştuğunu vurguladı. Hakan Fidan, “Soykırıma karşı Filistin’in sesiyiz” dedi.
Bu arada ABD yönetimi ile Gazze’deki soykırımın protesto edilmesine izin veren üniversiteler arasındaki savaş da kızışıyor. ABD yönetimi, dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi’ne sağlanan 8.7 milyar dolarlık fonu kesme tehdidinde bulunmuştu. Karara isyan eden üniversite yönetimi karşı dava açtı. Daha önce Gazze’ye destek gösterilerine izin verdiği için Colombia Üniversitesi’ne diz çöktürülmüştü.
Türkiye’de ise, “Gazze Ölüyor. Sessiz Kalma” çağrısıyla başta İstanbul olmak üzere, çeşitli kentlerde meydanlara akın eden yüz binler; Filistinli çocukların sesi oldu. İstanbul’da Ayasofya Meydanı’nda ‘Gazze için adalet’ çağrısı yapıldı. Ayrıca dünyanın birçok merkezinden ‘Soykırımı durdurun’ çağrısı seslendirildi. Bangladeş’te ise yüz bin kişinin katıldığı gösteride, Gazze’de soykırıma son verilmesi istendi ve ‘Filistin İçin Özgürlük’ yazılı pankartlar taşındı, çocukların soykırıma uğramasına seyirci kalınmaması gerektiği vurgulandı.
Dünyada bunlar olurken, biz başımızı kuma gömerek, dünyadaki gelişmeleri görmezden geliyor, incir çekirdeğini doldurmayacak sorunlarla uğraşıyoruz. Aramızdaki provokatörlerin kışkırtmalarıyla işin hangi boyutlara varabileceğini düşünmek istemiyoruz. Amaçlardan birinin de Türkiye ile KKTC’nin arasını açmak olduğu anlaşılmıyor mu? Sorunu amacından saptırmak ve tehlikeli sularda yüzmek isteyenlerin bu tür fırsatları kolladıkları her zaman görülmüştür. Bunları halk da bilmekte ve ülkenin ciddi sorunları dururken, çözümü gayet basit konulara takılıp kalmanın iyi niyetle bağdaşmadığını ifade etmektedirler.
Öteden beri Kıbrıs’ta, Rumların egemen olduğu bir çözümü savunan Avrupa Birliği’nin girişimleriyle düzenlenen Avrupa Birliği-Orta Asya Zirvesi’nde, KKTC’nin tanınmamasına yönelik kurnazca ve maksatlı bir karar alınmıştır. Rum tarafının ısrarı ve AB’nin istemi üzerine söz konusu karar alınmış bulunmaktadır. Bir amacı da bu ülkelerin KKTC’ye bakış açılarını değiştirmektir. Nitekim AB’nin bölgeye 12 milyar Euro’luk yatırım paketi taahhüdünde bulunmasıyla Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Rum kesimine birer büyükelçi atamıştı.
Mesele KKTC ile ilişkilendirildiğinde AB, Euro’nun ucunu göstermiş, söz konusu ülkeler de, Kıbrıs Türk halkının canını 1964’ten beri yakan ve AB tarafından hazırlanan kararı imzalatmışlardır. Halbukibu ülkelerin AB indinde bu güne kadar esamesi bile okunmazdı. Bir yerde ülkeler çıkarlarına bakar ya!
Beri yandan Yunan Genelkurmay Başkanı Dimitrios Houpis, 10. Delphi Ekonomi Forumu’ndaki konuşmasında, Türkiye’nin, Yunanistan için tehdit oluşturmaya devam ettiğini öne sürdü ve Türkiye’ye 5 dakika içinde müdahale etmeye hazır olduklarını söyledi. Demek ki, anlaşmalar gereği silahtan arınması gereken adalar, Türkiye’ye karşı askeri açıdan tam donanımlı hale getirilmiştir.
Çevremizde bu gelişmeler cereyan ederken, KKTC’de boş yere suni gündemler yaratılmakta ve halkın dikkati başka yönlere kaydırılmak istenmektedir. Devekuşu misali başımızı kuma gömer ve etrafla ilgimizi kesersek, daha çok oyunlara geliriz. Bizden uyarması.
***
Nalan Tüzen Mağusa’da defnedildi
Ailesi ve çevresinde sevilen bir kişi olarak bilinen, iyi insan Nalan Tüzen’in (53) dün Gazimağusa’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntüyle duyuruldu. Sevgili eşi Cevdet Tüzen, annesi ve babası Hayriye (merhume)-Ahmet Barak (merhum), kardeşleri Faik Zarif Barak (merhume), Naciye ve Fatma Barak, Sevim Süleyman Bozdal, Mustafa Alev Barak, Emel Süleyman, Nurdoğan Gina Barak ve tüm kardeşi çocukları, acısını hiçbir zaman unutamayacaklarını ifade ederek, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.
Öte yandan çevresinde sevilen bir kişi olan Mustafa Tansel (Tansel Hoca) (85) dün Yeniboğaziçi’nde defnedildi. Vefatı derin üzüntü yarattı. Gaziköy’ün sevilen çınarı Mustafa Kemal Miralay da kendi köyünde toprağa verildi. Miralay’ın vefatı köyde matem havası yaratırken, mekânının cennet olması temenni edildi.
Yorumlar kapalı.