
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre zirvesinden 10 gün önce ne demişti?
“İletişim, diyalog ve iki halk arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için, geçiş kapıları da dahil olmak üzere, çeşitli alanlarda İŞ BİRLİĞİNİN ARTIRILMASI, dolayısıyla nihai bir çözüm bulunana kadar Kıbrıs’ın gerçeklerine bağlı kalınarak, bu iş birliğinin artırılması bizim temennimiz ve arzumuzdur.”
Bunları söylemişti ve iş birliğine yönelik konuların ele alınacağı yeni bir süreç başlatılacağını dile getirmişti. Öyle de olmadı mı? Zaten adı da ‘Gayri resmi görüşme.’ Resmi görüşme ile gayri resmi görüşme arasında büyük fark var. Resmi müzakere süreci ise, ortak zemin bulunduğu takdirde başlayabilecek. O zaman taraflar nasıl bir çözüm istediklerini masaya koyarak müzakere edecekler.
Cumhurbaşkanı Tatar, 7 Mart 2025 tarihinde İngiltere’nin Avrupa ve Kuzey Amerika’dan sorumlu Devlet Bakanı Stephen Doughty’yi kabulünde, Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunu anlatmıştı. Tatar, İngiltere’nin Kıbrıs’ı çok iyi tanımasına rağmen, Kıbrıs Türkü’ne beklenen tarafsızlık ve yakınlığı göstermediğine dikkat çekmiş, “İki devletli çözüm, Kıbrıs’ta adil ve sürdürülebilir bir çözüm için tek seçenektir” demişti. Tatar ayrıca Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyon ve ambargoların hala devam ettiğini de belirterek, bu konuda İngiltere’den bekledikleri desteği bulamadıklarını dile getirmişti.
Cenevre’de düzenlenen 5+1 gayriresmi zirvesine, daha düşük düzeyde olsa da, İngiltere temsilcisi de katılmıştı. Bu bakımdan zirveden önce Cumhurbaşkanı Tatar’ın İngiliz bakana sorunları aktarmış olması, zamanlama açısından ‘isabetli oldu’ şeklinde değerlendirildi. Zirve sonrasında ise “Bugün ortak zemin olmadığını bile bile yine bizi buraya davet ettilerse, demek ki iki devlet siyasetimiz bir yere geliyor” diyen Tatar, Cenevre’de iş birliği kültürünün tohumlarının atıldığını kaydetti.
Eski müzakereci Ergün Olgun ise, BM’nin 63 yıldır bozulan dengeleri yeniden tesis etme konusunda başarısız olduğunu söylerken, Cenevre’de Türk tarafının bazı kazanımlar elde ettiğini belirtti, bunlardan en önemlisinin, federal çözüm modeline hiçbir atıfta bulunulmaması olduğunu kaydetti. Ayrıca Rum tarafının yeni bir müzakere süreci başlatma girişiminin de başarısız olduğunu ifade etti.
Olgun’un da işaret ettiği gibi, Genel Sekreter iş birliği projeleri konusunda, Kıbrıs Türk tarafına statü kazandırmamak adına ‘güven yaratıcı hareketler’ ifadesini kullanarak, Rum tarafının lehine bir durum yaratmış oldu. Halbuki Kıbrıs Türk tarafının maruz kaldığı kısıtlamaları kaldırmak adına adım atmalıydı. Olgun’a göre, her şeye karşın Kıbrıs Türk tarafı daha dengeli ve özgüvenli bir duruş sergiledi.
Çeşitli görüşleri buraya aktarmaya çalışırken, son derece önemli olan eski müzakereci Ergün Olgun’un değerlendirmesinden de bahsettik.
Ha; bundan sonra ne olur, Genel Sekreterin verdiği ödevler yerine getirilir mi, ne derece getirilir? Bir de şu var. Bu toplantılar Lefkoşa’da ara bölgede değil de, niye Cenevre’de olsun? Ara bölgede BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’ın ara bölgedeki evi de müsait. Zaten eskiden beri Türk ve Rum liderler orada buluşmuyor mu? Genel Sekreter Antonio Guterres’in Larnaka’dan mı, Ercan’dan mı, hangi havaalanından geleceği sorun ise yazı-tura atılır ve ona göre karar verilebilir. Hem bu kadar masrafa da gerek kalmaz.
***
Mustafa Başman çok değerli,
yardımsever bir iş insanıydı
Ülkemizin tanınmış iş insanlarından, BaşmanGroup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Başman’ın (89) hayatını kaybetmesi, ailesinin yanı sıra, iş insanları, dostları ve sevenleri arasında derin üzüntü yarattı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “İş dünyasına büyük hizmetleri geçmiş Mustafa Başman abimizi hep özleyeceğiz. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dilerim. Mekânı cennet olsun” dedi.
Bu arada Latifoğlu Ltd. adına Akıl Ağaoğlu mesajında, değerli iş insanı Mustafa Başman’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü dile getirerek, “Merhuma Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dileriz. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dedi.
KKTC iş dünyasında çalışkanlığı, dürüstlüğü ve yardımseverliği ile tanınan Mustafa Başman, kıymetli evlatlar yetiştirerek, onları da iş dünyasına kattı. Yerli üretime değer verirdi. Yıllar önce Mallıdağ köyü yöresinde binlerce zeytin ağacı dikmiş ve bakımına özen göstermişti. Bir ara beni de alarak, zeytin alanına götürmüş ve bilgi vermişti. Kendi vatanına yatırımlar yapma sevdalısıydı. Mekânı cennet olsun.
Firdevs Köse ve Kusetta
Öte yandan merhum Ahmet Köse’nin eşi, ailenin değerli büyüğü Firdevs Köse dün Lefkoşa’da toprağa verildi. Tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Evlatları Tülin-Mustafa Veysioğlu (merhum), Tülay (merhume)-Hüseyin Tazeoğlu, Tekin (merhum)-Sema Köse, torunları Burcu Veysioğlu, Doğuç-Yasemin Veysioğlu, Gülben-Hüseyin Eğitmen, Oyal Tazeoğlu, Ceren-Yana Köse, Laden-Canol Göktaş ve tüm ailesi, “Acımız sonsudur. Mekânı cennet olsun” dediler.
Bu arada Kaslı ailesinin direği, iyi insan Reşat Kaslı, namı diğer ‘Kusetta’ dün Düzova’da son yolculuğuna uğurlandı. Sevgili eşi Sezgin Kaslı, kızı ve damadı Filiz-Hüseyin Kayımzade, oğlu ve gelini Ahmet-Hüzün Kaslı, torunları Tanem ve Sanem Kayımzade, Reşat ve Zeynep Kaslı, acısına ve yokluğuna asla alışamayacaklarını ifade ederek, “Acımız büyüktür. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandılar.
Yorumlar kapalı.