Akay Cemal

Denktaş’ın Alman kurt köpeğinden az çekmedim






Kıbrıslı Türklerin dertleriyle henüz 18 yaşındayken ilgilenmeye başlayan Rauf Denktaş, Halkın Sesi gazetesinde toplumun sorunlarını dile getirmek için yazılar yazmaya başlamıştı. Dr. Fazıl Küçük ile ilk kez Halkın Sesi gazetesinin yayınlanmaya başlaması ile 1942 yılının Mart ayında tanıştılar. Onun hayatı anlatılırken, Halkın Sesi ile ilişkileri bölümünde özetle şöyle deniliyor:

“Halkın Sesi gazetesi, ilk sayısında ilkelerini “Türk toplumunun haklarını korumak, toplum dertlerini dile getirmek, bağımsız olmak, sömürge idaresi ve Rum emelleri ile mücadele etmek ve Anavatan sevgisini ve ona bağlılığı idame ettirmek” olarak açıklamıştı. Gazetenin sıraladığı bu ilkeler, Denktaş’ın özellikle babası ile geçirdiği zamanlarda ondan ve onun milliyetçi, Atatürkçü arkadaşlarından duyduğu ifadelerle örtüşüyordu.

Bu nedenle Denktaş, Halkın Sesi gazetesinde imzalı, imzasız, bazen de ‘Akın Yılmaz’ adı altında yazılar yazmaya başlamıştı. Eğitim için gittiği İngiltere’den döner dönmez yine Dr. Küçük’ün yanında yakın bir dost ve gerektiğinde de danışman olarak çalışmaya başlamıştı. Ayrıca Halkın Sesi gazetesinin haftalık olarak yayınlanan İngilizce nüshasının hazırlanmasında da görev alan Denktaş, 1958 yılında artan EOKA saldırılarına yönelik Kıbrıslı Türkleri mücadele için örgütlemeye devam etmişti.

Rauf Denktaş’ın, Halkın Sesi ile olan bağları uzun yıllar devam etti. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na giderken, surlar üzerinde bulunan daireler var ya, herkes gittikten sonra bir odaya kapanır ve yazılarını orada yazardı. Söz konusu daireler şimdiki kadar donanımlı değildi. Genelde yazısını karanlık bastığında gece bitirir ve telefonla beni arar, gider alırdım. Denktaş Bey geldiğimi, bahçede dolanan Alman kurt köpeğinin gecenin sessizliğini bozan havlamasından anlardı. Havlarken telleri öyle bir sarsardı ki, o an içeri girsem beni parçalardı.

Bir-iki dakika içinde Denktaş, kapıdan göründüğünde, hemen yanına gider ve beraber tellere kadar gelirlerdi. Yazıyı alırken de, Denktaş hafif gülümseyerek, Alman kurt köpeğini teskin etmeye çalışır, bir yandan da bana “Daha alışmadı mı” diye sorardı. Güçlü kuvvetli tam bir korumaydı. Son zamanlarda alışır gibi olmuştu, ancak ben gene de tedbiri elden bırakmıyordum. Denktaş’la ilgili ilginç anılarımdan sadece biriydi bu!

Denktaş’ın vefatının 13’üncü yıl dönümü nedeniyle yayınlanan mesajlarda, onun haklı davamız uğruna verdiği mücadeleden ders alınması gerektiği vurgulandı. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve bakanlar yayınladıkları mesajlarda, daha aydınlık yarınlar için Denktaş’ın izinde yürümeye devam edileceğini vurguladılar. Başbakan Ünal Üstel “Bugün her birimiz onun mirasına sahip çıkıyoruz” derken, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şunları kaydetti:

“Devletimize, egemenliğimize ve Anavatan Türkiye’ye dört elle sarılacağız, Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz sözleriyle bizlere kutsal bir miras olarak bıraktığı vasiyetine her zaman bağlı kalacağız. Egemen eşitliğimiz ve uluslararası eşit statümüz kabul edilmesin müzakere masalarında bir kez daha Rum tarafının esiri olmayacağız. Rum tarafının federasyon anlayışı, Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak, halkımızı azınlık yapmaktır. Bunlar asla kabul edilemez.”

Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi aşamalı olarak bugünlere ulaşabilmişse, bunda herkesin, şehitlerimizin, gazilerimizin, fedakâr halkımızın, Anavatan Türkiye’nin, Adnan Menderes ile Fatin Rüştü Zorlu’nun, Karabelen Paşa’nın ve daha nicelerinin payları vardır. Ancak en büyük pay, Kıbrıs davasında Türkiye’yi harekete geçiren başta Dr. Fazıl Küçük olmak üzere; Rauf Denktaş ve Osman Örek ile dava arkadaşlarına aittir.

Ruhları şad olsun. 13’üncü ölüm yıl dönümü nedeniyle Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anarız.

Denktaş’ın Alman kurt köpeğinden az çekmedim
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.