Akay Cemal

Ayrımcı rüzgârları dindi, bu defa da papaz başladı






Son günlerde birbiri ardına çalkantılar geçirdik. Çalkantıya neden olan rüzgârların bir kısmı Lefkoşa’dan, bir kısmı da Ankara’dan esti. Toplumu germedi değil, gerdi. Gemiyi hafiften sallamadı mı, salladı. Güverte su içinde kalmadı mı, kaldı. Ancak gemi rotasından şaşmadı ve yoluna devam etti, ediyor da!

İçten ve dıştan provoke olmadı mı? Hem de katmerlisi oldu. Konular amacından saptırılarak, toplumun sinir uçlarıyla oynamak isteyenlerin bir amacı da, bazı gerekçelerle birlik ve beraberliği zedelemek, Anavatan Türkiye ile olan güçlü bağları zayıflatmaktı. Bazı dış merkezlerin bu olaylarda hiç mi payı olmadı?

Fazla uzatmadan bunları geçelim ve Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios’un paskalya nedeniyle Rum halkına yaptığı çağrıya bakalım. Başpiskopos, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve tüm Helenizm’i, ‘Türkleri kovmak için’ koordineli çabaya davet etti. Burası onların ata toprağıymış! Merhum sanatçı Sadri Alışık’ın, ‘Hey yavrum hey’ deyişi vardı ya, o aklıma geldi. Başpapaz, Türklerin bu adayı kaç asır yönettiğini bilmiyor. Aslında biliyor da, gelmiş geçmiş Rum yöneticileri gibi, yeni kuşaklara aktarmak istemiyor.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başpiskopos’un yanı sıra, Rum lider Nikos Hristodulidis’in de sözlerini eleştirdi ve şunları söyledi:

“Rum liderin sürekli olarak ‘kalındığı yerden devam’ vurgusu yaptığı ‘İki bölgeli, iki toplumlu federasyon’ modeli artık fiilen tükenmiştir. Bu gerçek, sadece bizim tarafımızdan değil, geçmiş süreçleri objektif değerlendiren tüm çevreler tarafından da kabul edilmektedir.”

Tatar, Başpiskopos’un ‘Türklerin kovulması’ gibi ifadeler Türkleri hedef göstermesinin, nefretin ve ayrımcılığın ulaştığı vahim seviyeyi ortaya koyduğunu belirtti. “Devletin varlığı da, halkımızın iradesi de pazarlık konusu yapılamaz” diyen Tatar, “Çözüm adı altında halkımızın varlığı ve eşitliği yok sayılmak istenmektedir” şeklinde konuştu.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı da yaptığı paylaşımda şöyle dedi:

“… Sana bir şey söyleyeyim mi Papaz Efendi? Görüyorsun Kıbrıs’ın Kuzeyi bizi sığmıyor. Yer darlığından birbirimizi yiyoruz. Eh, gidecek başka yerimiz de yok. Yardımcı olursan seviniriz…”

Güney’de siyasi liderliğin yanı sıra, kilisenin bu tür açıklamaları, BM’nin üzerinde hassasiyetle durduğu ‘Güven Artırıcı Önlemler’ dizisi ile ters düşmez mi? Okullarda Türk düşmanlığı aşılamaları yetmezmiş gibi, Başpiskopos’un da ilişkilere tuz-biber ekmesi, ondan sonra da ‘iş ola’ çözümden söz edilmesi sahteliğin ta kendisidir. Tüm Helenlere çağrıda bulunarak, Ada’dan Türkleri kovmaları için koordineli çalışmaya çağırması hadsizlik değil de nedir?

Papaz kimin malını kime peşkeş çekiyor? Her zaman vurguladığımız gibi, bu adada Kıbrıs Türk halkı, en az Rumlar kadar hak sahibidir. En az diyoruz, çünkü ada asırlarca Türklerin idaresinde kalmış, ancak Yunanistan’ın yönetiminde hiçbir zaman kalmamıştır. Geçmişte buradaki Türk nüfusu da Rumlardan fazlaydı. Ancak ada İngilizlere kiralandıktan sonra, Türkler üzerinde baskılar artmış ve binlerce kişi bu baskılara dayanamayarak göç etmek zorunda kalmıştı. Daha sonraları da Rumların baskıları sonucu yine binlerce soydaşımız Ada’yı terk ederek, uzak diyarlarda ekmek parası dersine düşmüştü.

Bunlar Kıbrıs’ın gerçekleridir. Ve bunlar herhalde BM Genel Sekreteri tarafından da bilinmektedir.

***

 

Zühre Yağman Lefkoşa’da defnedildi

 

Lefkoşa’nın çınarlarından, Yağman ailesinin büyüğü, merhum Yavuz Yağman’ın eşi Zühre Yağman’ın  dün Lefkoşa’da defnedildiği tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Evlatları Çiğdem-Şener Çağnan, Çeler-Tahsin Berk, Ayşe Yağman, torunları Batu-Çise Berk, Bensu Berk, Birke-Birsu Çağnan, Sim-Can Baykal, torun çocukları Aren-Beren, derin üzüntülerini dile getirerek, iyiliksever insan, canları Zühre Yağman’ın yokluğuna hiçbir zaman alışamayacaklarını belirttiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.

Öte yandan Doğu Akdeniz Üniversitesi Vakıf Yöneticiler Kurulu ve Rektörlüğü adına yayınlanan başsağlığı mesajında, “Üniversitemiz Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Hasan Kömürcügil’in değerli babası Haşim Kömürcügil’e Allah’tan rahmet, yaslı ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz” denildi.

 

Ayrımcı rüzgârları dindi, bu defa da papaz başladı
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.