
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, öncelikle iki tarafı ve de diğer ilgili tarafları niye Cenevre’ye davet etti? Çünkü Kıbrıs’ta iki taraf vardır. Türk tarafı ve Rum tarafı. Artı Kıbrıs Adasının garantörleri Türkiye, Yunanistan ve daha düşük düzeyde İngiltere. Büyük Britanya her ne kadar garantör ülke ise de, her zamanki gibi, “Taraflar arasında varılacak bir anlaşmayı biz onaylarız” siyasetini sürdürüyor. Ancak İngiltere için varsa da, yoksa da Ada’daki üsleri…
Gelelim dün başlayan ve bugün de devam edecek olan Cenevre konferansına… Ancak ondan önce bugün Çanakkale Destanı’nın yıldönümü olduğunu da anımsatmakta yarar vardır. Türk milleti, Türkiye’nin üzerine yüklenen ve Anadolu’yu paylaşmak isteyen emperyal güçlere karşı öyle bir direniş göstermişti ki, ‘Çanakkale Geçilmez’ diye hem kendilerine, hem de dünyaya çok önemli bir mesaj vermişti. Çanakkale Zaferinin verdiği ilhamla bugün Cenevre’deyiz.
Orada Rum tarafının bildik tezlerinin yanı sıra, Kıbrıs Türk tarafı da Cumhurbaşkanı Ersin Tatar vasıtasıyla yeni tezlerini masaya sürecektir. Rum lider Hristodulidis’in “Crans-Montana’da kaldığı yerden federal çözüm müzakerelerine devam” söylemi o kadar ‘kabak tadı’ vermiştir ki, Genel Sekreter de her iki tarafa “Artık farklı şeyleri konuşma zamanı geldi. Farklı tezlerle gelin” demişti.
Kıbrıs Türk tarafının Cenevre’deki tezi bellidir ve saklamaya da gerek yoktur. Bunu yalnız Cumhurbaşkanı Ersin Tatar değil, aynı zamanda Türkiye’de başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve diğer yetkililer de çeşitli vesilelerle dile getirmişlerdir. Egemen eşitlik temelinde iki devletli ve eşit uluslararası statü esastır. Egemenlik hakkı 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması’ndan kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle Kıbrıs Rum halkı ne kadar egemense, Kıbrıs Türk halkı da o kadar egemendir. Tüm bu gerçeklere rağmen, Kıbrıslı Türkler 21 Aralık 1963’te silah zoruyla Rumlar tarafından devletten dışlanmışsa, bu egemenlik hakkını kaybettiği anlamına gelmez.
Ersin Tatar, 2021’de yine Cenevre’de BM’ye sunduğu yeni vizyonunu, gerekçeleriyle birlikte yeniden masaya sürerken, bunun bölgede barış, huzur ve güvenin sağlanmasında, istikrarın korunmasında en etkili yol olduğunu da vurgulamaktadır. Hal böyle iken, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in Cenevre yolunda, müzakerelerin yeniden başlaması gerektiğini söylemesi ve garantörlüğün olmadığı bir anlaşmadan söz etmesi, niyetini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bunun anlamı şudur: Kıbrıs Türk tarafı, eskiden olduğu gibi müzakere masasına bağlanacak, Rum tarafı da zamana oynayarak, hedeflerine doğru adımlarını atmaya devam edecek, ambargolarla Kıbrıslı Türkleri dünyadan izole etme çabalarını sürdürecek.
Artık yok öyle şey! O günler geride kaldı. Bu halk yıllar boyu oyalama taktiklerine kurban edildi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gündeme getireceği en önemli hususlardan biri de şu insanlık dışı ambargolar ve izolasyonlar… ‘Bu devirde bu denli bir insanlık suçu işlenebilir mi?” diye soracak ve bir kez daha bu önemli sorunu BM’nin bilgisine getirirken, AB’nin de bu konuda verdiği sözleri yerine getirmediğini anımsatacak.
Ersin Tatar Cenevre’ye giderken çantasında iki tarafın işbirliğine yönelik önemli hususlar vardı. İyi niyetle bunları aktarırken, başta su ve elektrik olmak üzere, çeşitli alanlarda işbirliğine gidilebileceği anlatılacak. Bu noktada kapılar ve hatta yasadışı göç konularını da sayabiliriz. Bir başka deyişle Genel Sekreter Guterres, iki taraf arasında öteden beri önem verdiği ‘Güven Artırıcı Önlemler’ paketini yeniden hatırlatacak ve daha geniş bir içerik üzerinde tarafların çalışmasını isteyecek. Neler üzerinde durulacağını dün ve önceki günkü yazılarımızda aktarmıştık.
Kısacası iki tarafın da ortak çıkarları neyi öngörüyorsa, neyi gerektiriyorsa, çalışmalar yapılmasını ve olumlu sonuçlar elde etmeleri tavsiye edilecek. Bize göre, Genel Sekreter sözü edilen konularda atılacak olumlu adımların uzun sürede nihai çözüme katkıda bulunacağını düşünüyor.
Cenevre’de bu aşamada irdelenmekte olanlar bunlar. Zirveyi izleyen KIBRIS Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Mete Tümerkan da oradaki havayı yansıtırken, çalışmaların ileriye yönelik yeni adımlar atılmasına kapı açma hedefi olarak değerlendiriyor.
Yorumlar kapalı.